Türkiye mucizesi nasýl durdurulur?

Türkiye’nin ekonomik ve siyasi gücü belli. ABD’de kiþi baþýna milli gelir 50 bin dolara yaklaþýrken, Türkiye’de bu rakam sadece 10 bin dolar civarýnda. Üstelik ayný rakam bundan 12 yýl önce, yani 2000 yýlýnda 3 bin dolarý bile bulmuyordu. Yani Türkiye 10-12 yýl içinde üç mislinden fazla zenginleþmiþdurumda. Þu anda Türkiye nüfusunun beþte biri, yani yaklaþýk 15 milyon kiþi zenginlikte Almanya ve Belçika’yý yakalamýþ. Nüfusun yaklaþýk 16 milyonluk kesimi ise 20 bin dolarlýk kiþi baþýna zenginliðe ulaþmýþ durumda. Bu seviye bazý AB üyelerinin ortalamasýndan bile fazla. 30 milyon Türk ise 9-12,5 bin dolararasýnda bir gelire sahip. Asýl sorun ise hala Kongo, Ürdün, Tunus gibi ülkeler düzeyinde bir gelire sahip olan % 20’lik en alttakiler dilimi.

Türkiye dünyanýn en büyük ilk 20 ekonomisi arasýnda. Çinlilerin yaptýðý bir araþtýrmaya göre ilk 10 orta vadede çok deðiþmeyecek, ancak Çinliler Türkiye’nin ilk 10’a hýzla yaklaþacaðýný tahmin ediyorlar. Buna benzer baþarý tahminleri dýþ ticarette ve ekonominin diðer alanlarýnda da sýkça yapýlýyor.

***

Cumhuriyet’in serüvenine bakarsanýz Türkiye tam bir mucizeve yukarýdaki tablonun 15-20 yýl içinde Ýsviçre, Almanya gibi ülkeleri yakalamasýnýn, hatta aþmasýnýn hiç de hayal olmadýðýný kolayca görebiliyorsunuz. Ne Doðu’ya, ne de Batý’ya benzeyen Türkler kendilerine özgü deðerleri evrensel deðerler ile birleþtiriyor, Müslüman ve Türk bir millet olarak dünyanýn en zor coðrafyasýnda herkesin imrendiði bir baþarý hikâyesini yazmaya devam ediyorlar.

Ekonomik baþarý þüphesiz hayatýn tüm alanlarýna etki ediyor. Özellikle siyasi ve askeri alana. Güçlenen devletlerin özgüvenleri de artýyor ve daha baðýmsýz bir dýþ politika izlemeye baþlýyorlar. Türkiye gibi köklü bir geçmiþi olan milletler artan özgüvenleriyle daha da iddialý bir hale geliyorlar.

Büyük güç merkezleri açýsýndan baktýðýmýzda Türkiye’nin artan ekonomik gücüne paralel olarak daha az söz dinler bir ülke haline gelme riski her geçen gün artýyor. Ýsrail’e kafa tutan Türkiye, önceki gün de Baþbakan Erdoðan’ýn aðzýndan Birleþmiþ Milletler sistemine meydan okudu ve dünyanýn artýk deðiþtiðini, BM’de yetki daðýlýmýnýn da deðiþmesi gerektiðini söyledi. Benzeri çýkýþlarý NATO’da ve Avrupa Birliði sürecinde de gördük. Türkiye artýk daha az söz dinliyor, daha fazla baþýna buyruk davranýyor.

Eðer kiþi baþýna zenginliði 10 bin dolar civarýnda olan bir Türkiye böyle davranabiliyorsa, bu zenginlik 30 binleri, hatta 50 binleri bulduðunda Türkiye’nin nasýl davranabileceðini hiç kimse kestiremiyor. Baþka bir deyiþle Rusya kadar askeri gücü ve teknolojisi olan, Ýtalya veya Ýspanya kadar zenginleþmiþ bir Türkiye’yi bölgede zapt edebilmek ne kadar kolay olabilir? Ya bir de Kürt Sorunu çözülürse, PKK daðýlýr, Kürt Sorunu avantaja dönüþürse, eðitimdeki atýlýmlar teknolojik patlama haline gelirse? Bir yerlerden yüklü miktarda gaz veya petrol çýkar ve rutin cari açýðýmýz artý vermeye baþlarsa?

***

Belki bu fikir egzersizi sizlerin gururunu okþuyor, geleceðe daha bir umutla bakýyorsunuz. Öyle ya burada daha zengin, daha güçlü ve daha baðýmsýz bir Türkiye’den bahsediyoruz. Peki, bir de kendinizi Washington’da, Tel Aviv’de, Tahran’da, Atina’da, Moskova’da, Pekin’de veya Berlin’de bir siyasetçi, bir stratejist olarak hayal etseniz, o zaman da böyle mi düþünürdünüz? Yoksa kontrolden çýkmak üzere olan Türklere dönük önlemler mi alýrdýnýz?

Bence üzerinde en çok durmamýz gereken konu bu. Çünkü hýzla büyüyen ülkeler kendilerini durdurma çabalarýný her zaman göremeyebilirler. Bu dönemlerde etraftan coþkulu tezahüratlar ve pohpohlamalar gelir. Önemli olan görüntünün arkasýný görebilmektir. Ben bahsi geçen baþkentlerde oturuyor olsaydým ne mi yapardým? Türkleri sevmediðim birileri ile sonu gelmez kavgalara sokardým.