Ekonomi, gündemin ana maddesine oturmuþ durumda. Normaldir. Vatandaþ, önce eve götüreceði ekmeðe, cebindeki paranýn deðerine, eðer borçlanmýþsa, o borcu nasýl ödeyeceðinin hesabýna bakar. Küresel ekonomide yaþanýlan sýkýntýlarýn, bir gün, yaþantýmýza sýzabileceðini artýk hepimiz biliyoruz. Amerikan Merkez Bankasý FED’in geçtiðimiz mayýs ayýndan bu yana almakta olduðu kararlar, dünyanýn geliþmekte olan ekonomileri olarak adlandýrýlan Brezilya, Hindistan, Rusya, Çin, Güney Afrika, Meksika ve Türkiye ekonomilerinde fýrtýna yarattýðý açýk gerçek. Listeyi uzatabiliriz. Anladýðým þu: 2008 yýlýnda aðýr ekonomik krize giren Avrupa ekonomilerinde beklenilen rahatlama yaþanmadý, dünyanýn geliþmiþ ekonomileri, 840 trilyonu bulan küresel fonlarýn geliþen pazarlardan tekrar kendilerine dönmesi için manevra gerçekleþtiriyorlar.
Çevremizde ne oluyor?
Ekonomi uzmaný deðilim. Ama haritaya baktýðým anda çevremizde bir takým iþlerin ters gittiðini görebiliyorum.
Türkiye, özellikle son 10 yýlda, Anadolu’daki sanayileþmesini yükselten, ihraç kalemlerini çeþitlendiren, özellikle makine imalat sanayinde önemli aþamalarý çok kýsa bir zamanda aþabilen güzel bir örnek oluþturdu.
Dýþiþleri Bakaný Prof. Dr. Ahmet Davutoðlu’nun “komþularla sýfýr sorun” stratejisi de zaten, Türk ekonomisinin yakaladýðý bu geliþmenin dýþa yansýyan yüzüydü. Yani, üreten bir ülke olarak Türkiye, ekonomik sahasýný geniþletecek, hatta, çevresindeki ülkelerle mallarýn, sermayenin ve giderek insanlarýn serbest dolaþýmýna dayalý bir yeni paradigma yakalayacaktý. “Komþularla sýfýr sorun” bir hayal deðildir, Türk ekonomisinin geldiði noktanýn zorlamasýdýr ve geliþimin normal sonucudur.
Baþarabildik mi?
Kýsmen baþardýk ama sanki bir “gizli el” bu sürecin yarýda kalmasý için, sonu kanlý hesaplaþmalara dayanan bir planý yürürlüðe soktu.
Ýran, Türkiye açýsýndan 80 milyon nüfuslu bir pazar, komþumuz, ama o pazara giremiyoruz, çünkü ABD Hazine Müsteþarý David Cohen iki de bir Ankara’ya gelip, “Ýran’la ticaretin zamaný deðil, bu ülkeye dönük ambargoyu delmeyin” deyip duruyor.
Irak ve Suriye, toplam 50 milyon nüfuslu, her þeye ihtiyacý olan insanlarýn oluþturduðu bir baþka komþu pazar, hallerini anlatmaya gerek bile yok. Eðer Irak, ehil ellerde olsa, iç istikrarýný saðlasa, yalnýz petrol satýsýndan Ortadoðu’nun Ýsviçre’si olabilecek bir ülke, bugün halký fakirlikten kýrýlýyor, Suriye’de demokrasiye geçiþ barýþçý reform sürecinde yaþansaydý, bugün Türkiye-Suriye-Ürdün ortak pazara dönüþmüþ, Gaziantep, Çukurova, Kahramanmaraþ ve baðlantýlý tüm sanayi bölgelerimiz zil takmýþ oynuyorlardý!..
Bize bir Karadeniz mesafesindeki 50 milyon nüfuslu Ukrayna, Kýbrýs’ýn hemen altýndaki 80 milyon nüfuslu Mýsýr... Türk mallarý için ideal pazarlar. Ýki ülkede yaþanýlanlara bir bakýn...
Türkiye yalnýz yakýn çevresindeki yaklaþýk 270 milyon nüfuslu, her türlü ürüne açýk pazara, siyasi istikrarsýzlýk, darbeler ve savaþlar nedeniyle giremiyor, ekonomisi yýlda 60 milyar dolar cari açýk veriyor!..
Emperyalist ne düþünür
Ankara, Erbil’deki Kürt akrabasýndan petrol almaya kalktý, ilk tepki Baðdat’tan deðil Washington’dan geldi!.. Ýran’la ticareti þu veya bu þekilde sürdürmeye çalýþtý, Halkbank Genel Müdürü cezaevinde!..
Türkiye, Ýran’la iliþkilerini sýcak tutar, Suriye ile “Þamgen” olarak adlandýrýlan liberal uygulamalara yönelirken, bazý kalemler, Ankara’yý, “neo-Osmanlýcý” olarak adlandýrýyor, hatta “þer ittifakýnýn” üyesi olmakla suçluyorlardý. Þimdi ayný kalemler, “sýfýr sorun” politikasýnýn nasýl çuvalladýðýný, Türkiye’nin nasýl yalnýz kaldýðýný kamuoyuna pompalamaya uðraþýyorlar.
Aslýnda dert þu: Türkiye kontrol altýnda tutulacak, kendi açtýðý kulvarlarda koþmasý önlenecek küresel sistemin musluk baþýndakilere baðlý bir ülke olarak varlýðýný sürdürecek.
Bir gerçeði kabul etmek durumundayýz: Kuþatýldýk.
Manevra kabiliyetimizi sýfýrlamak istiyorlar.
Emperyalist, “bana yar olmayan kimseye olmasýn” diye düþünür, çevremize yerleþtirdiði ateþ çemberi de bunun açýk bir örneði. Kürt “Türkiye’ye petrol satacaðým” diyor, oradan “dur bakalým” diye cevap alýyor. Suriyeli, Mýsýrlý, Libyalý, “demokrasimi geliþtirip dünya ile bütünleþeceðim” diyor, baþýna gelmedik kalmýyor. Bunun adý, “büyük kuþatma...”
Millet büyüktür...
Bugüne kadar neleri aþtý, bunu da aþar...