Son günlerde Türkiye’de olup bitenleri sýradan olay olarak görmeyenlere katýlmamak elde deðil.
Türkiye’nin baþarýsýz olmasýný arzu edenler belli.
Dýþarýdaki odaklarýn dünyadaki finans merkezlerinin ve dünyayý idare eden güçlerin yeni pazarlara yeniden ve farklý dizaynda sahip çýkma çabalarýný görmemek de mümkün deðil.
Gizemli tavýrlarla siyaset dikte edenlerin Türkiye’yi kontrol altýna alma çabalarýný, sadece bu ülkeye yönelik bir operasyon olarak görmek doðru tesbit olamaz. Çünkü Türkiye sadece kendisini ifade etmiyor.
Bir zamanlar ABD ve Batý, Türkiye üzerinden Orta Asya ve Kafkaslarda giriþimlerde bulunuyordu. Zira Türkiyesiz bölgede attýklarý adýmlardan sonuç alamýyorlardý. Türkiye ise tek baþýna bir þey yapamýyordu. Çünkü Türkiye dýþarýya baðýmlý hale getirilmiþti. Ekonomik olarak güç deðildi. Siyasi olarak da tek baþýna hareket etme lüksü yoktu. Dolayýsýyla Türkiye, elindeki olaðanüstü bölgesel gücü kullanamadý. Bu durumdan memnun olan Batý, özellikle ABD, Ýngiltere ve Ýsrail lobisi diðer yollarý denedi. Direk ya da dolaylý partnerleri bölgenin içinden bulmayý baþardý. Ve günümüzde, Orta Asya ve Kafkaslarda hatta Rusya’da ne kadar rahat hareket ettiklerini görmekteyiz.
Gerçi son yýllarda “yeni Rusya”nýn dirsek göstermeye baþlamasýyla, Batý ile ters düþülen noktalar ortaya çýktý.
Þimdi geçelim Türkiye’ye...
Baþbakan Erdoðan’la birlikte Türkiye’nin farklý bir dizayn içerisine girdiðini görmeyen kalmadý. Baþbakan’ýn üslubu baronlara ters, halklara uygun gelmeye baþladý.
Güçlenen Türkiye giderek kendi senaryolarýný uygulamaya baþladý. Bu Erdoðan’la birlikte gerçekleþti.
Erdoðan’ýn bu güçlerin menfaatine uymadýðý aþikardýr. 100 yýl önce büyük bir medeniyyetin çöküþünü nasýl dizayn ettilerse, yeniden güçlenen Türkiye’nin gelecekteki durumunu þimdiden görebiliyorlar. Ýþte bu sebeple, uluslararasý odaklarý rahatsýz eden kamu kurumlarýna saldýrýya geçildiði de ortadadýr.
Aslýnda dýþ basýnýn manþetletlerine bakýldýðýnda bunun ne kadar planlý kurgu olduðunu görmemek mümkün deðildir.
Baþbakan Erdoðan’ýn uluslararasý alanki itibarý ile onunla birlikte itibar ve güç kazanan Türkiye portresini ortadan kaldýrma gayretlerinin nedenlerini umarým herkes farketmiþtir.
Türkiye’nin itibar kaybettirilip gözden düþürülmesi ve Erdoðan’ýn nezdinde güçlü Türkiye profilini sýradanlaþtýrmaktaki amaç; sadece Türkiye içerisindeki baþarýyý gölgelemek deðildir. Asýl amaç; baþta da ifade ettiðim gibi Türkiyesiz mümkün olmayan coðrafyalarda ve medeniyyet coðrafyalarýnda da Türkiye’nin imajýný zedeleyip profilini basite indirmektir. Geliþmeleri bu plan içerisinde görmekte fayda vardýr.
Ekonomik olarak büyüyen Türkiye, siyasi olarak da farklý tutum sergileyecektir. Artýk Türkiye, bölgesinde ve dünyadaki geliþmelerin içerisinde doðrularýyla yer almaktadýr. Türkiye, “adalet” sözcüðünü sözcükten öte felsefe boyutuna taþýmanýn örneðini göstermektedir. Türkiye, milli mefaatleriyle olaylara bakan ve çýkarlarýnýn merkezinde “ÝNSAN”ýn yer aldýðý bir ülkedir. Elbette ki böyle bir Türkiye, birilerini doðal olarak rahatsýz edecektir. Fakat bütün bunlara raðmen Türkiye’nin baþarýsýz olma gibi lüksü bulunmamaktadýr.
Türkiye’nin baþarýsýzlýðý; ona bel baðlayan, hakkýný savunacak tek umudunun baþarýsýzlýðý ile büyük bir medeniyyet cografyasý baþarýsýz olacaktýr. Ortadoðu’da, Orta Asya ve Kafkaslarda, Balkanlar ve Afrika’da Türkiye ile yakýndan ve uzaktan baðlarý olan her yerde Türkiye vardýr. Bu Türkiye, her þeye raðmen baþarmak zorundadýr. Hem kendisi hem de onunla kader birliði edenlerin tek kurtuluþu bu baþarýdadýr. Bunu anlayanlarak yolunu dizayn edenler, muhakkak tarihin aynasýnda kahraman olarak yerini bulacaktýr...