TÜRKÝYE: Neo-sýfýr sorun politikasý...

Ortadoðu’nun tek “soft power” (yumuþak güç) diplomasisine sahip Türkiye’nin, Suriye, Mýsýr ve Irak’taki geliþmelerin çalkantýsýndan sonra yeniden “sýfýr sorun” politikasýna yönelmesi önemli. Erdoðan-Davutoðlu ikilisinin, Ýran yeni Cumhurbaþkaný Ruhani ile baþlattýklarý “detente” (yumuþama) politikasýnýn Irak’ýn Þii Baþbakaný Maliki’ ye kadar uzanmasý dikkat çekici. Rusya ile ortada Suriye gibi önemli bir sorun varken ulaþýlan anlayýþ birliði, Putin-Erdoðan ikilisinin dünye medyasý önünde çizdikleri tablo  tam bir diplomasi derinliði... Konunun, Azerbaycan Cumhurbaþkaný Aliyev’in Ankara ziyaretinde ele alýndýðýný biliyoruz, yakýnda Ermenistan ile de benzer yakýnlaþmalarýn yaþanmasý sürpriz olmamalý.

Çünkü, Ortadoðu’nun diðer bölgesel aktörlerinin aksine, Türkiye, savaþ ve gerginliklerde zarar eden, barýþta ve yumuþamada ise sürekli kazanan tek ülke.

Bir garip eksen...

Türkiye, “geleneksel ittifaklarýnýn” geride kaldýðý, yeni ve çok boyutlu bir diplomasinin devreye girdiði özel bir dönem yaþýyor. Suudi Arabistan liderliðindeki  Körfez bölgesiyle yollarýn ayrýlmasý, Mýsýr askeri darbesiyle baþladý, Suriye’deki Cihad yanlýsý gruplarýn yarattýðý sorunlar ile sürüyor. Bu arada, dünya, Suudi Arabistan ile Ýsrail’in, anti-Ýran politikalarda giderek bir “eksen” yaratmasýný þaþkýnlýkla izliyor. Aslýnda, bu eksen, Mýsýr Cumhurbaþkaný Mursi’nin devrilmesi sürecinde kurulmuþtu, ama, Amerikan yönetiminin Ýran’a dönük yumuþak politikalarý karþýsýndaki ortak tepkiyle açýða çýkmýþ oldu.

Türkiye ise, Suudi-Ýsrail ekseninin Ortadoðu’ya aðýrlýk koymaya çalýþtýðý bir dönemde, Ýran’la iliþkilerini hýzla düzeltiyor!..

Hani sünnici politika?..

Türkiye’nin Ýran ve Irak’la iliþkilerinin ýsýnmasý sürecinde, Ankara’nýn Suriye politikasýný “Sünnici” olarak niteleyen kesimleri izliyorum, “çýt” yok!.. Eðer Türkiye, Suriye politikasýný “mezhep” zeminine oturtsaydý, nasýl, Ortadoðu’nun Þii kesimiyle bu ölçüde rahat temas kurabilir, hatta, Suriye Savaþý’na ortak çözüm arayýþýný bu ölçüde sürdürebilirdi?

Türkiye’nin hedefi belli: Esed’in olmadýðý bir Þam yönetimiyle muhalefeti masaya oturtarak Suriye’de geçiþ yönetimini oluþturmak, yaralarýn sarýlmasýyla birlikte yapýlacak seçimle demokratik Suriye’nin önünü açmak. Bu planlamada Türkiye-Ýran iliþkisinin hayati önem taþýdýðý açýktýr. Türkiye, ayný zamanda, Suudi Arabistan’ýn Özgür Suriye Ordusu’nu hareketsiz býrakacak Cihad yanlýsý gruplarý örgütlemesinden ve Suriye’de “demokrasi baharý”nýn bu gruplar tarafýndan çalýnmasý olasýlýðýndan da rahatsýz.

Bir NATO ülkesi olarak Türkiye, el-Kaide ile komþu olmak ister mi? Geçiniz...

Tanap’ýn önemi...

Türkiye belli ki, bölgedeki kargaþanýn hýzlý sonuçlanmasýný isteyen, kavgadan yarar ummayan tek bölge ülkesi. Bunun nedeni açýk:

1. Güçlenen sanayi alt yapýsý, savaþ ve istikrarsýzlýk nedeniyle týkanmýþ komþu pazarlarýn bir an önce açýlmasýný istiyor.

2. Türkiye, dünya enerji dengelerinde  “kavþak ülke” olarak küresel dengelere aðýrlýðýný koymayý hedefliyor.

Mesut Barzani ile kurulan iliþkiler, Kuzey Irak’daki zengin petrol ve doðalgaz kaynaklarýnýn Anadolu üzerinden dünya pazarlarýna ulaþmasýný saðlayacak. Bu boru hatlarý, Ortadoðu’nun diðer bölgelerinden gelecek petrol/doðalgazý da Avrupa’ya taþýma þansý yaratacak. Þahdenizi’ndeki zengin doðalgaz kaynaklarýný Anadolu üzerinden Avrupa’ya taþýyacak TANAP, Azerbaycan ve Türkiye açýsýndan hayati önemde. 2014’te temeli atýlacak, 2018’den itibaren Azerbaycan+Türkiye kardeþlik ittifakýný Avrupa Birliði denklemine sokacak.

Azerbaycan Ulusal Petrol Þirketi SOCAR’ýn Baþkaný Rövnag Abdullayev’in “Türkiye yakýn geleceðin enerji üssüdür” demesi bir gerçeði yansýtýyor.

Kýbrýs için...

“Barýþ”, Türkiye için sihirli bir kelime, çünkü devamýnda ekonomik kalkýnma, sosyal refah ve güçlenen bir ülke var. Bu nedenle “savaþ” lobileri ile karþýlaþmamýz, onlarýn bir bardak suda kopardýklarý fýrtýnalardan etkilenmemiz normaldir.

Kýbrýs’ta Türk ve Rum taraflarýnýn adým adým kalýcý çözüme ve kalýcý barýþa doðru ilerledikleri bir dönemde, Cumhurbaþkaný Gül’ün, “Akdeniz’den çýkarýlacak doðalgazýn normal güzergahý Anadolu’dur” demesi bir tesadüf olabilir mi?

Kürt coðrafyasýndan Ermenistan sýnýrýna, Kýbrýslý Rum’un refah hedeflerinden Suriye’deki barýþa kadar uzanan bir “reel-politik...”

Eh, rahatsýz olan çýkacaktýr haliyle, saðdan-soldan...