Türkiye nereye gidiyor?

Bizim basýnýn bir kýsmýna ve “köþelenmiþ” bazý yazarlarýna bakarsanýz; Türkiye çok kötüye gidiyor...

Sevgili dostlar, her gün ayný söylem; “Erdoðan þunu dedi, bunu dedi, ne demek istedi.” Hatta bazýlarýnýn o kadar gözü dönmüþ ki; “nereden geldiklerini” unutup, “saygý görmelerini” saðlayanlara dil uzatacak kadar çizgiyi aþmýþlar... Gazeteler de aþaðý kalýr mý! Bir tanesi þöyle yazýyor; “Erdoðan öyle dedi ama AB Ýnsan Haklarý Mahkeme Kararlarý þöyle diyor”! Neyle neyi kýyaslýyor ve bundan ne amaçlýyor! Amaç net; “hayat tarzýmýza müdahale ediyor” algýsý yaratmak ve konuyu uluslararasý gündeme sokmak!

Sevgili dostlar, kim ne derse desin, YERLEÞÝK DÜZEN’in basýn çarklarý ne üretirse üretsin; Türkiye BÜYÜK olma, ÖZ’e dönme, kendini bulma yolunda hýzla ilerliyor ve bunun için gerekli maddi-manevi adýmlarý da atýyor. Daha açýk yazayým; Kafa ile Beden kavuþuyor ve ayaða kalkýyoruz...

Peki geçmiþte neler oldu ve neleri çok iyi hatýrlamalýyýz?

Sevgili dostlarým, 1850’lerden itibaren Ruslarla savaþ hazýrlýklarýna baþlayan daha doðrusu baþlatýlan Osmanlý, Ortadoðu-Afrika coðrafyasýnda zorlanmaya baþlýyor. Bu zorlanma “tarihsel doðal etkilerle” deðil, o bölgeleri yeniden þekillendirmek isteyen güçlerin ilk adýmlarý ile ortaya çýkýyor...

1854-1876 arasýnda “o güçlerden” borçlandýrýlan Osmanlý, 1876 sonrasý “MERKEZÝ” o dönemin IMF’sine kaptýrýrken, 1876-1915 arasýnda bugünün Ýsrail devletinin yerleþtiði yer dahil, planlanan bütün topraklarýný kaybediyor. Hatta ele geçirme o kadar ileri gidiyor ki; 1915 sonrasýnda “iþgal” bugün yaþadýðýmýz topraklara kadar uzanýyor...

Sevgili dostlar, Türkiye’nin “kurtuluþ-kuruluþ” detaylarýný arýndýrýr ve “o bölgelere” tarihsel olarak bakarak bugünü anlamlandýrmaya çalýþýrsak, bir detayý çok net görüyoruz: 1900’lerden itibaren Osmanlý’dan ele geçirilerek zorlama ile kurulan “Ýngiliz-Fransýz-Ýtalyan” imzasýný taþýyan “her yer” çöküyor...

Çýkarým 1: Osmanlý devlet yapýsýnýn, ruhunun, varlýðýnýn zorla el çektirilerek, üzerinde “zorlama devletlerin” kurulduðu her bölgede sorun var! Konuya sadece Ýsrail ve çevresi, Mýsýr, Libya, Irak, Suriye ve diðerleri olarak bakmayýn ve son 10 yýlý düþünerek Balkanlar’ý da unutmayýn! Son halka Yunanistan. Osmanlý’nýn “500 sene baktýðý” doðal olarak “ülke olmasý” mümkün olmayan Yunanistan, “ekonomik anlamda” ilk çöken yer! Yugoslavya ve Yunanistan’ýn OrtadoðuAfrika çizgisinden farklý algýlanmasýnýn tek bir sebebi var: “Bulunduðu coðrafya”!

Sevgili dostlar, “periferik uzantý” analizimize ara verip, “MERKEZ” yapýya dair bir tespit yapalým: Merkez dediðimiz yani “RUHUN bakiyesinin” kaldýðý ve üzerine genç bir devlet kurulan Türkiye, 1933-2008 arasý tam 75 sene dalgalandý! Kendini bulamadý, Osmanlý’yý yýkanlarýn “oyunlarý” altýnda darbelerdevalüasyonlar arasýnda geldi-gitti... Bütünün beyniydi-ruhuydu ama “parçalara” sahip çýkmamasý için “1850’lerde baþlatan manipülasyon” 150 seneden fazla devam etti...

Çýkarým 2: Bir “bütün” parçalara ayrýlýr, belli bir dönem bu “parçalar” evrim-mutasyon geçirerek yoluna devam edebilir. Ana soru “parçalar tek tek yeniden daðýldýðýnda”, ÝLK HALÝN-ÝLK BÜTÜNÜN yeniden ortaya çýkýp çýkmayacaðý veya daha net ifadesiyle, “zorla parça haline getirilen yapýlarýn, zorlamanýn etkisi kalkýnca BÜTÜN’e dönüp dönmeyecekleridir”!

Peki bundan sonra neler olabilir? Türkiye’nin “MERKEZ” olma haline gelmesi ile ne deðiþebilir?

Maddeler halinde sorgulayalým:

1- Bugünkü Türkiye’nin “merkez” olduðu bütün 1854-1923 arasýnda parçalandý. 1915-1923 “merkez” savaþýydý, kurtarýldý, fiziki olarak ele geçmedi ama kurulan devlet manipüle edildi

2- 1923 sonrasý “hareket” daha da hýzlandý. Amaç; “ana parça” yani Ankara’nýn baþkent Ýstanbul’un merkez olduðu ideolojik yapý ile “bütün baðlarý” kesmek ve kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile “diðerlerinin” iliþkisini “YOK” noktasýna çekmekti. “Finansal-ekonomik-sosyal” krizler ve askeri darbeler eþliðinde baský altýna alýnan “MERKEZ”, ayrýlan parçalara müdahale edemeyecek, ideoloji üretemeyecek “hale getirildi”.

3- 2001 Eylül saldýrýsý, temeli 1854 sonrasýnda atýlan ve 1945 sonrasýnda “tam olarak” kurulan dünya düzenini yýkarken “bütünün parçalarýný da” yerinden oynattý.

4- 2003-2008 arasýnda “sistemde bozulma”, BÜTÜN’ün tamamýnda “taþlar yerinden” oynadý.

5- Ana parça “Süleymaniye ve IMF çuvallarýný” yýrttý ve “diðerlerini” keþfetti. Diðer parçalarda da durum farklý deðil. Halklar uyandý, diktatörler sallandý ve “parçalarda” derin bir deprem dalgasý yayýldý. Ayný parçalanma yýllar önce Balkanlar’da çok kanlý þekilde olurken, kan bu sefer “Afrika ve Ortadoðu’ya farklý þekilde sýçradý”! Yunanistan’da “diðerlerinden kültürel-etnik-dini” ayrýþma olduðu için orada “deprem” ekonomik oldu ama detay aynýydý: “Bütün”den koptu ve ayakta kalamadý.

Sonuç: 1854-1923 arasýnda “kurulanlar” derinden deðiþecek! Bu BÜYÜK KURULUM sýrasýnda içeriden hançerlenmeye devam edeceðiz! Edeceðiz ama yolumuza kararlý bir þekilde devam edip, hedefe varacaðýz...

Son söz: Bütüne dair parçalarýn özgür kaldýðý, “MERKEZÝN” deðiþtiði, birbirlerini “akýl, mantýk, duygu, kültür, etnisite ve DÝN” dinamikleri ile bulduklarý bu “DEVÝNÝM” nasýl devam edecek, nasýl bir yapý ortaya çýkacak! “Ana parça” yani MERKEZ TÜRKÝYE, “bütünlüðü saðlayacak” nasýl bir TEZ üretecek... Önümüzdeki süreç ÇOK ÖNEMLÝ! Sorgulamaya devam edeceðiz!