Türkiye oyunda nasýl olabilir?

Bazý konularý sýcak gündem haline gelmeden konuþmak elbette daha doðrudur. Daha soðukkanlý ve yerinde bir analiz imkaný bulursunuz en azýndan. Ancak ne yazýk ki bizim böyle bir geleneðimiz yok. Olup biten ancak ‘ateþ topu’ haline gelirse dikkatimizi çekiyor.

Türkiye ve Rusya iliþkilerine dair son yýllarda çok sayýda yazý kaleme aldým. Açýkçasý, bu yazýlarýn merkezinde Suriye sorunu vardý. Ama Rusya’nýn dünyadaki ve bizim bölgemizdeki konumu, önemi ve karþýlýðý; her zaman daha fazlasýný konuþmayý hak ediyor. O nedenle, son günlerde yaþanan ‘hava sahasý ihlali’ gündemine fazlaca saplanmadan, Rusya üzerine, daha doðrusu Rusya üzerinden yeni dünyayý konuþmaya devam etmek yararlý olabilir.

Soðuk Savaþ’ýn sona ermesinin ardýndan devasa Sovyet imparatorluðu, geçmiþe oranla hayli küçülmüþ olsa da; aradan geçen zaman Rusya’nýn aðýrlýðýnýn ayný ölçüde azalmadýðýný gösterdi. Nitekim daha çok Vladimir Putin’le temsil edilen ve özellikle son onbeþ yýla damgasýný vuran Rus politikasý, neredeyse her adýmýnda kendi deðerini ve önemini dünyaya hatýrlatma çabasý oldu bir bakýma.

Bir yandan kendi varlýðýný hatýrlatma çabasý, diðer yandan Moskova’nýn dünyayý nasýl gördüðüne dair iþaretler üzerinden bakarsak; Putin’in hayli sert ve saldýrgan dýþ politikasýnýn kodlarýný anlayabiliriz. Uluslararasý sistemin eskisi gibi iþlemediðini, sözgelimi Avrupa’nýn çöküþ halinde olduðunu, özellikle Çin’i iþaret ederek küresel ölçekteki asýl gücün Doðu’ya kaydýðýný esas alan bu politika; bir diðer yanda Türkiye’nin merkezinde yer aldýðý Ýslam dünyasýyla da yakýndan ilgileniyor.

Bugün Kremlin’de þekillenen Rus devlet aklý, Soðuk Savaþ’ýn bitimindeki iddialarýn aksine, ABD’nin yaný sýra kendilerinin ve Çin’in belirleyici olduðu bir dünya tarif etmek istiyor. Rusya’nýn kendisini geleneksel olarak doðu ve batý arasýnda bir eksen olarak gördüðünü hatýrlarsak, kendisini hemen her bölgesel ve küresel krizde önemli görmesini de anlayabiliriz.

Ancak burada Rus bakýþ açýsýný zayýflatan önemli geliþmeler var. Her þeyden önce iki kutuplu dünya, sonrasýnda tek kutup iddiasý ve geldiðimiz aþamada, kimse kolayca bir ‘yeni düzen’den söz edemiyor. Hatta giderek yükselen tez, dünyanýn hýzla ‘düzensizliðe’ doðru gittiði yolunda. Rusya’nýn sýkça kaba güç üzerinden dünyayý toparlayalým iddiasý, biraz da bu düzensizliðe karþý tedbir hamlesi olarak okunabilir. Hemen burada ekleyelim. ABD’nin Suriye krizi örneðinde olduðu gibi, Rusya’ya ‘sorun sana emanet’ mesajý vermesi, kendisinin de ayný endiþeyi taþýdýðýný gösteriyor.

Ancak birilerinin ‘düzensizlik’ diye tanýmladýðý bu gidiþat; mesela farklý güç merkezlerine bakýldýðýnda yeni bir ‘düzen’ arayýþý olarak da okunabilir. Nitekim Türkiye’nin de aralarýnda bulunduðu bazý ülkeler, deyim yerindeyse söz dinlemeyerek, eski düzenin üstelik neredeyse benzer kodlarla yeniden kurulmasýna karþý çýkýyorlar.

Kendi ülkesine tepeden bakmayý alýþkanlýk haline getirenlerin anlamadýðý gerçek burada ortaya çýkýyor. Yaklaþýk sekiz yýldýr Türkiye’nin duruþu ve politikalarý, bir anlamda ‘düzen’e meydan okuma olarak görülüyor. Suriye konusunda, iki büyük gücün kapalý kapýlar ardýnda anlaþýp, dünyanýn gözünün içine baka baka ‘dramatik’ çatýþmalar sahnelemesi; ayný zamanda itaatsiz davrananlara mesaj vermeyi hedefliyor.

Önemli sorunlar ve kriz alanlarýndaki tablo bize bir tek þey söylüyor. Dünyayý yeniden ‘herkes otursun ve biz ne diyorsak onu yapsýn’ kývamýnda düzenlemeye ne ABD’nin, ne de Rusya’nýn gücü yeter. Oyunda olmak istiyorsak, önce kimin nerede durduðunu doðru tarif etmek gerekiyor.