Uzun zamandır Başkan Erdoğan "müjdeler yakında" mesajları veriyordu.
Bu mesajları verirken senkronize olayların art arda gerçekleştiğine şahitlik ettik ve hâlen ediyoruz.
Açıkça görünen şudur: "Suriye çıkmazını çözen ve yeni haritayı ortaya koyan Türkiye oldu."
Tabii burada konjonktürü oluşturma kabiliyetini, güvenlik hamleleri ve dış politika adımlarını da yan yana getirmeniz gerekiyor. MHP lideri Bahçeli'nin "Vakit tamamdır" beyanı ile Erdoğan'ın "Teröristana geçit yok" ilanı arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu, sonraki adımların tereddüte yer bırakmayacak ölçüde gösterdiği açıktır.
Suriye'de "Beklenen Türk" Formatı!
Yıllardır Suriye üzerinden Türkiye'nin iç politikasını çalkalayan odakların hedeflerini defalarca yazdık.
Esad sonrası Suriye merkezli gelişmelerin özeti şudur: Başkan Erdoğan, tüm süreci adeta satranç oynarcasına planladı, hesapladı ve hamlelerini ona göre dizayn etti.
İç politikadaki "Suriyeliler" baskısına ve algısına rağmen hiç yılmayan Erdoğan, doğru bildiği yoldan geri adım atmadı.
Bugün Suriye bayrağı ile yan yana Türkiye bayrağı dalgalanıyorsa, bu Erdoğan politikalarının hedefine ulaştığını gösterir.
Güvenlik Politikaları ve Dış Politika Hamleleri
Türkiye, kendi kadim devlet aklıyla hareket etti. Suriye'yi bölge bölge, aile aile bilen; aşiret aşiret tanıyan bir Türkiye vardı karşımızda. İçimizdeki bazılarının anlamakta zorlandığı da buydu.
Art arda gelen itiraflarla ABD, AB, İran ve İsrail merkezli yorum ve analizlere baktığımızda, şaşkınlıklarının açık olduğu görülüyor. Suriye halkı nezdinde itibar kazanmış bir Türkiye meydandadır.
Bu başarı, içerideki algı ve iftiralara rağmen elde edilmiştir.
Türkiye, İsrail ve ABD merkezli teröristan modelini çöpe atan hamlesiyle adeta şunu söylüyor:
"Haritayı mı değiştirmek istediniz? İşte harita, öyle değil, böyle çizilir!"
Suriye İçindeki Dinamikler
Türkiye, yıllardır Suriye'nin içindeki muhalif gruplarla ve aşiretlerle köprü kurdu. Devrik Esad'ın ordusu, İran'ın milisleri, Rusya ve ordusu, ABD-İsrail destekli PKK/YPG terör örgütleri ve diğer ABD icadı terör gruplarını iyice analiz eden bir Türkiye vardı.
Başkan Erdoğan bu durumu defalarca dile getirdi:
"Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz!"
Türkiye içindeki muhaliflerinden güvenlik meselesinde destek bekleyen Erdoğan, hayal kırıklığı yaratan beyanlarla karşılaştı. Ancak umudunu kaybetmeden, doğru bildiği yolda ilerlemeye devam etti.
"Onurlu dönüş", "Teröristana geçit yok" ve "müjde üstüne müjde olacak" ifadeleriyle hedefini net bir şekilde ortaya koydu. Bugün görüyoruz ki, bu hedeflerin hepsi teker teker gerçekleşiyor.
Türkiye'nin Suriye ile sınırlı kalmayıp bölgedeki tüm sorunları çözmek için anahtar ülke olduğu artık aşikârdır.
"Vefalı Türk geldi yine" mottosu hiçbir zaman bitmedi ve bitmeyecek. Çünkü Türkiye beklenendir!
Suriye'deki akrabaların, kardeşlerin sevinci ve bir bütün olarak ayakta durmaları, Türkiye'nin güvenlik garantisidir.
ABD ve İsrail başından beri parçalanmış bir Suriye istiyordu. Ancak Türkiye, bu arzuyu engellemek için uzun vadeli düşündü. Tüm verileri ve ortaklarını analiz ederek adımlar attı. Aslına bakarsanız Rusya Başkanı Putin "Rusya, Suriye'de kaybetmedi" derken Türkiye satrancının hakkını teslim etti. Rusya'dan İran'a, hatta ABD'ye kadar, sahadaki gerçekler doğrultusunda itiraz edilemez bir strateji sergilendi. Rusya'nın itiraz edemediği, İran'ın karşı koyamadığı, günün sonunda Trump'ın bile anlama durumunda kaldığı bir satrançtan bahsediyorum.
Türkiye, bölge aktörlerini saf dışı bırakmadan siyasi satrancını oynadı ve yeni paradigmayı kurguladı.
Kazanan; yok eden değil, umut veren ve rasyonel siyaset üreten olacaktır. Kazanan Suriye ve halkı olacaktır.
Türkiye, bu satrançta hep umutları körükleyen tarzıyla farkını gösterecektir.