Türkiye sınırları petrole göre çizildi

Enerji Bakanı Taner Yıldız, Güney Kore’nin Daegu kentinde düzenlenen 22. Dünya Enerji Kongresi’nin en çok ilgi gören katılımcılarından biriydi. Bunun neye dayandığının çerçevesini çizerken Türkiye’nin iyi bir enerji müşterisi olmasına, büyümesi ve siyasi gücüyle dünya sistemi içinde kendine alan açmasını ekleyin, 2006’daki 23. zirvenin İstanbul’da yapılacak olmasına da Yıldız’ın ‘enerji uzmanı bakan’ olarak gördüğü saygıyı ilave edin.

Türkiye’nin enerji açığı var ve bitecek gibi görünmüyor. Çünkü Türkiye büyüyecekse enerji harcamak zorunda. O yüzden ‘petrol bulundu’ haberleri hep ilgi çeker.

Bakan Yıldız’la sohbetimizde ‘Genellikle seçim öncesi bulunur’ esprisi gelince, “Ben asla öyle yapmadım, hala da yapmıyorum. Şu an var olan gelişmeleri bile net sonuç alınmadan, üretime başlanmadan açıklamıyorum” dedi.

Aslında ‘politikacı konuşmazsa gazeteci söyletir’. Biz zorlayınca Bakan da yeni gelişmeleri anlattı:

- Karadeniz’de 50 santim kalınlığında ama çok geniş bir yüzeyde Metan-hidrat bulduk. Çok değerli bir maden. Bizim maden yasasında adı bile yoktu, şimdi ekledik. Ama şimdilik maliyeti yüksek.

- Istırancalar’ın 64 km kuzeyinde doğalgaz bulundu. Alev yükseldi ama rezervin ekonomik olup olmadığını belirlemek için birden fazla sondaj gerekiyor.

- İskenderun, Mersin ve Antalya açıklarında çalışma yapmaya değer yerler. Buralarda yerin 6 kilometre derinliğine kadar tarıyoruz. Petrol belirlediğimizde sondaj başlayacak. Bir sondaj yaklaşık 20-250 milyon dolar. O yüzden ‘hadi petrol bulduk’ demek kolay değil.

- Diyarbakır Konacık’ta Shell arama kuyusu açıyor.

- Konya’da Karapınar Ayrancı bölgesi 60 bin dönüm çorak arazi. Üzerinde ot bitmiyor ama tepesinde çok uygun bir güneş, altında da 1.8 milyar ton kömür var. 3 bin megawattlık güneş tarlası kurmak için yatırımcılara açıyoruz bölgeyi.

Bakan Yıldız, insanların sonuçta benzinin, mazotun fiyatına baktığının farkında. Bunu anladığını belirtirken ‘biraz da kendimize bakalım’ mealinde konuşuyor: “Vatandaşımız 2012’de akaryakıta 75 milyar TL (46 milyar TL’si vergi), elektriğe 60 milyar, cep telefonu ile konuşmaya 22 milyar TL fatura ödemiş. Sadece bu yıl kadir gecesinde 1 milyar 40 milyon SMS atıldı. Bunun karşılığı 90 milyon TL. Bugüne kadar Türkiye’ye giren cep telefonu sayısı 106 milyon adet. GSM abone sayısı 65 milyon. Yedi yaş altındaki çocukları çıkarırsanız, kişi başına 2,5 telefon hattı düşüyor. İhtiyaçlarımızın yanında, gelecekteki refahımızı bugün satın alıyoruz.”

Söz ‘insanların ağzında sakız olan konulardan’ açılınca, ‘Komşu ülkelerde petrol varken bizde olmaması’ da geldi masaya.

Yıldız’ın buna cevabı manidardı. Önce “Petrol mü siyasi sınırlara göre dağıldı, yoksa sınır mı petrole göre çizildi?” diye sordu, sonra cevabını verdi: “1901’de Abdülhamid Han, Alman mühendislerle beraber Türk mühendisleri çalıştırıp bir harita hazırlatıyor. Şu anki haritaya bakın, neredeyse aynı... Mezopotamya’dan gelip Suriye sınırında Türkiye’yi yalayan ve sol tarafa dönen bir hat var. Bir de Kafkaslardan gelip Karadeniz’den Romanya’ya doğru uzanan bir hat.”

Ardından da sözü, ekipte çalışan ve 1.Dünya Savaşı sonunda Osmanlı petrol haritalarıyla İngiltere’de kurduğu şirketle Musul-Kerkük petrollerine yüzde 5 ortak olan ünlü Sarkis Gülbenkyan’a getirdi: “Meşhur yüzde 5 Gülbenkyan. Portekiz’de kurduğu vakfa öldüğünde 3 milyar dolarlık fon bıraktı. Yani yüzde 5’i 3 milyar dolar olan 150 milyar dolarlık bir rakamdan bahsediyoruz.”

Dünya enerji pazarına yön verenlerin katıldığı kongrenin son günü Türk resepsiyonu bir nevi ‘kapanış seremonisi’ oldu. Üç bin kişilik salonda yürümek imkansızdı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Halk Dansları Topluluğu’nun Türkiye’nin ‘enerjsini’ sahneye taşıdığı gösterileri de dakikalarca alkışlandı.

HIZLI BÜYÜMEMİZİ ANCAK NÜKLEER KARŞILAR

Dünya Enerji Kongresi’nin önemli bir konuğu daha vardı: Uluslararası Enerji Ajansı IEA Başekonomisti Dr. Fatih Birol. Ona ‘enerji fiyatlarını belirleyen adam’ diyorlar.

Üç soruyu arka arkaya sordum: Türkiye yıllık 50 milyar doları geçen enerji açığını nasıl kapatır? Elektriğimizi su, rüzgar ve güneşten çıkarsak, nükleere bulaşmazak olmaz mı?

Anlattıklarına bakınca cevabı bulmak güç olmuyor:

‘Yeşil’ enerji: Yenilenebilir enerjinin adı güzel, çevreci, yerli... Ancak iki sorunu var: Bir kilovat/saatlik güneş enerjisi doğalgazdan elde edilenden bile dört kat pahalı. İkincisi Türkiye’nin bütün sularına, rüzgarına, güneşli bölgelerine santral kursak yine yetmiyor. Çünkü örneğin Almanya’da elektrik tüketimi yılda 0.5 artıyor, Türkiye’de ise yüzde 7. Türkiye sanayisi büyüyor, hızla şehirleşiyor. Avrupa ülkeleri yenilenebilir enerji yatırımlarına ciddi destek verdiler. Ancak şimdi bütçeleri yükü kaldıramıyor. İspanya, Portekiz, İtalya gibi ülkeler bundan nasıl vazgeçsek diye ciddi ciddi tartışıyor.

Kömür temizlenebilir: Kömür santrallerinde emisyon düşürücü filtre mümkün. Ancak şu anda bu teknoloji kömürden üretilecek elektriğin maliyetini 7 kat arttırıyor. Teknolojinin geliştirilmesi lazım.

Nükleer enerji: Enerji sorununu yapısal olarak çözecek tek kaynak nükleer enerji. 42 yıldır kullanılıyor. Sadece iki kaza oldu, Çernobil ve Fukuşima. Bir kaza da ABD’de oldu ama kimse ölmedi. Türkiye’de yapılacak santrallerin teknolojisi daha ileri ve tüm kaynakların ortak görüşü olarak güvenli. Seçilen yer doğru. En kuşkucu jeologlar bile buralara evet dedi. Benim asıl endişem projenin zamanında bitmemesi.

Fransa şuan elektriğin 4’te 3’ünü nükleer santrallerden sağlıyor. Paris’in çevresinde nükleer santraller var. Almanya ‘kapatıyoruz’ diyor ama açığı kömür ve doğalgazla giderirken hem karbon emisyonu hem de faturası artıyor. Sürdürülebilir değil. Güney Kore de bizim gibiydi, petrolün yüzde 95’ini ithal ediyor. Ama Nükleerle gelişti.

Kaya gazı: Kayagazı şimdilik sadece ABD için iyi haber. Çünkü en çok orada var ve çıkarması kolay. Diğer ülkelerde zor bölgelerde ve pahalıya geliyor. ABD’de gazın fiyatı 3.5 dolar, Avrupa’da 14 dolar. O yüzden ABD 5 yılda gaz üretiminde Rusya’yı, petrolde Suudi Arabistan’ı geçecek. Ekonomisi güçlenecek.

Reklamlar yeşil, yatırımlar siyah: İklim değişikliğine neden olan emisyonun 3’te ikisi enerji sektöründen geliyor. Şirketler çok güzel ‘yeşil enerji’ reklamı yapıyorlar. Güzel resimler, masum çocuklar... Ama yatırımlar ‘siyah enerji’ye gidiyor.

DÜNYA ENERJİ KONFERANSI'NIN BAŞKANI TÜRK BAKAN

Dünya enerji ekonomisine ve politikalarına yön veren 30 ülkenin enerji bakanı ve 30 enerji şirketinin CEO’su bu yıl geleneksel zirvelerini Kasım ayında Paris’te yapacak. Zirvenin başkanı seçimle belirleniyor ve bu yıl ‘zorlu bir oylama’ sonucu Enerji Bakanı Taner Yıldız başkanlığa seçildi. Ayrıca bu yıla özel ‘sonuç bildirgesi’ yerine ‘başkanlık bildirgesi’ hazırlanacak. IEA Başekonomisti Fatih Erol, “Bu, 2014’ün enerji manifestosunu Türk Bakan yazacak demek. Bu manifesto, aynı günlerde Varşova’da düzenlenecek enerji bakanları toplantısına da mesaj olacak” dedi.