Suriye’nin rejim krizi, Suriye-Türkiye krizine dönüþmüþ durumda. Anlaþýldýðý kadarýyla, bir tarafta açýkça Rusya’nýn bulunduðu ciddi bir küresel restleþmenin Doðu Akdeniz’de dýþa vurumu söz konusu. Suriye’de atýlan silahlar belki Suriye ordusunun elinde ama o elin baðlý bulunduðu vücut büyük oranda Rusya.
Küresel mücadelenin taraflarýndan biri olarak Rusya tavrýný açýkça ortaya koyuyor, Akdeniz’de kalan bir kaç kalesini terk etmeme kararlýlýðý gösteriyor. Doðrusu bu kalelerin Esad’la ilgisi de yok, Rusya üslerinin ve etki alanýnýn peþinde. Ancak sorun þu ki bu mücadelede diðer tarafýn kimliði açýk deðil. Belki bir açýdan NATO olarak ifade bulabilir, ancak içinde Türkiye ve Almanya gibi Rusya ile sert bir rekabet siyaseti güdülmesini arzu etmeyen üyeler var. Obama ABD’si de keskin bir mücadele yerine, denetimli rekabeti tercih eden bir tutumda. Ancak yaklaþan baþkanlýk seçimleri ve cumhuriyetçilerin Rusya’yý “öteki” ilan etme alýþkanlarý, ABD’yi de zaman zaman Rusya’nýn karþýsýndaki oyuncular listesine dahil ediyor. NATO’nun diðer etkili iki oyuncusundan biri olan Fransa ise, daha Sarkozy döneminden beri, Libya müdahalesinden hatýrlanacaðý üzere, Birleþik Krallýk’la birlikte davranmayý tercih ediyor.
Savaþa destek vermek
Birleþik Krallýk menþeli basýn yayýn organlarý izlendiðinde, Suriye ve savaþ kelimelerinin sýklýkla yan yana kullanýldýðýna tanýk olunuyor. Bu eðilim hükümetin de benimsediði bir tutum mudur bilinmez, ancak bazý emareler söz konusu. Suriye Türk uçaðýný vurduktan hemen sonra, Ýngiltere Türkiye’nin yanýnda yer aldýðýný açýkladý. Uçaðýn nerede vurulduðu polemikleri arasýnda, Ýngiltere’nin ne açýdan Türkiye’nin yanýnda olduðu sorusu sorulamadý.
Birleþik Krallýk, vermeyi taahhüt ettiði desteðin ne olduðunun tam olarak anlaþýlamamýþ olduðuna kanaat getirdi ki, yeni bir açýklama yaparak eðer Türkiye Suriye askeri üstlerini bombalamak yani karþý eylem yapmak gibi iþe kalkýþýrsa, Ýngiliz askeri uçaklarýnýn Türk uçaklarýna destek vereceðini duyurdu.
Bu açýklamanýn, Birleþik Krallýk’ýn Türkiye’yi sahaya sokma niyetini gösterdiði; ancak Türkiye’yi cesaretlendirici bir iþlev taþýmadýðý söylenebilir. Zira Türkiye, savaþ olasýlýklarý yerine baþka olasýlýklar peþinde. Ancak Birleþik Krallýk’ýn ‘Korkma Türkiye, arkanda ben varým’ türünden yaklaþýmý, Türkiye’yi Suriye sarmalýna doðrudan sokma amacýndan çok, Türkiye’yi Rusya’nýn önüne çýkartma beklentisine dayanýyor gibi.
Savaþa köstek olmak
Türkiye Rusya ile iliþkileri bozmamaya özen gösteriyor ve Suriye konusunda bu ülkenin yapýcý rol almasýný, hatta isteklerine batýlý ülkelerin rýza göstermelerini ve Suriye üzerinden taraflarýn uzlaþmasýný tercih ediyor. Dolayýsýyla Suriye’nin bölünüp parçalanmasýna yol açacak müdahale ya da iç savaþlarýn olmasý yerine, biraz Azerbaycan’ýn durumu gibi, ülkenin Rusya etki alanýnda ancak Türkiye ile iyi iliþkiler kuran ve batýyla da küsmeyen pozisyon kazanmasýna Türkiye razý.
Ancak, en az Rusya kadar rejimin türünden çok üsleriyle ilgilenen Birleþik Krallýk, bu gidiþe razý gözükmüyor. Üstelik, Kýbrýs Rum Yönetimi’nin ekonomik kriz nedeniyle düþtüðü zor durumdan çýkmak için Rusya’dan mali destek istediði ve Rusya’nýn da karþýlýðýnda askeri üs talep ettiði bir dönemde, Kýbrýs’ta da üs sahibi Ýngiltere’nin rahatsýz olmasý doðal. Türkiye Suriye’de ateþe bulaþýrsa, Ýngilizler kurtarýcý rolüne soyunabilir. Tabi Türkiye’yi bulaþacaðý beladan kurtarýrken bir yandan Türkiye’nin AB yolunda destekleneceði beyan edilebilir, ama öte yandan Kýbrýs’ýn NATO’ya alýnmasý için baský yapýlabilir.
Türkiye’de savaþ çýðlýklarý atanlarýn meseleye daha geniþ bir çerçeveden yaklaþmalarýnda yarar var; neyse ki karar alýcýlar kimin neyi neden yaptýðýný farkýndalar.