Uluslararasý iliþkiler milli çýkarlarýn ortak paydasý üzerinden yürür. Ülkeler, dýþ geliþmeleri bütünüyle yönetemez. Burada baþarý ölçüsü, ülkelerin, önemli geliþmeler karþýsýnda ne kadar insanî ve vicdanî bir duruþ sergileyebildiðidir.
Son yýllarda Türkiye’de en büyük eleþtiri “AK Parti hükümetlerinin uyguladýðý dýþ politikanýn Türkiye’yi yalnýz býraktýðý” iddiasýdýr. Hatta özellikle Suriye politikamýz Baþbakan Davutoðlu için defalarca gensoru konusu oldu.
Ancak, Suriye politikamýzý Esad’ýn sarayýndan bakarak deðerlendiren CHP ve paralelindekiler, bir çeliþki girdabýna kapýlmýþ durumdadýr. Zira Sayýn Davutoðlu, yaklaþýk dört yýl önce Esad’ý reform yapmasý ve kendi halkýna silah doðrultmamasý konusunda ne kadar dil döktüðünü defalarca anlattý. Ama Esad bu çabalara, cuma namazýndan çýkanlara ateþ açarak cevap verdi.
Zulme rýza zulümdür
Peki bu durumda Türkiye’nin tutumu ne olmalýydý?
Büyük bir öngörü (!) ile Esad’a tavýr almamýz durumunda Türkiye’nin baþýna gelecek felaketleri düþünerek, menfaatlerinin altýnda ezilen bazý ülkeler gibi Esad’ýn yanýnda mý yer almalýydýk? Yoksa kiminin gafletten, kiminin de hýyanetten söylediði gibi “Tarafsýz mý kalmalýydýk?” Gaflettekileri Allah affetsin ama hýyanet içindekilerin de çok iyi bildiði gibi, haklý ile haksýzýn mücadelesinde tarafsýz kalmak haksýza destek olmaktýr...
Hasretle kucaklaþýyorlar
Türkiye’nin dýþ politikasýný yerden yere vuranlar kasten Suriye ve Irak’ý zumlamakta, fotoðrafýn tamamýný özellikle gizlemektedir. Bunu görmek için son dönemde Balkanlar’da, Kafkaslar’da ve özellikle de Afrika’da atýlan adýmlara önyargýsýz bakmak yeterlidir. Devletin oluþturduðu yeni strateji çerçevesinde TÝKA, Yunus Emre Enstitüsü, STK’lar ve iþadamlarý tarafýndan yürütülen bu çok yönlü seferberliði arkadaþýmýz Erdinç Akkoyunlu kýsaca toparladý ve iki gün boyunca sizlerle paylaþacaðýz.
Ben þu kadarýný söyleyeyim ki, ülkelerin asýl sahipleri halklarý ise son yýllarda atýlan bu adýmlar amacýna ulaþmýþ, karþýlýksýz sunulan hizmetlerle gönlünü fethettiðimiz bütün Afrika ahalisi, sayýn Erdoðan’ýn þahsýnda Türkiye’yi hasretle kucaklamýþlardýr. Bu kavuþma coþkusunu, gittiðim bir düzine Afrika ülkesinde bizzat gördüm. Sömürge düzeni bozulduðu için rahatsýz olan ülkeler ne yaparsa yapsýn bu kucaklaþmaya mani olamayacaklardýr. Çünkü onlarýn “Önce ben” odaklý politikalarý, Türkiye’nin “Önce insan” stratejisiyle iflas etmiþtir. Onlarýn, Afrika’yý iliklerine kadar soyan sömürü düzenini Türkiye, “Veren el, alan elden üstündür” düsturuyla yýkmýþtýr. Onun için Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn, Etiyopya Meclisi’ndeki konuþmasý dinmeyen alkýþlara karýþmýþtýr.
Netice itibariyle, doðudan mahrum; batýya mahkum statükoyu terk edip, bölgesinde güçlü bir ülke olarak batýya ilerlemeyi tercih eden Türkiye, tarihin kendisine yüklediði misyona geri dönüyor ve Osmanlý coðrafyasý ile bütünleþiyor.
CHP’den Syriza çýkar mý?
Yunanistan’daki seçimden sonra Türkiye’de bir Syriza aþký baþladý ki sormayýn gitsin. Hemen her parti ‘Yerli Syriza’ olduðunu iddia ediyor. En ilginci de ‘sol’ kanattan ilerleyen CHP bu yarýþta öne çýkmaya çalýþýyor. Oysa iþin aslýna bakýlýrsa Syriza’ya en uzak olan CHP’dir. Ýlla da bir partiye benzetilecek ise bu ne HDP ne de CHP’dir. Olsa olsa cezaevinde doðup iktidara yürüyen AK Parti’dir.