Prof. Dr. Yılmaz: Türkiye tedbirini aldı, bu kez şakası yok

Referandum Türkiye sayesinde dünyadan destek bulamadı

Bölgemizde büyük bir oyun oynandığının artık herkes farkında. Suriye’de ABD desteğiyle bir PKK-PYD devleti ku-rulmak isteniyor. Yine ABD tarafından iki kez işgal edilen Irak’ın ise kuzeyinde yapılan son hamlenin evveli ve sonuç-ları gündemin öncelikli konusu. Türkiye teyakkuz halinde. Tüm uyarılara rağmen Kuzey Irak’ta 25 Eylülde yapılan bağımsızlık referandumunu ve şimdi ne olacağını Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Rusya Araş-tırmaları Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Salih Yılmaz ile konuştuk. Prof. Yılmaz olayın sıcağında fark edilmeyeni gösterdi: “Türkiye’nin uluslararası kamuoyunu bölgedeki istikrarsızlığa karşı ve ciddi olduğuna inandırması ile İsrail dışında tüm ülkeler referanduma karşı duruş sergilediler.”

YILMAZ: Türkiye tüm planlara karşı güvenliğini sınır ötesinde sağlamak için Habur dışında, Suriye’den K. Irak Bölgesi-ne dâhil olmayan yeni bir sınır kapısını garantiye almalı. Türkiye her ihtimale hazır. Bu kez şakası yok.

Tüm uyarılara rağmen bağımsızlık referandumu yapılınca Kuzey Irak’a yaptırımlara da başlandı. Şimdi ne olacak, konuşacağız. Ama önce şu soru cevaplanmalı: Barzani bunu niye yaptı?

Barzani’nin kendi deyimiyle belki çocukluk hayalini gerçekleştirdi fakat Kuzey Irak’ta 10 yıldır düzene girmekte olan toplumsal hayatı karmaşık hale de getirdi. 2 yıldır süren siyasi, ekonomik, güvenlik belirsizlik iyice öngörülemez hale geldi. Ama şunu da bilelim. Barzani, PKK’yı Irak’ta istemediğini defaatle söylemişken ABD DAEŞ’le mücadele baha-nesiyle PKK unsurlarının Irak’taki hâkimiyetine göz yumdu. ABD ile yaşanılan bu kontrollü gerginlik döneminde Bar-zani’nin en büyük destekçisi Türkiye oldu. Maaşları ödeyemediğinde Türkiye kredi verdi. Barzani’nin aşiret düzeni yönetimine Irak’taki diğer Kürt unsurları karşı çıktılar. Süleymaniye Bölgesinde KYP ve Goran Hareketi birlikte muha-lefet ettiler. Hatta birkaç defa Barzani’ye askeri darbe girişiminde bulundular. PKK’nın da Barzani’nin yıkılması için çalıştığına dair çok veri var. Suriye’de ABD’nin kendisine müttefik olarak PYD’yi seçmesi, bir PYD devleti oluşturması, PYD’nin KYP ve Goran Hareketi ile ilişkisi, Sincar’daki PKK gücü Barzani’yi korkuttu. Barzani’nin referandum kararın-da Kürt Devleti kurmaktan çok varlığının tehlikeye girdiğini görmesinin etkisi vardır.

“TUZAĞA DÜŞME” DEDİK

Barzani’nin kendi sıkışmışlığını aşmak için halkını, kazanımlarını, bölge ülkelerini riske attığı yorumlarına katılır mısı-nız?

Türkiye bu konuda kendisini defalarca uyardığını biliyorum. En son Dışişleri Bakanımız Erbil’e giderek bu tuzağa düşmemesini tek elden iletti. Barzani’nin referandum için sebep gösterdiği Irak merkezi hükümetiyle arasındaki anlaşmazlıkların çözülmesinde Türkiye’nin gerekli tüm yardımları yapacağı da iletildi. Zaten maddi ihtiyaçlarının bü-yük bölümünü Türkiye’ye sattığı petrolden karşılıyordu. Türkiye kendisine güvenlik garantisi de vermişti. Tüm bun-lara rağmen Kürtleri ateşe atmaktan çekinmedi. Kürtleri kalkan olarak kullanmak son 30 yılda Batı’nın en önemli silahı haline geldi. Barzani’nin belki kendine göre haklı tarafları vardır ama devlet yönetiminde duygusallık felaketi-niz olabilir.

BARZANİ’Yİ ABD SIKIŞTIRDI

Deniyor ki “bu karar Barzani’nin şahsi kararı değil”. Öyle mi? IKYB’de seçimler yenilenmediğine, parlamento iki yıldır kapalı olduğuna göre kimin-kimlerin istek ve iradesiyle alındı bu karar?

Erbil ve Duhok bölgesinde Barzani ailesinin tarihten beri hâkimiyeti var ve Barzani’den başka söz söyleyecek kimse yok. Doğru, 2 yıldır Barzani’nin başkanlık süresi bitti. Parlamento toplanamıyor. Barzani bir koz oynadı, risk aldı. Tür-kiye, Kuzey Irak’ın ayrılma isteğini Irak’ın bir iç meselesi olarak gördüğü zamanlar oldu. Bu dönemde Barzani de sıkı bir Türkiye taraftarıydı. PKK ile mücadele başta olmak üzere İran, Irak vb. güçlere karşı omuz omuzaydılar. Bu duru-mu kendi çıkarı için uygun görmeyen ABD’nin Barzani’yi içeriden ve dışarıdan baskı altına alarak Türkiye’ye karşı tavır almaya zorladığını unutmayalım.

ARKASINDA ABD VAR

Referandum kararının Suriye’nin kuzeyiyle nasıl bir ilgisi var, PYD-PKK malum, otonomi hazırlığı içinde?

Etkisi var tabii ki. PYD’nin Barzani’yi tehdit ettiğini biliyoruz. Rakka’dan sonra sıranın kendisine geleceğini düşünen Barzani acele bir işe girişti.  PYD’nin Suriye’de sözde yerel seçimler yapması, kantonlar oluşturması, bu düzeni Irak’ta Sincar’a da taşıması referandumun hızla yapılmasında etkilidir.

İTTİ, YÜZÜSTÜ BIRAKTI

ABD bu işin tam olarak neresinde?

ABD bu işin her yerinde. Çünkü ABD, Barzani’yi önce demokrasi silahıyla düşürmek için KYP ve Goran Hareketi’ne destek verdi. Ekonomik olarak eskisi gibi destek olmadı. Kandil’deki PKK’lıların Sincar’a yerleşmesine göz yumdu. ABD’nin PYD’yi Ortadoğu’da kara gücü olarak kullanacağından emin olan Barzani bir şekilde mecbur da bırakıldı di-yebiliriz. Fakat Türkiye’nin güvenlik garantilerini dinlemeyerek ABD’nin her şekilde kendisine destek olacağına inandı. Hatta ABD, referandum öncesinde referanduma dair cılız açıklamalarda bulunduğundan sonuca destek açık-laması yapacağından emindi. Fakat ABD Barzani’yi yine yarı yolda bıraktı.

ABD’NİN HESABI NE?

Yıllarca Barzani’ye alan açan ABD’nin şimdi ki hesabı nedir?

ABD her durumda kazanan... Referandum kabul edilseydi bölgede İran’a karşı uydu devleti olacaktı. Barzani’nin zor duruma düşmesi sonrası ABD’nin yedeği konumundaki KYP ve PKK hazır kıta bekliyor. Türkiye, İran ve Irak tarafın-dan kuşatılan Barzani’nin ABD’nin inisiyatifinden başka çıkış yolu da yok. ABD her şekilde kazanan rolündedir. ABD, Barzani örneğiyle Suriye’de Esed yönetimine de sopa gösterdi. Zaten Esed Dışişleri Bakanı Muallim de bu sopayı gördüğü için SDG ile müzakereye hazır olduklarını ilan ediverdi.

İSRAİL’İN HEDEFİ İRAN

Ya İsrail? Göstere göstere niye destekledi Barzani’yi?

Niye desteklemesin ki. Kuzey Irak’ta başarılı bir referandum ile hem İran’a bir adım daha yaklaşacak hem de Türki-ye’nin aleyhine olabileceğini düşündüğü bir olayla “One Minute” intikamını da almış olacaklar. Tabii bu olaya karşı çıkan Yahudiler de var. Netenyahu yönetimi uzun zamandır İran’a operasyon yapılmasını savunuyor. Bölge ülkeleri-ni İran’a karşı kışkırtıyor. Suudi Arabistan’ı İran’a karşı önemli oranda hazır hale getirdi. Tabii İran’a karşı yapılacak bir kara operasyonunda Azerbaycan, Türkiye ve Kuzey Irak kullanılabilecek önemli noktalar. Türkiye buna izin verme-yeceği için, Azerbaycan’ın da Türkiye ile birlikte hareket edeceğinden emin olduğu için geriye Kuzey Irak kalıyor. Kuzey Irak, İran’a karşı düzenlenebilecek bir kara operasyonunda olmazsa olmaz bir coğrafi avantajı içeriyor. Yoksa Netenyahu hükümetinin tüm dünyanın destek olmadığı bir referanduma canla başla destek olmasının sebebi böl-gedeki Kürt vatandaşların hakları değil.

BARZANİ ABD’NİN TUZAĞINA DÜŞTÜ

“Karışıklık ABD’nin işine gelir. Bölgeye daha fazla yerleşme, Bağdat’a müdahale fırsatı olur. Barzani ama isteğiyle, ama zorunlu olarak tuzağa düştü. Ben HaşdiŞabi’nin özellikle Kuzey Irak, Kerkük, Musul gibi bölgelerde etkili olabile-ceğini düşünmüyorum. Barzani, Türkiye’nin uyarılarının gerçekliğini sakin kafayla daha iyi anlayacak, daha uzlaşmacı olacaktır. ABD’ye güvenerek yola çıkmanın zararını bölgedeki herkes çekiyor. Türkmenlerin haksızlığa uğradığını düşünüyorsak haklarını garanti altına alacak bir sonuca odaklanmalı Türkiye. Türkiye açısından asıl tehdit Suriye’deki PKK yapılanmasıdır. Sincar karşısında bulunan Suriye topraklarında tampon bölge oluşturarak PKK’nın Irak’taki hâkimiyetini engellemek gerekir. Böylece Musul-Kerkük’e kapı açılarak Türkmenlerin de güvenliği sağlanabilir.”

DİCLE KALKANI İLE YENİ BİR KAPI

Barzani zayıflar ve düşerse ne olur?

Barzani’nin hâkimiyetini kaybetmesi Türkiye’ye bir şey kazandırmaz. Tersine bölgede PKK etkinliğine sebep olur. Barzani’yi ötekileştirip K. Irak ile Suriye’deki PYD bölgesi arasında daha yoğun yakınlaşmaya yarayabilecek tavırlar-dan sakınılmalı. Yarın bir gün K.Irak ile merkezi Irak hükümeti barışır ortak bir politika belirlerse Türkiye yalnızlaşabi-lir. Böyle bir durumda İsrail’in Hayfa Limanına uzanacak enerji hattının önü açılır. Kerkük-Yumurtalık başta olmak üzere tüm avantajlar elimizden gidebilir. Irak’ın devlet yönetimindeki mezhepçi siyasi yapıyı düzeltmeden Irak’ta barış da mümkün değil. Türkiye oynanabilecek tüm oyunlara karşı kendi güvenliğini sınırları dışında sağlamak adına Habur dışında, Suriye topraklarından Kuzey Irak Bölgesine dâhil olmayan yeni bir sınır kapısını garantiye almalıdır. Bu Dicle Kalkanı ile mi olur bilemiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var ki Türkiye her ihtimale karşı hazırlanıyor. Bu sefer şakası yok. Kuzey Irak’ta yaşanılanlardan orada yaşayan Kürtler değil Barzani sorumludur, faturası Kürtlere kesilmeli.

Türkiye’nin Kuzey Irak’a askeri müdahale seçeneği bir tarafa PYD’nin terör koridoru oluşturmasına müdahalesi daha önceliklidir. Türkiye daha fazla seyirci kalmak istemiyor. Barzani’nin Türkiye ile işbirliğinden rahatsız olan ABD, şimdi-lik oyunu kazanmış gibi gözüküyor. Bundan sonra İran’ı oltaya çekmeye çalışacaktır. Hatalarından ders alan bir Bar-zani ile bölgedeki Kürtlerin, Arapların ve Türkmenlerin haklarını da garanti altına alacak yeni bir yola girmeye çalışa-caktır.

RUSYA TÜRKİYE’Yİ DESTEKLER

“Rusya’nın Sovyetlerden kalma bir Ortadoğu politikası var. İki ülke hem Suriye’nin hem Irak’ın toprak bütünlüğünü savunuyor. Çünkü bölünme girişimleri Batıdan talebi-desteğiyle gerçekleşiyor. Okyanus ötesinden gelip Ortado-ğu’da söz sahibi olanların Türkiye ve İran’ı hedef aldığı açık. Rusya ise Türkiye ve İran güçsüzleşirse sıranın kendisine geleceğini biliyor. Rusya Türkiye’nin hassasiyetlerine özen gösterecek ama Rusya bu krize doğrudan müdahale et-meyecektir. Çokça açıklama beklemeyelim. Fakat Türkiye’ye desteğini sürdürecektir”.

BARZANİ PKK KARŞISINA ÇEKİLMELİ

“Barzani aşiret düzeniyle bölgeyi yönetiyor. Tartışmalı konumunu referandumla güçlendirebileceğini, bağımsızlık ilan ederse bölgesel güçlerin tepkisini ABD-İsrail desteğiyle bertaraf edeceğini hesapladı. Türkiye, Barzani’yi hatasını kabul edebilecek seviyeye getirip PKK ile arasındaki mesafeyi sürdürmesini sağlamalı. Amaç Irak’ın bütünlüğünü sağlamaksa bunu uzlaşı ve işbirliği yoluyla yapmak gerekir. Müdahale veya askeri çözüm parçalanmayı perçinler. Barzani’ye hata bulurken Bağdat’ın mezhepçi tavrı da görmezden gelinemez.”

RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ!