Türkiye tepkili ama ölçülü politikasýný sürdürmeli

Bir son dakika aksiliði çýkmazsa Perþembe günü Baþbakan Erdoðan, Baþkan Obama ile buluþuyor. Birbirlerine ayýrdýklarý zamanýn uzunluðundan görüþmelerde iki ülke iliþkilerini, Türkiye’yi ve küresel sorunlarý ilgilendiren pek çok konuyu masaya yatýracaklarý belli oluyor. Gündemlerindeki en önemli konunun Suriye olacaðýna þüphe yok.

Baþbakan daha þimdiden medya aracýlýðýyla muhatabýna mesajlarýný göndermeye baþladý. Kimin kimi, ne için ikna etmeye çalýþacaðýný bilmiyoruz. Ama görünen Suriye konusunda iki ülkenin beklentilerinin örtüþtüðü, her ikisinin de gelecekte Baas’sýz ve Esad’sýz, mümkünse Ýran’sýz, daha demokratik bir Suriye arzuladýðý yönünde.

Ancak hiç kimsenin elinde hazýr bir reçete yok. Yine de Türkiye büyük bir olasýlýkla muhaliflerin daha etkin silahlandýrýlmasý, uçuþa yasak bir bölge kurulmasý olasýlýklarý üstünde konuþacaktýr. Suriye’nin siyasi geleceðini de mutlaka masaya yatýracaktýr.

Bence, Türk tarafý en çok da Dýþiþleri Bakaný Kerry’nin Moskova temaslarýnýn gerçek mahiyetini, soruna siyasi ve diplomatik çözümün bulunmasýnýn mümkün olup olmadýðýný, Amerika’nýn asýl niyetinin ne olduðunu anlamaya çalýþacaktýr.

***

Çok kritik bir zamanda yapýlacak olan bu ziyaret Türkiye’nin Suriye politikasýný rötuþlamasýna, gerekirse kendini sorun karþýsýnda yeniden konumlandýrmasýna yol açacaktýr.

Hiç þüphe yok ki sorunun diplomatik yollardan çözümü, Baas iktidarýnýn masaya oturup yetkisini uluslararasý toplumun tanýdýðý Suriye Ulusal Koalisyonu’na devri Türkiye için de, Amerika için de en optimum çözümdür. Bunun için Rusya Federasyonu’nun desteðine ve/veya rejim üstündeki askeri, ekonomik, siyasi ve diplomatik baskýnýn artmasýna ihtiyaç vardýr.

Türkiye, Baþbakaný’nýn bu ziyareti vesilesiyle Amerika’nýn Rusya’nýn samimiyeti konusunda ne düþündüðünü, bu ülkenin çýkar ve beklentilerini ne dereceye kadar dikkate alacaðýný en tepedeki karar merciinden öðrenmek imkanýna kavuþacaktýr. Unutmayalým ki Washington açýsýndan Rusya ile olan iliþkilerini germemek Suriye’deki insani trajediye son vermekten daha önemlidir.

Kaldý ki Obama yönetimi önceliði iç politikaya ve bütçe sorunlarýna tanýmaktadýr. Suriye söz konusu olduðunda alternatif müdahale senaryolarýnýn finansal maliyet hesabý þimdiye kadar hiç görmediðimiz bir sýklýkta Amerika düþünce kuruluþlarýnýn analizlerine yansýmaktadýr. Kimyasal silah kullanýmý konusunda var olduðu söylenen kýrmýzý çizgilerin ne anlama geldiði de bugüne dek açýklanmamýþtýr.

***

Böylesi ziyaretlerin en büyük riski basýnda yaratýlan abartýlý beklentilerin ve gösterilen konukseverliðin ülkeleri rasyonalitesi tartýþmalý kararlar almaya sevk etmesidir. Washington’da yapýlacak görüþmelerin niteliði ne olursa olsun Türkiye þimdiye deðin Suriye konusunda izlediði tepkili ama ölçülü politikasýný korumalý, Suriye’ye müdahale etmemeli, özellikle de askerlerini oraya sokmamalýdýr.

BM Güvenlik Konseyi kararý olsa dahi Suriye’ye karþý gerçekleþtireceði bir müdahale paradoksal bir þekilde bölgede kurduðu tüm dengelerin yýkýlmasýna, hatta Arap dünyasýnda kendisine karþý duyulan sempatinin bitmesine neden olabilir. Nihayetinde müdahale silahla yapýlacak, sonunda insanlar ölecektir. Ayrýca AK Parti iktidarý içeride böylesi bir müdahalenin sonuçlarýný kaldýrmakta zorlanacaktýr.  

Türkiye her ne kadar Suriye’de yaþanan kýyýma karþý hassasiyet gösterse ve Baas rejiminden nefret etse de, PKK yüzünden savaþ býkkýný bir ülkedir. Muhalefet iktidarýn Suriye politikasýna oldum olasý karþýdýr ve ilk gelecek insan kaybý haberleriyle birlikte eleþtirilerini kampanyaya dönüþtürecektir. Üstelik herhangi bir ülkeye yapýlacak müdahale siyasette güvenlik aðýrlýðýnýn artmasýna, demokratikleþme çabalarýnýn durmasýna neden olacaktýr.