Yeni yýlýn ilk saatlerinde Ýstanbul’da bir gece kulübünde gerçekleþtirilen terör eylemi, mekân ve ülke olarak Türkiye’nin seçilmesi açýsýndan, kendine has bir mesaj içermektedir.
Günlerdir dünyanýn her yerinde, yýlbaþý kutlamalarýna dair ciddi güvenlik önlemleri alýnýyordu ve olasý terör eylemlerine karþý hazýrlýklý olunmasýna yönelik ortam oluþturuluyordu.
Türkiye’nin hedef haline gelmesini, bir kaç bakýmdan yorumlayabiliriz. Menfur saldýrýyý yapanlarýn, aþaðý yukarý içerik ve üslup olarak, bundan önceki tehditlerle birlikte okursak, DEAÞ odaklý olduðu yönünde kanaate yol açmakta.
Bombalý saldýrý teyakkuzu varken, böyle bir eylemle, elinde silah rastgele taramalar ve sonra da teröristin olay yerinden kaçabilmesi, zaten beklentinin tam aksi eylem üslubu seçilmesiyle de, örgütün çalýþma biçiminin ne denli asimetrik olabilme kapasitesini göstermektedir.
Burada esas hedefin, El Bab operasyonunda Türkiye’nin baþarýsý olduðu aþikârdýr.
Fiili olarak zapt ettiði topraklarýn, elinden geri alýndýðý takdirde “terör örgütünün hangi renge dönüþeceði” sorusu Reina saldýrýsýnda uygulanan yöntemle anlaþýlmaktadýr.
Burada görünen þu ki; terörle mücadelede Türkiye koalisyon güçlerince de yalnýz býrakýlmýþtýr. El Bab operasyonu sýrasýnda, ABD’nin Rakka aðýrlýklý operasyona meyletmesi, direkt olmasa bile dolaylý olarak “Türkiye’ye engel olmak” isteðini ifade etmektedir.
El Bab’da Fýrat Kalkaný operasyonu sürerken, koalisyon güçlerinin ilk kez bu günlerde havadan isabetli hava saldýrýsý düzenlemesi bile, bu yorumda ne kadar haklý olduðumuzu göstermektedir.
Suriye’nin istikrarýnda bu kadar ýsrar eden Türkiye’nin, baþýndan itibaren ne kadar haklý olduðu gerçeðini, ABD’nin þimdiye kadar görememesi veya görmek istememesi, akýl alýr bir durum deðildir.
Suriye’deki kýrýlgan ateþkes zeminini zora sokmak için, Türkiye’yi çýkmaza sokma niyetinin olduðu da nettir.
Bu terör eyleminde, bir tarafta El Bab’da DEAÞ’tan temizlenmeye gayret edilen arazilerin varlýðý, diðer taraftan Suriye’ye yönelik ateþkes zemini oluþumunda Türkiye’nin tuttuðu pozitif yer de etkili olmuþtur.
Anlaþýlan o ki; “kimin eli, kimin cebinde” olduðu sorusu, bayaðý araþtýrma çabasý isteyen bir soru haline gelmiþtir.
Türkiye’nin bu durumda yapmasý gereken en önemli iþi; siyasi motif aramaksýzýn, siyasi görüþü ne olursa olsun herkesin, toplumsal birliktelik ile ülke menfaati için beraber hareket etme erdemini gösterebilmesidir.
Bu saldýrýnýn ilk anlarýndan itibaren sosyal medyadaki ilk reaksiyonlara baktýðýmýzda; kamplaþmaya, ötekileþtirilmeye yönelik tutumlarla saldýrý yapanlarýn bir kenara býrakýlarak, hedefe Türkiye’nin siyasi yönetiminin koyulmasý, esasýnda terör eylemlerinin asýl hedeflerine hizmet edildiði anlamýna gelmektedir.
Meselenin büyüklüðünü ve esas hedefin, bölgesel istikrar için Türkiye’nin, coðrafyayý terör örgütlerinden temizleme amacýný engellemekte olduðunu, derin aklýn Türkiye’yi istikrarsýz bir ülke statüsüne sokma çabasýný görmemiz, hayati anlam taþýmaktadýr.
Türkiye; bir kaç terör örgütü ve yabancý istihbarat servislerinin bu örgütlere verdiði destekle birlikte, Suriye’deki tutumuna “köstek olunma operasyonu” ile karþý karþýyadýr.
Türkiye’nin hükümetini hedef göstermek, Suriye’deki tutumunu eleþtirmek, toplumla yönetim arasýnda, devlet ile vatandaþý arasýnda sorun yaratma çabasýna dikkat etmemiz hayatidir. Amaçlarýnýn ne olduðunu idrak etmemiz, adýmlarýmýzý etkiler, akabinde de doðru sonuca daha fazla ve hýzlý yaklaþmýþ oluruz. Burada görünen o ki; Paris, Berlin, Ýstanbul saldýrýlarý arasýnda benzerlikler söz konusudur. Türkiye’nin durumunun zorluðu ondadýr ki; bunca saldýrýlara maruz kalan sözde dost ülkeler, PKK saldýrýlarý konusunda, DEAÞ saldýrýlarýna gösterdikleri hassasiyeti ve gereken desteði göstermemektedirler.
Bu durum diðer yandan Türkiye’nin her þeye raðmen bunca saldýrýlara ve alanda yalnýz býrakýlmasýna raðmen, halen büyük projelere imza atabilecek iradesi ve kapasitesi olduðunu da gösterebilmektedir. Aslýnda karþýmýzdakileri irrite eden durum da, bu olsa gerek!
Türkiye bu badireyi de atlatacak muhakkak ve terör yapaný da, yaptýraný da çukura gömecektir. Bu güruhun hedefinin; bizim ve evlatlarýmýzýn geleceði olduðunu, bunun için de hep birlikte GÜÇ olmamýz gerektiðini unutmamamýz, hayati önem arz etmektedir.