TÜRKİYE TOPRAKLARINDA GİZLİ SAVAŞ-2 Karayılan hikayesi!

İsrail-PKK işbirliği, Türkiye'ye yönelik çok ciddi anlamda ve geniş kapsamlı psikolojik bir operasyon başlattı. İlk olarak 14 Temmuz 2011'de, Gazze ablukasını delme niyetiyle İskenderun'dan yola çıkan Mavi Marmara gemisi yoldayken İskenderun Deniz İkmal Komutanlığı'na roketatarlı bir saldırı düzenlendi. PKK eylemlerine hiç benzemeyen bu saldırıda 6 asker şehit oldu. Bu tür saldırılar 2011'deki Silvan eyleminden sonra iyice yoğunlaştı. 

Derken 12 Ağustos'ta istihbarat savaşlarının bir parçası olarak ilginç bir haber yayıldı. İddiaya göre PKK'nın İran'daki kolu PJAK'a karşı geniş kapsamlı bir saldırıya geçen İran, PKK'nın iki numaralı adamı Murat Karayılan'ı yakalamıştı! Karayılan yakalanmamış olsa hemen ROJ TV'ye çıkar "Yakalandığım söyleniyor ama yakalanmadım. Kandil'deyim!" derdi. Ama yakalandığı haberi yayıldıktan sonra bir hafta süreyle Karayılan ortalıkta görülmedi! Karayılan'ın yakalanıp sonra Suriye'yle NATO füze kalkanı konularında Türkiye'yle yürütülen kimi pazarlıklardan sonra serbest bırakıldığı haberi inandırıcı görünüyordu. 

Sonunda gerçek ortaya çıktı. Haberi yayan istihbarat kaynağıyla MİT-PKK görüşmelerini dillendiren kaynak aynıydı: İsrail! Amaç Hakan Fidan'ı ve MİT'i yıpratmak, hem de Kürt sorununun çözümüne taş koymaktı. 

İsrail gizli servisi Mossad, İran gizli servisi Savama ve Suriye gizli servisi El-Muhaberat, Alman gizli servisi BND, İngiliz gizli servisi MI6 ve ABD gizli servisi CIA'nin köşelerine yerleştiği altı köşeli bir yıldız, yani Museviliğin simgesi Davud Yıldızını andıran bu altı köşeli büyük yıldızın ortasındaysa MİT vardı! 

Bu yedi gizli servis gizli bir savaş yürütüyordu. Nerede? Türkiye topraklarında. Bu savaşta Türkiye'ye yönelik olumsuz olabilecek sonuçlarını yok etme görevi İstihbarat Karşı Koyma (İKK) ve Kontr Operasyonlardan sorumlu MİT'e verilmişti. İstihbarat kaynakları Soğuk Savaş döneminde İKK faaliyetlerinin günümüze göre daha kolay olduğunu çünkü bütün istihbarat çalışmalarının Büyükelçilik ve konsolosluklar üzerinden yürütüldüğünü belirtiyor. 

Şimdiyse turist, öğrenci, gazeteci, akademisyen, arkeolog görünümü altında her türlü casusluk görevini ortaya çıkarmak kolay değildi. Artık MİT'in işi zor değil, çok ama çok zordu...