Türkiye ve Afganistan mukayeselerinin çocuksu bilinci

Çocuksu zihin, mukayeseyi iki alanda ve dar bir ufukla yapar. Farklý ve çoðul olgularý algýlayarak mukayeseye gitmez. Ya zihin çocuksudur ya da zihin belli bir ideoloji ile çarpýlmýþ ve saðlýklý düþünemiyordur. Bu nedenle gerçeði gerçek olarak algýlamaz. Olgularý olgu gibi görmez. Zihnindeki çarpýlma ile baktýðýný da çarpar. Çocuksu zihin yeterli geliþmeyi göstermemiþtir. Hep çocuk kalýr, olgunlaþmaz. Kimi gruplarda, aydýným diyen insanlarda ve toplumlarda bunu görürüz. Türkiye'yi Afganistan ile mukayese ederek yorumlayanlar da tipik çocuksu zihin.

Çocuksu zihne göre muhafazakârlar, Ýslamcýlar, tarikatlar, dindarlar Türkiye'yi Afganistan yapacak. Yani kadýnlarýn okutulmadýðý, sakallý silahlý adamlarýn kabile havalarýyla yönettiði, þeriat diye el kestikleri, kadýn kovalayan Afganistan! Giyim ve söylemleri ile bir geri çað ülkesi ve rejimi! Hakikaten Afganistan böyle mi? Fakat Taliban siyasetinin epeyce kapalý, insan haklarýna karþý mesafeli, mezhepçi ve modernliðe mesafeli de olduðu bir gerçek.

Zihin çeþitli ilkelerle çalýþýr. Bunlardan birisi de ayný düzey ve muhtevasý ayný olanlar arasýnda mukayese yapýlacaðýdýr. Mesela armudu elma ile mukayese ederek, bu armut neden yeþil, kafayý mý yedi diye soramayýz. Çünkü tür ve muhteva açýsýndan epeyce farklý. Türkiye ve Afganistan'ý mukayese etmek de böyle bir þey. Afganistan, önce büyük bir küresele gücün iþgal ve savaþýndan geçmiþ, sonra da diðer bir küresel gücün iþgal ve savaþý gelmiþ. Peþtunlar gibi büyük kabileler, bu savaþ ve iþgal sürecinde mikro iktidar alanlarý inþa etmiþ. Büyük göçmen kamplarýnýn sefaleti içinde yetiþen gençler, eðitim alarak ve savaþlara katýlarak kabile ve din asabiyetlerini birleþtirerek ortaya çýkýyorlar. Eðitim düzeyi, nüfusu, geliri, iþ gücü açýsýndan bakýnca da epeyce farklý bir tablo çýkar. Türkiye, imparatorluk geleneði olan, modernleþmeyi çok erken dönemlerde baþlayan, büyük bir nüfus ve iþ gücüne sahip olan, devasa istihdam ve ekonomik kurumlara sahip olan, demokrasisi olan, þehirleþen bir toplum. Bütün bu olgular, Türkiye ile ayný dini benzeme dýþýnda hiçbir açýdan ayný olmadýðýný görüyoruz.

Din, salt bilgi ve salt tanrý vahyi mi? Din, vahiyden ve peygamberden insanlar arasýna inince farklýlaþýr ve yorumlanýr. Ýþte burada tarih, kabile, nüfus, savaþ, konjonktür önem taþýr. Bundan dolayý Ýslam ve Hanefi de olsa Afganistan'da bahsettiðimiz sosyoloji ile yeniden ortaya çýkan dindarlýk ve pratikler, Türkiye ile ayný olamaz. Türkiye'yi Afganistan ile mukayese ederek din üzerinde yorum yapanlar, bütün bu gerçeklikleri görmüyorlar, çarpýtýyorlar. Bunu saðlayan da çocuksu zihinleri.

Türkiye'yi neden Afganistan ile mukayese ederek hareket ediyorlar? Bu tutum, hem çocuksu zihinle hem de benimsedikleri ideoloji ile çok yakýndan ilgili. Türkiye'de muhafazakârlara ve dindarlara seçtikleri negatif ayna ile algý üretiyorlar. O aynayý millete tutarak oradan muhafazakârlara bakýlmasýný istiyorlar. Bu siyasi zihnin hep korkuya dayalý tutumu burada da yansýyor. "Ýþgal edecekler" yerine, bu defa da "Afganistan olursunuz" korkusu geçiyor.

Ýnanç seküler de olur, dini de. Çocuksu zihin, burada seküler inançla hareket ediyor. Düþünme ve anlama gereðini duymuyor. Muhafazakârlarý bu defa da Afganistan üzerinden ötekileþtiriyor.