Türkiye ve Orta Asya

Türkiye’nin Orta Asya iliþkilerine önem vermesi, Türk Cumhuriyetleri ile baðlarýný pekiþtirmesi, bu günün parametrelerinden bakýldýðýnda bayaðý anlamlýdýr.

Burada önem arz eden sadece Türkiye’nin akrabalarý ile ciddi projelerde beraber olmak hedefleri deðildir. Ve sadece kültürel iliþkiler bazýnda beraberlik tahayyülü sözkonusu olmamalýdýr. Türkiye 90’larýn baþýndan itibaren bu coðrafyaya duyduðu hislerini daha ileriye götürmek çabalarý, dünyada bir þeylerin dizayn edildigi bir zamanda daha da anlamlýdýr.

Türkiye’nin elinde bu kadar ciddi baðlarý varken meseleyi kültürel iliþkilerden daha da ileri götürmesini kimse yadýrgayamaz.

Tabiiki bu coðrafyadaki siyasi iradenin de bu konuda istekli olmasý þartdýr. Bu anlamda Kýrgýzistan’daki demokratik deðiþim cazibe merkezi olabilir.

Türkiye sadece bu ülkeler için akraba baðý oluþturmuyor, hemde artýk demokratik kurguda bile örnek olabiliyor.

Orta Asya’da halen Rusya ciddi etki anlam arzediyor.

Ve görünen odur ki bu etki, kolaylýkla azalmayacaktýr.

Hem etnik, hem de dini baðlarý, tarihi kökleri ile Orta Asya’nýn Türkiye iliþkilerini daha ileriye götürme yolunda, Ankara’nýn çabalarýný görmemek mümkün deðildir.

Bu anlamda Kýrgýzistan ve Kazakistan devlet baþkanlarýnýn Türkiye’ye bað kurma konusundaki duruþlarý çok önemlidir. Rusya’nýn siyasi baskýlarýna raðmen Orta Asya’da Kýrgýzistan ve Kazakistan’daki iktidarlarýn Türkiye eðilimini deðerlendirmekte fayda vardýr.

Türkiye son yýllar bu ülkelerle vize rejimlerini kaldýrmakla entegrasyon yolunu ciddi anlamda açmýþtýr.

Kýrgýzistan DevletBbaþkaný Atanbayev’in Baþbakan Erdoðan’a duydugu hayranlýk ve Tükiye’yi kendisine örnek kabul etmesi, üzerinde düþünülmeli durumdur.

Kýrgýzistan ekonomik olarak sorunlarý olan bir devletdir malesef. Dahasý da var. Bu ülkede uyuþturucu kullanma sorunlarý yaþanmaktadýr. Dolayýsý ile zehirlendirilmesinde pek hevesli olan güçlerin olduðu besbellidir. Bu ciddi sorundur ve çözülmesi için desteðe ihtiyaç duyulmaktadýr.

Diðer yandan da Manas’la ilgili bayaðý dikkat odaðýdýr.Türkiye’nin bu coðrafyaya önem vermesi bölgede olan, özellikle Rusya’yý tedirgin edebiliyor. Türk Dünyasý olarak nitelendirilen Orta Asya cografyasý, ta Çin’e kadar uzanan büyük alaný kapsýyor. Çin’in Doðu Türkistan’daki Müslüman-Türklere uyguladýðý kýsýtlamalar dahil bu coðrafya sonu görünmeyen ciddi sorunlarýyla baþbaþadýr. Ýnsanlar dinlerini bile, yaþamakta zorluk çekmekteler.

Moðolistan, Kýrgýzistan, Kazakistan gibi bu anlamda Türkiye ile iliþkilerde cesur adýmlar atmaya hevesli olan ülkeler ile iliþkilerin ortak siyasi platforma taþýnmasý þimdiki durumda gerekli gözükmektedir. Ortak tarih, ortak alfabeye kadar uzanmalý bu hikaye. Uzanmalý ki, ciddi neticeye varmýþ olsun.

Doðrudur her þeyi Türkiye’den beklemek haksýzlýk olurdu. Türkiye bunca sorunlara raðmen hep akrabalarýnýn ve dindaþlarýnýn yanýnda yer almakta hiç tereddüt etmedi. Aslýnda Türk Dünyasý ülkeleri eðer geleceði planlayabilseler, en büyük adýmlarýnýn sadece sözde deðil eylemde de Türkiye yanýnda yer almalarý olmalýdýr. Bu ciddi ittifaklar bir taraftan bu ülkeleri, diðer taraftan ise Türkiye’nin elini güçlü kýlabilir. Oysa bu coðrafyadaký ülkelerde bazen iktidarlar, koltuk çýkarlarýný ülkelerinin geleceðinden daha anlamlý görüyorlar.

Türkiye bu ülkelerde sadece iktidarlarla deðil, her kesimle diyalog içerisinde olmalýdýr. Bazen Türkiye’nin her kesimle diyalog kurulursa iktidarlar nezdinde rahatsýzlýða neden olabilir endiþesini sezmekteyim. Oysa , asýl endiþe nedeni Türkiye’nin imajýnýn bu tutumdan dolayý zarar görmesi olabilir. Türkiye iktidarlarýn deðil, bu coðrafyadaki halklarýn gönlündeki yerini açýktan desteklemekten kendini alýkoymamalýdýr. Özellikle, Özbekistan’la zamanýnda yaþanan siyasi sorun Türkiye’yi bu konuda pek hassas kýlmýþtýr. Bu tutumlarýnýn geçerli olduðunu gören bölge liderleri bu husustan bayaðý nemalanmaktalar.

Türkiye kendine siyasi irade ve duruþ açýsýndan yakýn gördüðü Orta Asya ülkeleri ile biran önce kültürel boyutu aþan birlikteliklere gitmeli. Baþbakan Erdoðan’ýn son Orta Asya ziyaretinin içeriði bu anlamda belirleyici olacaktýr.

Orta Asya tarihe, hep derin mefkure ve bu mefkureyi ufkun ötesine taþýyan þahsiyetler vermiþtir. Bizi biz yapan taþýdýðýmýz mefkuredir. Bu mefkurenin hedefe varmasý ise coðrafyanýn baðýmsýzlýðý ve mutluluðu demektir. Bence, Büyük Türkistan bu arzunun gerçekleþmesini ziyadesiyle hakediyor.