Baþkan Erdoðan BM Genel Kurulu için gittiði New York'tan hemen sonra Berlin'e geçti. BM'de Trump'la peþ peþe konuþma yapmýþ olmalarý, Erdoðan'ýn "Adil bir küresel yönetim sistemine olan ihtiyaç" ve "BM reformu için dönüþümlü üyelik" önerisini daha da dikkat çekici hale getirdi. Zira Erdoðan bulunduðu kürsüyü ve kendisine ayrýlan süreyi, dünyayý herkes için nasýl daha adil, huzurlu ve müreffeh kýlarýz düþüncesini yaymak için kullanýrken Trump, kendini övmeyi tercih etti ve dünya alemi kendine güldürdü. ABD'nin -ekonomik ve askeri gücüne raðmen- itibarýný beþ paralýk etti.
***
Berlin ziyareti Baþkan Erdoðan'ýn dört yýl aradan sonra Almanya'ya gerçekleþtirdiði ilk resmi ziyaret. Yeni sistemin ilk seçimini de kazanmýþ ve 5 yýl daha Türkiye'yi yönetecek lider olarak gitti Berlin'e. Son 5 senedir bileðini bükmek isteyenlerin karþýsýna, halkýnýn yeniden desteðini almýþ ve çok daha güçlü þekilde çýktý.
Alman yetkililerden gelen olumlu mesajlarý ve Erdoðan'ýn aðýrlanma biçimini biraz da böyle okumak gerek. Yoksa kimse daha unutmuþ deðil, Almanya'daki Türk vatandaþlarla buluþmak isteyen Türk bakanlara izin vermediklerini, Türkiye Baþbakaný'nýn görüþme yapacaðý binanýn yaný baþýna PKK'lýlarýn çadýr kurmasýna izin verdiklerini, Erdoðan'a Alman medyasýnda yapýlan aðýr hakaretleri basýn özgürlüðü diye savunduklarýný, bize demokrasi dersi vermeye kalkarken PKK ve FETÖ terörünü el altýndan bile deðil aþikare desteklediklerini…
Daha dün Merkel, ortak basýn toplantýsýnda pek çok alanda iþbirliðine odaklý açýklamalardan sonra konuyla ilgili bir soru üzerine "Gülen Hareketi'ni PKK ile ayný seviyede deðerlendirmek için yeterli bilgiye sahip deðiliz" dedi.
Yine de Avrupa Birliði'nin patronu sayýlan Almanya'nýn Türkiye'ye karþý tutumu bir süredir ciddi farklýlýk gösteriyor. Özellikle ABD'nin Avrupa'yý da etkileyen ekonomik yaptýrým kararlarý ve gümrük vergilerini yükseltmesi karþýsýnda Almanya, Türkiye ile olan ticari ve siyasi münasebetleri tahkim etmek, son yýllarda oldukça yýpranan iliþkileri yeni bir sayfa açarak temize çekmek istiyor.
Ýran ile ticaret konusunda da Avrupa'nýn tavrý ABD'nin hoþuna gidecek türden deðil. Daha yeni Fransýz ve Alman yetkililerden, Ýran ile ticari iliþkiyi sürdüreceklerine dair açýklamalar geldi. Trump'ýn façasý bir kez de bu açýklamalarla bozuldu.
***
Türkiye'nin Suriye'de en büyük yükü kaldýrmasýna raðmen bunca yýldýr Avrupa ülkeleri ne yüksek sesle Türkiye'nin Suriye politikasýna destek verdi ne mülteci yükünü paylaþtý ne de PKK, FETÖ, DHKP-C gibi terör örgütlerine destek vermekten geri durdu. Almanya, terör listesine almýþ olmasýna raðmen, PKK'nýn -bir takým paravan STK'lar aracýlýðýyla- en büyük finans kaynaðý olmaya devam etti.
Oysa Türkiye, Suriye vasatýnýn tetiklediði terörden Avrupa'yý korudu.
Seçerek aldýklarý mülteciler bile, Avrupa'da aþýrý saðýn iç siyasi dengeleri alt üst edecek boyutlarda yükselmesine, merkez partilerin ise oy kaygýsýyla aþýrý saðla yarýþýr bir söyleme savrulmasýna yol açtý.
***
Þimdi Almanya ile baþlayan yeni dönemden söz ediliyor. Ekonomik ve siyasi açýdan her iki ülkeye pozitif katkýsý olacak bu süreci, AB üyeliði gibi artýk Türkiye'nin de umurunda olmayan konularla heba etmemek gerek. Zira bu baþlýk, ikili iliþkilere hiç de olumlu katký yapmadý, yapacaðý varsayýldýðý halde.
Küresel sistemin krize girdiði bir dönemden geçiyoruz. Kriz deðiþimi, deðiþim yeni iliþki ve yapýlarý tetikliyor. Bu süreci fýrsatlarýný kollayarak takip etmek gerek.