Türkiye’de Kürt mü yok, sorun mu yok?

Baþbakan Tayyip Erdoðan hafta sonu Gaziantep/Nizip’te “Kürt sorunu diye bir þey yok” cümlesinin de içinde yer aldýðý bir konuþma yaptý. Konuþmanýn o bölümüne beklediðimden daha az tepki geldi.

Oysa geçen yýl yaptýðý benzer bir açýklama bayaðý tepki çekmiþti.

Neden ayný yaklaþým bu defa daha az tepki çekmiþ olabilir? Cevabýný arayacaðým soru bu.

“Türkiye’de ‘Kürt sorunu’ yoktur” görüþünü daha önce seslendirenler, bunu, ‘inkârcý’ bir bakýþa sahip olarak yapýyorlardý. Onlarýn aðzýnda ‘yoktur’ fiilinin vurgusu ‘Kürt’ sözcüðü üzerindeydi. Olmayan bir þeyin ‘sorun’ olmasý herhalde düþünülemez. “Kürt yok ki, Kürt sorunu olsun” anlamýna kullanýlýyordu o cümle...

Oysa, Baþbakan Erdoðan, “Kürt sorunu diye bir þey yok” dedikten sonra ülkemizde varlýklarý bilinen baþka etnik kimlikleri de anarak farklý bir þey söylemeye çalýþtýðýný belli ediyor. “Türk, Kürt, Arap, Çerkes, Gürcü kardeþlerim” diyen biri ‘kimlik’ konusunda ‘inkârcý’ bir yaklaþým sergileyebilir mi?

Sanýyorum, Baþbakan Erdoðan’ýn karþý çýktýðýnýn, ‘etnik milliyetçilik’ diye de ifade ettiði kimlik üzerine inþa edilmiþ ayrýmcý bir siyasi tavýr olduðu artýk anlaþýlýyor. Ülkemizde var olan etnik kimlikleri birbirinden ayrýþtýrarak birini öne çýkaran siyasi yaklaþýmý doðru bulmuyor

Baþbakan Erdoðan...

Onun zihninde ‘ýrkçýlýk’ ile eþdeðer bu tür bir yaklaþým... ‘Irkçýlýðý’ ise yalnýz Kürtlere deðil kendisinin de içinde yer aldýðý Türklere de yakýþtýramýyor...

Keþke daha açýk olabilse... Keþke bunu içinde ‘sorun’ sözcüðü geçmeyen cümlelerle ifade etse... “Türkiye’de Kürt sorunu yoktur” cümlesini iþittiðinde irkilenler, ülkemizin esasýný teþkil eden etnik gruplardan

Kürtler’le ilgili bir‘sorun’ olduðunu ve bunun çözüme kavuþturulmasý gerektiðini biliyorlar...

Yalnýzca ‘sorun’ öznesi olan Kürtler deðil o cümleden irkilenler, kendileri ‘Kürt’ olmadýðý halde onlarla ‘empati’ yapabilenler de “Kürt sorunu yoktur” cümlesini iþitince irkiliyor.

Kýsaca ‘Kürt sorunu’ denilen olgu, aslýnda tek bir etnik kimlikle ilgili deðil çünkü; öyle bir sorunun varlýðý ülkenin demokrasisi için —Baþbakan Erdoðan’ýn son zamanlarda severek kullandýðý bir tabirle— bir tür‘turnusol kâðýdý’ teþkil ediyor. Türkiye’de hiç de azýmsanmayacak sayýda bir grup insanýn ‘vatandaþlýk’ baðýyla baðlý bulunduklarý ülkelerinde kimlikleriyle ilgili olarak talep ettikleri, demokrasilerde zaten var olan haklardýr.

Zaten bu yüzden deðil midir ki, Ak Parti hükümeti, daha önceki siyasi kadrolarýn direnegeldiði pek çok yeniliði sistem içerisine alabildi. Bugün geçmiþte olduðundan çok daha rahat hak talebinde bulunulabiliyorsa, bunu, ülkemizde demokrasinin kanallarýnýn geniþlemesine borçluyuz.

Demokrasinin kanallarý geniþledikçe yeni hak talepleri de kaçýnýlmaz olur; hak ise ‘sorun’ üzerinden talep edilir.

Baþbakan Erdoðan’ýn daha önce farklý tepkiler almýþ açýklamasý þimdilerde biraz daha fazla anlayýþla karþýlanýyorsa sebebi bence bu. Muhatabý olanlar, kendilerine “Sizler zaten yoksunuz” denmediðini, cümlenin “Sorununuzu çözüyoruz” anlamýna söylendiðini biliyorlar.

Hiç deðilse ben öyle biliyorum.