Türkiye’nin Suriye sýnýrý, taþmaya baþlayan sabrýn sonuçlarýna sahne oluyor. Ankara, aylardýr kýrmýzý çizgileri konusunda dünya kamuoyuna beyanlarda bulunuyor. Sabýr taþý misali geliþmelerin patlama noktasýna gelmemesi için çaba harcayan Türk diplomasisi, ABD’nin “sükut ikrardan gelir” formatlý onayýyla hareket eden Rus-Ýran çizgisinin giriþimleri sonucunda çaresiz kaldý.
Ve Türkiye, PKK’nýn Suriye kolu PYD’nin daha fazla ilerlemesine engel olmak için düðmeye bastý.
“DAEÞ ile mücadele ediyoruz” masalýný okuyarak, bir Kürt oluþumunun taþlarýný döþeyen PKK/PYD, dikkatlerin Suriye sýnýrýna yoðunlaþmasýný engellemek için devreye “hendek” projesini koydu.
Hendek projesine ve ardýndan yaþanan terör olaylarýna býrakýn bölge insanýnýn, bizzat HDP’li bazý isimlerin de sýcak bakmadýklarý ancak kararlarý kendileri yerine PKK’nýn vermesinden dolayý seslerini çýkaramadýklarý yönünde haberler geliyor.
Bu topraklara uymayan bir aþý yapýlmak istendi hendek masallarýyla. Ve bünye reddetti bu aþýyý...
Bu proje tutmayýnca, terör örgütü okul yakmaya baþladý. Daha doðrusu, zaten okul, hastane gibi kamu binalarýný ateþe veren PKK, bu saldýrýlarýný týrmanýþa geçirdi.
Hendek kazan ve içine patlayýcý yerleþtiren PKK’ya, Türk devleti felsefeci ya da sosyolog mu göndermeliydi, asker yerine?
Kürtlerin gündemini ya küresel hegemonyacý güçler ya da kendi ekibine bile kulak asmayan terör örgütleri mi belirleyecek?
Büyük resim deniyor ya...
Sýnýrýn dibine baþka güçlerin gündem olarak belirlediði tabloyu gerçekleþtirmek üzere düþman ve terörist bir oluþum yerleþecek, hatta bu gücün kontrolüne neredeyse bir havaalanýný vereceksiniz... Ve Türkiye’den sesini çýkarmamasýný bekleyeceksiniz...
Champs-Elysees caddesine hendek kazmaya kalkýn, bakalým Fransýz yönetimi o hendeklere kimi gömüyor!
Ya da ABD’nin dibinde DAEÞ bir havaalanýný ele geçirmeye kalksýn...
“Kýrmýzý çizgi” olarak nitelenen bir nokta, Batý ülkelerinden birinin hemen yaný baþýnda ihlal edilsin ve o Batýlý ülke sesini çýkarmasýn...
Aklýnýza yatýyor mu?
Bu arada, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki terörist unsurlara yönelik operasyonunun “caydýrýcý” niteliðine vurgu yapmak gerekiyor.
Türk Silahlý Kuvvetleri 90 hedefe 367 atýþ yaptý, resmi kaynaklarýn verilerine göre. 62 unsur ölü ele geçirildi ve 50 terörist de yaralandý.
Kara harekatý konusunda uluslararasý koalisyonun kararý olmadan Ankara’nýn bir giriþimde bulunmayacaðý resmi makamlarýn, on-the-record açýklamalarýnda altýný çizdikleri bir unsur.
Suriye’den Türkiye’nin hedef alýndýðý haberleri geliyor. Silahlar konuþuyor. Ama silahlarý ilk kim baþlattý, bunun yanýtýný elinizi vicdanýnýza koyarak vermeniz gerekiyor.
Bir de tabi, kurþunlar PKK’nýn silahýndan çýkarken “demokratik” þarkýlarý söyleyenler, devletin bütünlüðünü koruma refleksine karþýlýk olarak çýðýrtkanlýða baþlýyor.
Doðrudur, sakin zamanlarda ilericiliðin ve demokratikleþmenin özü, sivilleþme ve bireyin devlet karþýsýndaki yeridir. Ama barýþýn çevresine hendek kazanlarý nereye koyacaksýnýz bu tabloda? Bireyin, dýþarýdan gelen suflelerle ülkeyi kesip biçmeye cüret etmesine “demokratik hak” mý diyeceðiz?
Ülkenin aydýnlarýnýn da hendekler yerine, sýnýrlarý hedef alan mevziler yerine, varlýk sebepleri olan “insan ve ülke” unsurlarýnýn çevresinde kenetlenmesi gerekmez mi?
Ülkenin kaderi, bireyin de namusu deðil midir?