Türkiye’nin adalete çaðýran sesi gür çýkmalýdýr

Davos’ta toplanan dünya liderleri küresel finansýn omuzlarýna yeni rütbeler takarak çýktýlar kritik salonlarýndan... Paraya yön veren emperyaller, zamanýn yeni bir eþiðinden, üstelik kendilerini tahkim ederek geçmek istiyorlar. Bunu nasýl saðlayacaklar, dünyaya ve insanlýða nelere mal olacak henüz belli deðil ama baþta Ortadoðu’da süren -kutsal görüntüsü verilmiþenerji hattý savaþlarý olmak üzere, patronlarýný zengin etmek adýna gözden çýkartýlmasý planlanan milyonlarca parya olduðu kesin...

Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’na denk düþen bir zamanlamada yayýmlanmasý artýk gelenekselleþti. Ýngiliz Oxfam kuruluþunun hazýrladýðý bu yýlki çarpýcý Dünya Eþitsizlik Raporu’na göre, dünyadaki en zengin 62 adam, dünya nüfusunun yarýsýnýn sahip olduðu zenginlikten daha zengin... Dünyanýn %1’lik “krema” tabakasý, dünyanýn %99’luk “öteki” tabakasýndan daha zenginmiþ ayný çarpýcý raporlara göre... Dünyanýn en yoksul insanlarý geçen yýla oranla 400 milyon kiþi çoðalmýþ... Dünyanýn en zengin 62 kiþisi son beþ yýlda gelirlerini 1.76 trilyon dolar arttýrýrlarken... Dünya nüfusunun yarýsýnýn toplam geliri son beþ yýlda, 1 trilyon dolar daha yoksullaþmýþ, azalmýþ...

***

Bu çarpýcý eþitsizlik çerçevesine eþlik eden enerji savaþlarý, göç, iltica, sürgün, yoksulluk, iç savaþ, iþgal gibi üst üste çakýlý duran krizlerle katmerlenmiþ sorunlar yumaðýna dünya muktedirlerinin vereceði cevaplar nelerdir?

Bir medeniyet týkanmasýyla, insanlýk buhranýyla karþý karþýya olduðumuz kesin... Batý’nýn buna vereceði hiçbir cevap kalmamýþtýr.

Davos, dünya muktedirlerinin kazanýrken cehenneme çevirdikleri yeryüzü hakkýnda henüz cevaplayamadýklarý pek çok soru olduðunu da söylüyor bize...

Yeni dünyanýn yeni sorularý var... Eski dünyanýn eski cevaplarý artýk yeni dünyaya yeterli gelmiyor...  

***

Mesela Mülteciler meselesi... Geçtiðimiz yýllarda Bill Gates’in “Ýnsancýl Kapitalizm” ambalajýyla sunduðu ve zaten yoksul olan ülkeleri müstakbel müþteri olmaya yöneltecek sponsor katký yolunu neredeyse azizlik tantanasýyla sunmuþlardý... Oysa bu yýl patlayan mülteci krizi karþýsýnda dut yemiþ bülbül gibiydi ayný zenginler... Üstelik Davos’taki muktedirler bu meseleyi “göç” baþlýðýnda ve “terör” kavramýyla bitiþik olarak sundular bu yýl. Charlie Hebdo Dergisi’nin Aylan bebeðin cansýz bedeninde gördüðü potansiyel suçlu çarpýklýðýnýn bir benzeridir oysa bu bakýþ açýsý... Yani iltica sorununun neden kaynaklandýðýný es geçerek onu ilkin “göç” þeklinde muðlaklaþtýrmak ardýndan da terör suçu ile iliþkilendirmek, aslýnda feci bir insanlýk suçu deðil midir?

Bunlarýn hepsi deðiþecek, deðiþmelidir. Çünkü miadýný doldurdu artýk.

Türkiye insani yardým konusunda ekonomik gücünün çok çok üstünde bir insancýl siyaseti sergilemektedir. Dünya Ekonomik Forumu’ndaki adalete vicdana ve dünya barýþýna çaðýran sesi daha gür çýkmalýdýr...

Son dinin mensuplarý olarak, deðerler dünyasý dendiðinde, pek çok gururlu atýf yapageldik. Ama bunu siyaset veya bilim dünyasýyla ispat edebilme imkanýmýz pek olamadý, özellikle son 100 yýllýk tarihimizde. Zira zorlu bir hercümerc, harp, iþgal, cepheleþme hatta ricat dönemiydi son yüzyýl neredeyse tüm ümmet için. Türkiye, Afganistan ve Ýran dýþýnda sömürge deneyimi yaþamamýþ hiçbir coðrafyasý kalmamýþ bir hüzünler yurdundan bahsediyoruz “biz” derken.

Türkiye’nin Davos’tan çýkan muktedirlere has zulüm ihdas eden o belalý sese meydan okuyacak, meydan okurken kendi deðerler tezini de ortaya koyacak, gerek siyaseti gerekse kültürden endüstriye tüm ürettikleriyle fiili cevaplarý hazýr bir oluþa, duruþa ihtiyacý var...