Türkiye’nin büyüme modeli

Baþlýktaki ifadenin çok iddialý olduðunun farkýndayým ama geçen hafta yaþanan çok olumlu bir geliþmenin geleceðe, ekonomik büyümeye yönelik nasýl bir iþaret olduðunu anlamamýz lazým. 

Sürdürülebilir büyüme tabi ki sadece böyle olamaz, iþin eðitim boyutu var, en önemlisi eðitime baðlý verimlilik boyutu var, baþka boyutlarý var ama bu geliþmeyi de çok iyi deðerlendirmek gerekiyor.

Dünya otomotiv devi Hyundai Türkiye’den Karsan Otomotiv A.Þ. ile bir antlaþma yapýyor, antlaþma çok yeni deðil ama Hannover fuarýnda galiba yeni ürün sergilendi.

2015’de baþlamak üzere Hyundai, Karsan ile birlikte Türkiye’de, galiba Bursa’da Avrupa pazarlarýna satýlacak bir hafif ticari araç üretecek.

Beþ sene içinde muhtemelen iki yüz bin araç üretilecek ve bu araçlarýn tümü AB pazarlarýna satýlacak.

Bu antlaþma birileri tarafýndan küçük yani yetersiz görülebilir, teknoloji boyutu eleþtirilebilir, hatta birileri seneler sonra yine montaj sanayii ifadeleri de kullanabilir,  bunlara itirazým yok ama bu modelin doðru model, muhtemelen de en yapýlabilir model olduðu kanýsýndayým.

Bugün Hyundai gibi bir otomotiv deviyle böyle bir antlaþma yapýlabilmiþ ve çok kýsa süre sonra üretime baþlanacak ise bu geliþme HÝÇ KUÞKUSUZ Türkiye ile AB arasýnda 1995’de alýnan gümrük birliði kararý sayesinde, bunu unutmayalým.

Unutmamakla kalmayalým, gümrük birliði kararýný (cahiller antlaþma diyor) hemen gözden geçirelim (geliþtirme, ilerletme anlamýnda gözden geçirmeye bir itirazým yok) hatta kararý iptal edelim diyen ileri zekalarý da iyi tanýyalým.  

Gümrük birliði süreci Türkiye ekonomisinin can damarý oldu, ölmekte olan bazý sektörleri, mesela otomotivi hayata baðladý, ihracat yapan çok önemli bir sektör haline getirdi, artýk içeride üretilen teneke arabalarý deðil AB standartlarýnda yerli arabalarý kullanýyoruz, ihraç ediyoruz.

Bazý sektörler de bu süreçten olumsuz etkilendiler, rekabet edemediler, piyasalardan elendiler, bu geliþme de, kendi baþýna kötü deðil, verimsiz firmalarý zorla ayakta tutmanýn toplumsal maliyeti çok büyük idi.

Bunu da unutmayalým, ihracatýmýzýn da yaklaþýk yarýsýný gümrük birliði kapsamýnda AB ülkelerine yapýyoruz, üstelik aðýrlýk olarak tüketim mallarý satýyoruz, AB’den de yatýrým mallarý ithal ediyoruz, böyle bir modelde gümrük birliði dýþýnda bir çerçevenin kime zarar vereceðini ortalama zekaya sahip biri görür kanýsýndayým.

Ancak, gümrük birliðinin orta vadede en büyük yararý Hyundai-Karsan ortaklýðýnda görüleceði gibi ülkemize doðrudan yabancý sermaye çekmek olmalý.

Bugüne kadar gümrük birliði sürecinin bu yanýný maalesef yeterince kullanamadýk.

Bu durumun da çeþitli nedenleri var, baþýnda da ülkemizin doðrudan yabancý sermaye çekmek için istikrarlý bir hukuk devleti imajýna kavuþmadaki sýkýntýlarý, umarým artýk bu sorun, özellikle de yeni anayasa ile kalýcý bir çözüme kavuþur.

Siyasi kadrolar da ihracatý düþündükleri kadar doðrudan yabancý sermaye çekmede kararlý olmalý.

Yabancý sermayenin ülkemize gelip belirli bir mal grubunu belirli bir yerli katma deðer payý ile Türkiye’de üretip AB ülkelerine gümrüksüz ihraç etmeleri orta vadede ülkemizin en akýllý çýkýþ yolu, büyüme-cari açýk sarmalýný da aþmanýn en etkin yöntemi.

Hyundai-Karsan ortaklýðýnýn konusu olan ticari araç üretimi eski ekonominin bir devamý olarak görülebilir, doðrudur.

Önemli olan ayný süreci yeni ekonominin ürünlerine de teþmil etmek ama önemli olan yöntemin doðruluðu.

Samsung, Apple gibi þirketler, baþka teknoloji þirketleri de ülkemize gelip ürünlerini AB’ye gümrüksüz sokabilirler.

Hyundai-Karsan ortaklýðý ülkemiz için, büyüme-cari açýk sarmalý için örnek bir çýkýþ noktasý gibi görünüyor.