Günümüzde ülkelerin gücü iktisadi, siyasi-askeri ve eðitim-bilim güçleriyle ölçülüyor. Bunlarýn içinde en çok önem verileni ise eðitim ve bilim alaný, çünkü bu alanlarda baþarýlý bir ülke askeriyeden ekonomiye hemen her alanda potansiyelini en iyi þekilde deðerlendirebiliyor.
Nitekim son yýllarda bilim ve eðitim alanýndaki gücün Batý’dan Doðu’ya kayýþý ABD ve Avrupa’yý endiþelendiriyor. Bilimsel araþtýrmalarda ve eðitim sýralamalarýnda Çin ve Kore’nin yükseliþi yarýnýn dünyasýnda siyasi dengelerin de deðiþeceðini gösteriyor.
Bu baðlamda, geçtiðimiz hafta ABD Milli Bilim Kurulu’nun deðerlendirme raporu bu ülkede Hükümet çevrelerini rahatsýz etti. Rapora göre ABD, her yýl araþtýrma ve geliþtirmeye Türkiye’nin gayrisafi milli hasýlasý kadar kaynak ayýrýyor. Bu anlamda ABD’ye yaklaþabilen bir ülke yok... ABD, bilim-araþtýrma alanýnda tüm dünyanýn yaptýðý harcamanýn % 30’unu harcýyor. Avrupa’nýn oraný ise % 22. Yani araþtýrma ve geliþtirmeye harcanan paranýn % 52’sini Batýlý ülkeler yapýyor. Ancak Çin’in son 10 yýl içinde gösterdiði artýþ inanýlmaz düzeyde. 2000 yýlýnda oraný sadece % 2 olan Çin, bugün küresel araþtýrma harcamalarýnýn % 15’ini karþýlar hale geldi.
***
Þüphesiz Çin de bu gayretlerinin karþýlýðýný yakýn bir zamanda siyasi ve askeri güç olarak görecektir. Bilime ve eðitime harcayan her zaman kazanýr. Bu nedenle Türkiye’nin yarýn nerede olacaðýný bilmek istiyorsak bilime ve eðitime ne kadar yatýrým yaptýðýna ve bugün nerede olduðumuza bakmamýz gerekiyor. Türk Eðitim Derneði’nin geçtiðimiz günlerde yayýmladýðý ‘Türkiye Eðitim Atlasý’ çalýþmasý bu anlamda büyük önem taþýyor.
299 sayfalýk rapor, ilköðretimden yükseköðretime her alanda Türkiye’nin eðitim fotoðrafýný çýkarýyor. Türkiye’nin özellikle son 10 yýlda bu alana büyük kaynaklar aktardýðýný biliyoruz, ancak rapor bunca çabaya raðmen hala geliþmiþ dünyanýn oldukça gerisinde olduðumuzu açýkça gösteriyor. Bunun nedeni ise þüphesiz kapanmasý gereken açýðýn çok büyük olmasý. Türkiye, diðer ülkelerin 50 yýlda yaptýðýný 3-5 yýlda yapmak zorunda. Üstelik bu söylediðimiz, dünyanýn olduðu yerde durmasý halinde geçerli. Kýsacasý eðitim ve bilim alanýnda hala yapacak çok iþ var.
***
Raporda yüzlerce istatistik var ama benim ilgimi en çok yükseköðrenim alaný çekti. Buna göre üniversitelerimizdeki eðitim kadrosu yaklaþýk olarak 85 bin kiþiden oluþuyor. Buna karþýn öðrenci sayýsý 4 milyon 600 bini geçiyor. Baþka bir deyiþle, eðitmen baþýna düþen öðrenci sayýsý 55. Bu rakam Ýngiltere’de 20’ye bir, ABD’de ise 12’ye bir...
Niteliðe hiç girmeden, sadece nicelik kýyaslamasý yaptýðýmýzda dahi kapatmamýz gereken açýðýn hala çok yüksek olduðunu görebiliyoruz. Bunu teyit eden bir diðer veri ise yetiþkinlerin eðitim düzeyi... OECD ülkelerinde nüfusun % 32’si üniversite mezunu iken, ülkemizde bu oran % 14 civarýnda. Üniversite mezunlarýnýn ABD’de oraný % 40’ý geçiyor, Japonya’da % 44, Ýsrail’de % 45, Kanada’da % 50...
Özetle, güçlü bir Türkiye istiyorsak bunun yolunun nereden geçtiði belli. Eðitim ve bilim, kýsýr siyasi çekiþmelerimizin konusu olmamalýdýr. Tüm Türkiye, eðitim konularýný milli dava saymalý ve elbirliðiyle eðitim ve bilim liginde üst sýralara çýkmalýdýr.