Cumhurbaþkaný Erdoðan ile Rusya Devlet Baþkaný Putin arasýnda dün St. Petersburg’da gerçekleþen görüþmenin böyle bir netice doðurup doðurmayacaðý, 15 Temmuz’dan bu yana cevabý en fazla merak edilen soru. Cevabýn evet olmasýnýn en fazla Batý baþkentlerinin yüreðini aðzýna getireceði de kesin.
Türkiye’nin 24 Kasým 2015 günü hava sahasýný ihlal eden bir savaþ uçaðýný düþürmesi ve uçaðýn, daha önce de defalarca ikaz edilen Rusya’ya ait olduðunun ortaya çýkmasýyla iki ülke arasýndaki gerginlik, iliþkileri kopma noktasýna getirmiþti. Krizin yansýmasý enerji baþta olmak üzere çok sayýda devasa bütçeli stratejik yatýrýmda iþbirliði yapan taraflar için aðýr olmuþtu.
Ama bu da bir sonuçtu. Rusya’nýn Suriye’de tüm insani ahlaki deðerleri yok sayarak Esed’in katliamlarýna sahip çýkmasý; Türkiye’nin güvenliðini hiçe sayarak ve Ankara’nýn gözünün içine bakarak PKK’yla iþbirliðine girmesi; binlerce kilometre öteden gelip DAEÞ’i bombalýyorum gerekçesiyle Türkmen bölgelerini bombalamasý; BMGK’yý Esed’in bekçisi haline getirmesi dahil, hayli kabarýk bir sicili var Rusya’nýn.
Ama iliþkilerin gerginleþip kopmasý gibi yumuþamanýn baþlayýp liderlerin buluþmasý süreci de bir neden-sonuç zincirine baðlý. Dün Hürriyet’te Murat Yetkin’in aktardýðý gibi temasýn baþlama tarihi Mart sonu.
Þunu hatýrlatmakta fayda var. Türkiye-Rusya yakýnlaþmasý Türkiye’nin tek taraflý arzusu, ýsrarý ve talebiyle gerçekleþmiyor. Bilakis Rusya ekonomik krizi taþýyacak takadi kalmadýðý, Türk Akýmý’ný gözden çýkaramayacaðý, artan ticari iliþkileri riske edemeyeceði ve Ruslarýn ucuza domates yemek ve sýcak denizlerde yüzmek isteðini göz ardý edemeyeceði bir evredeydi.
Yakýnlaþmanýn reel politikle ve þekillenmekte olan yenidünya düzeniyle de yakýndan ilgisi var.
15 Temmuz’un kendisine de yapýldýðýný düþünecek kadar alýngan davranýyor Rusya. Atatürk Havalimaný, 29 Haziran’daki ilk yumuþamanýn hemen ertesi günü DAEÞ’in saldýrýsýna uðradýðýnda da Moskova, bu saldýrý bize yapýldý demiþti. Müttefiklerimizin hasým gibi davrandýðý, Obama’nýn destek açýklamasýný üç saat beklettiði, Batýlý liderlerin lafý aðzýnda gevelediði hatýrlandýðýnda Putin’in pozitif refleksi daha iyi anlaþýlacaktýr.
Rusya elbette durumdan istifade etmek ve NATO’nun çok önemli bir üyesini olabildiðince yanýna çekmek istiyor. Çünkü Varþova’da gerçekleþen son NATO toplantýsýnda Amerika’nýn Rusya sýnýrýnda yeni askeri yýðýnaklar yaptýðýný; Suriye’de kendisi aðýr bedeller öderken Washington’un sýfýr masrafla yüksek kar elde ettiðini; Brexit sonrasý AB parçalanma ihtimaliyle sersemlerken Avrupa ülkelerinin ABD tarafýndan nasýl konsolide edildiðini görüyor ve tedbir almak istiyor.
Bunlar Rusya’nýn muhtemel hesaplarý.
Peki, Türkiye Rusya’nýn dediðine gelir mi? Batý bloðuyla köprüleri atýp Þangay Beþlisi’ni altýlýya çevirmeyi seçer mi?
Pek çok oylumlu cevap verilebilir ama hiçbiri evet’e çýkmaz.
Çünkü Türkiye Amerika’ya, AB’ye kafa tutarken de, Rusya ile iliþkilerini riske ederken de hem ülke sýnýrlarý içinde, hem bölgede ve dünya siyasetinde kendi menfaatlerini önceleyen baðýmsýz bir çizgiyi savunuyordu.
Çin’in yükseldiði ve dünyanýn çok kutuplu bir düzene doðru sancýlandýðý bir dönemde ABD+Batý bloðuyla Rusya+Çin bloðunun kesiþtiði hatta, Afrika ile Kafkaslarýn, Balkanlarla Ortadoðu’nun birleþtiði konumda bulunmasýný herkes için önemli imkana çevirmek istiyor.
Bloklardan birini diðerine tercih etmek deðil her bölgeyle iliþkide olmak, siyasi, ekonomik, kültürel politikalar bakýmýndan geçirgen bir pozisyonda kalmak, bir anlamda bloklar arasýnda menteþe ülke görevi görmek istiyor. Taraflarý buna ikna etmeye çalýþýyor.
Dolayýsýyla Erdoðan-Putin görüþmesinden ve devamýndan bir eksen deðiþimi deðil stratejik olmayan ama eski iliþkilerin fevkinde, yeni ve güçlendirilmiþ bir iliþki biçimi çýkacaktýr.