Adil Karaismailoğlu
Adil Karaismailoğlu
adil.karaismailoglu@star.com.tr
Tüm Yazıları

Türkiye'nin inşası

Milletimizi derinden sarsan ve 11 ilimizi doğrudan etkileyen 6 Şubat Depremleri, asrın felaketi olarak hafızalarda yerini almıştır. Rabbim bir daha böyle bir acı yaşatmasın.

Yaşanan bu depremler bizlere bir kez daha göstermiştir ki; yaşanan afetlerin büyüklüğü ne olursa olsun devlet-millet el ele vererek her türlü zorluğun üstesinden gelebiliriz.

Bugün tarihin daha önce şahitlik etmediği asrın inşa hamlesi, söz konusu dayanışmanın neticesidir.

"Tek yürek, tek vücut" olarak yürüttüğümüz bu destansı çalışmalar, tarihimizin en büyük ve en kapsamlı yeniden inşa hareketidir.

Aziz milletimizin güveni ve devletimizin kararlığı sayesinde 2025 yıl sonu için hedeflediğimiz 453 bin konut rakamı aşılmış; 27 Aralık 2025 itibarıyla Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla Hatay'da düzenlenen törenle 455 bin 357 konut, köy evi ve iş yeri hak sahiplerine teslim edilmiştir.

Topraklarımızın %66'lık bölümü deprem bölgesinde yer alırken nüfusumuzun %71'i yüksek riskli deprem bölgesinde yaşamaktadır. Deprem gerçeği, coğrafyamızın kaçınılmaz bir hakikatidir. Bunu engelleyemesek de depreme karşı dirençli yapılar inşa etmek bizlerin elinde.

Riskli yapıların belirlenmesi, zemin etütlerinin bilimsel esaslara göre yapılması, yapı denetim mekanizmasının güçlendirilmesi ve imar planlarının afet gerçekliğiyle uyumlu hale getirilmesi süreçlerini doğru şekilde kurgulamak ve gerekli adımları atmak hayati önem taşıyor.

Bu kapsamda kentsel dönüşümü bir milli güvenlik meselesi olarak görüyoruz. Riskli yapıların dönüştürülmesi, sağlıksız kent dokusunun yenilenmesi ve vatandaşın güvenli konutlara erişiminin sağlanması temel hedefimizdir.

Kentsel dönüşümün ana amacı kentsel alanlardaki altyapı, konut, ulaşım ve çevresel koşulları iyileştirerek yaşam kalitesini artırmaktır. Bu süreç, eski ve riskli binaların yenilenmesi, yeşil alanların artırılması, ulaşım altyapısının geliştirilmesi, afet risklerinin azaltılması gibi önemli hedefleri içerir. Aynı zaman da bu dönüşümle birlikte ekonomik büyüme, istihdam üretme ve kentlerin küresel rekabette daha cazip hale gelmesi gibi ek avantajlar sağlanacaktır.

Kentsel dönüşüm, şehirlerin fiziksel yapısıyla birlikte sosyal ve ekonomik dinamiklerini de etkiler. Aslına uygun yenilenmiş ve modernleştirilmiş şehirler, sakinlerine daha iyi eğitim, iş olanakları ve sağlık hizmetleri sunar. Bu da toplumsal refahın artması anlamına gelir.

Vatandaşlarımızın mağdur edilmediği, can güvenliğinin her şeyin önünde tutulduğu bir süreç yürütüyor; hükümetimizin destekleri ile kentsel dönüşümü bir dayanışma modeli olarak kurguluyoruz. Rezerv Alan İlanları ile de şehirlerin yoğunluğunu azaltmak ve güvenli yaşam alanları kurmak için bilimsel veriler ışığında yeni yerleşim yerleri oluşturuyoruz.

Şunu unutmayalım, deprem veya herhangi bir afet öncesi; bir birim maliyetle alacağımız önlemler, afet sonrası yedi katın üzerinde maliyetlere kadar çıkabilmektedir. Can ve mal kayıpları bu maliyetin içinde yoktur.

Elbette devlet olarak ortaya koyduğumuz bu büyük inşa seferberliğinin yerel yönetimler tarafından da benimsenmesi elzemdir. Bilhassa İstanbul gibi birinci derecede deprem riski taşıyan şehirlerimizin daha duyarlı bir belediyecilik anlayışıyla hareket etmesi gerekmektedir. Kentsel dönüşüm, kentin geleceğini güvence altına almak için zorunlu bir ihtiyaçtır. Bu hayati meselede de İBB aklını başına almalı ve yedi yıldır ihmal ettiği asli görevlerini yerine getirmelidir.

Netice itibarıyla; deprem, bayındırlık, imar ve kentsel dönüşüm konularındaki politikalarımız, "insanı yaşat ki devlet yaşasın" anlayışıyla, gelecek nesillere daha güvenli, daha müreffeh şehirler bırakma hedefiyle şekillenmektedir. Milletimizin desteğiyle bu büyük dönüşüm yolculuğunda kararlı adımlarla ilerlemeye devam etmek hizmet politikamızdır.

Allah, ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten korusun.