Türkiye’nin kanını emenler

2001 krizinden bugüne elime geçen her fırsatta bu ülkedeki “Finansal Ergenekon’un varlığını ve yaptıklarını” anlatmaya, en önemlisi bu ülkenin insanlarına “kullandıkları yöntem ve manipülasyonları” detaylarıyla açıklamaya çalıştım...

Emindim, oradaydılar, her taşın altındaydılar ve bu ülkeyi sadece 2001’den beri değil 1946’daki ilk “manipülasyonlarından” itibaren soyuyorlardı. Bu çabamızı takdir edenler oldu hatta çoğunluk destek ve ilgiyle arkamızda durdu, karşı durup karalamaya, anlattıklarımızı ve bizi itibarsızlaştırmaya uğraşanlar da oldu... Ne olursa olsun, yolumuz aynı ve yürümeye devam edeceğiz...

Sevgili dostlar, bu uğurda Türk Halkının varlıklarının YERLEŞİK SÜLÜKLER tarafından emilmesine karşı durmak için uzun yıllarını bu savaşa adayan, çalıştığı her alanda “bu sülüklerin varlığını” bilimsel olarak ortaya koyan bir ağabeyimizin son kitabından bahsetmek istiyorum. Evet, belki de tahmin ettiniz; Süleyman Yaşar ve son çalışması FAİZ LOBİSİ...

Son derece iyi hazırlanmış, kısa ve çok çarpıcı bir kitap. SÜLÜKLERİN varlığını ve kimliğini açıkça ortaya koyduğu gibi, “nasıl kanımızı emdiklerini de” bilimsel ve kavramsal olarak detaylandırıyor... Bu noktada kısa alıntılar ile bir göz atalım, bakalım ne diyor Süleyman Yaşar;

1- “...faiz lobisi var mı, yok mu tartışması sürerken, lobi önce yurtdışında sonra Türkiye’de yakalandı... Faizleri manipüle edip vatandaşı soyanlar yakalandıklarında adeta pişkin bir edayla paranızı çaldık özür dileriz dediler. Bizdekiler de ceza verecekseniz bari kiraz kadar olsun dediler...”

2- “...faiz lobisi dünya genelinde ucuz olan paranın yüksek fiyattan satılması için bazı ülkelerde yapay riskler yaratıyor. Bazı MERKEZ BANKALARI’na baskı kurarak, faizleri küresel şartlara uygun olarak indirelerini engelledikleri gibi yükseltmelerini de sağlıyorlar...”

3- “...Türkiye’nin kredi notunun düşük olması için ellerinden geleni içeride ve dışarıda yaptıkları gibi medya yoluyla Türkiye hakkında olmayan riskleri yaygınlaştırıyorlar... Dünya’da faizler çok düşük hatta nominal faizler bile negative seviyedeyken, medyada büyük bir gürültü çıkarabiliyorlar. İç ve dış basında Türkiye’nin kredi bulamayacağı konusu birdenbire işlenmeye başlıyor...”

4- “...Türkiye’de faiz lobisi 2012 başında dövize spekülatif ataklar yaparak Merkez Bankasını etki altına alıp amacına ulaştı. O tarihlerde Hazine tahvilleri 4 puan yükselerek 12 seviyesine ulaştı...”

5- “...Türkiye’de sadece Hazine faizleri ve borçlanmaları dikkate alındığında, haksız faiz nedeniyle 2011’de 14 milyar TL, 2012’de 13 milyar TL fazla faiz ödediğimizi görebiliriz... Bir de vatandaşların haksız yüksek faiz ile bankalardan kullandıkları kredileri de dikkate alırsak, rakam çok daha yüksek olacaktır...”

6- “...2006’da Merkez Bankası Başkanının görev süresi dolunca yeni bir Başkan atanması için AK PARTİ Hükümeti adayını belirledi ama istediği kişiyi atayamadı! Niye? Çünkü TÜSİAD rant kollama adına bürokraside köprü başı olan bir makama kendi istemediği kişinin atanmaması için elinden geleni yaptı... Hükümet Albaraka Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Adnan Büyükdeniz’i Başkan olarak önerdi. Bu isim hakkında medyada birden bir olumsuz bir fırtına başladı. Dönemin Cumhurbaşkanın Sezer atama kararını veto etti... Sonuçta bir çözüm bulundu ve içeriden Durmuş Yılmaz atandı. Yeni Başkan’ın ilk icraatı faizleri artırmak oldu... Atanan Başkan böylece faiz lobisi ve patronlarına güven vermiş oldu...”

7- “...Faizlerin düştüğü, emtia fiyatlarının üçte bire gerilediği, petrol fiyatlarının azaldığı, bütçe açığının, borç yükünün düşük, bankaların sermayesinin yeterli-sağlam olduğu bir ortamda Türkiye’nin borçlarını çevirememesi o dönemde tam bir kurguydu. Türkiye’de bütçe vesayetinin IMF’ye, siyasi vesayetin de askere ait olarak sürdürülmesini istiyorsanız, durum o zaman değişiyor... Beyaz Türklerin beyinlerinde asıl tıkanma yaratan nokta ekonomik, teknik değil siyasi... Asıl sorun 2008 yılında biten IMF programının Hükümet tarafından yenilenmemesinden endişe duyuyorlar...”

Sevgili dostlar, yukarıda sadece küçük alıntılar yaptığım çalışma “isim isim, aile aile, şirket şirket” faiz lobisini deşifre ediyor. Çok ilginç detaylar da var; Türkiye’de bazı aileler Hükümeti ve özellikle Erdoğan’ı “KENDİ RANTLARINI” kestiği için nasıl Küresel Sistem’e ve aktörlerine şikayet ediyorlar ve neler yapılmasını istiyorlar...

Sonuç: TÜRKİYE’NİN KANINI EMEN SÜLÜKLERİN detaylarını ortaya koyan bu çalışmayı yapan Yaşar’a bir vatandaş olarak teşekkür ediyor ve mutlaka her Türk vatandaşı bu gerçekleri öğrenmeli diyorum... YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ SÜLÜKLERDEN ARINMIŞ TÜRKİYE!