Ýstanbul, geçtiðimiz hafta yemek dünyasýnýn yerli ve yabancý ünlü isimlerini aðýrladý. Her biri Ýstanbul’a gelmekten çekindiklerini ifade etseler de yemek kültürümüze hayran kalarak ülkelerine döndüler. Bütün bu etkinlikler, Food in Life Dergisi’nin sahibi ve yayýn yönetmeni Gökmen Sözen’in çabalarýyla düzenlenen Gastromasa Konferansý vesilesiyle gerçekleþti.
ÞEFLER NE YEDÝ?
Konuk þeflerle; Amerika, Brezilya, Avustralya gibi dünyanýn çeþitli ülkelerinden gelen gazetecilerle þehir turu yapýldý. Misafirler, Çýraðan Sarayý’ndan, Nichole gibi sofistike mekanlara, sokak yiyeceklerinden, pastanelere kadar farklý yerlerde tadým yapma þansý buldu. Genel izlenimleri iyiydi. Mesela, Brezilya’nýn et ustasý Andre Lima de Luca, en çok baklavanýn iþçiliðindeki incelikten etkiledi. Dünyanýn en iyi þefi listesinde 17. sýrasýnda olan Elena Arzak dürümü, 100 Best Restaurant listesinde 55. sýradaki, Josean Alija ise acý biberli yoðurt ezmesi ‘atom’ mezesini ve lokumu sevdiler.
EN ÝYÝ YEMEK
TomtomSuite’de yer alan sofistike mekan Nichole’ün þefi Aylin Yazýcýoðlu benden tam not aldý. Þef Yazýcýoðlu mideyi yormayan, göz dolduran, özenti kokmayan, kiþilikli ve lezzetli bir menü ile olaðanüstü bir yemekle misafirleri aðýrladý.
EN KÖTÜ YEMEK
Tüm iþ hayatým boyunca yediðim ilk beþ kötü yemekten birini Çýraðan Sarayý Tuðra Restoran’daki gala yemeðinde yedim. Keþke kadýnbudu köfte, kadýnbudu köfte gibi, içli köfte de içli köfte gibi gelseydi sofraya. Fransýz tarzý piþirilen fileto barbunya balýðýnýn garnitürlerle boðulmasý, trüf mantarý iliþtirilen kadýnbudu ismiyle (!) gelen köfteye bol kimyon eklenmesi, hangi birini sayayým? Neyse bu da organizasyonun nazar boncuðu olsun.
BAKAN’DAN TEBRÝK
Çýraðan Sarayý’ndaki gala yemeðinde Kültür ve Turizm Bakaný Nabi Avcý ve eþi de vardý. Bakan Avcý, “Türk mutfaðýnýn dünya mutfaklarý arasýndaki seçkin yerini önce biz kendimiz içselleþtireceðiz. Sonra bunun tanýtýmýný ve bilgilendirmesini misafirlerimize yapacaðýz” dedi.
ZAMANLAMA SORUNU
Bu tip konferanslarda günün sonunda program biraz kayabilir, kabul. Ancak baþlama saati çok önemlidir. Program kitapçýkta verilen saatte baþlayamadýðý için ilk bölüm fazla aksadý. Umarým bir sonraki sene buna dikkat edilir.
EN ETKÝLEYÝCÝ HÝKAYE
JoseanAlija. Alija þu an en iyiler listesinin 55’inci sýrasýnda olan Bilbao’daki Nerua restoranýn sahibi ve þefi. Mesleðinin zirvesindeyken geçirdiði bir trafik kazasý ile koku ve tat alma duyularý beyinde hasar görüyor. Bir þefin baþýna gelebilecek belki de en kötü þeylerden biri. Ama o yýlmýyor ve kendine bir yol buluyor. Zirvedeyken aþaðýlara inip, yeni bir savaþa baþlýyor. Bulduðu çýkýþ noktasý onu bugünkü baþarýsýna getiriyor. Alija ile sohbetimi daha sonra yazacaðým. Kýsaca dinlenilesi, feyz alýnasý hikayelerdi tümü. Sevgili genç þef adaylarý “Yolum zor, olmuyor”demeden önce bu adamlarýn yaþamlarýna bakmalýsýnýz.
Konferansa katýlanlar arasýnda kimler kimler vardý? Türkiye’den küçük bir bavul ve 300 dolarla çýkýp Çin’e giden ve þu anda Japonya’da en iyi restoranlarýndan birinin sahibi ve þefi olan Fatih Tutak. Avustralya gibi doðduðu topraklara çok uzak bir ülkede yüreðinin sesini dinleyerek yemek yapýp büyük baþarý kazanan Somer Sivrioðlu, Almanya’da sýradan bir þefken annesinden aldýðý tarhana tarifiyle bir anda hayatý deðiþen üzerine bir de Michelin yýldýzý alan Serkan Güzelçoban. Hepsi etkleyici hikayelerle karþýmýzdaydý. Bu müthiþ Türklerin yaný sýra dünyanýn yýldýz þefleri JoséanAlija, Andre Lima de Luca, Mason Florence, AntonioCarluccio, RegisMarcon, Albert Adria, Elena Alzak, AndoniLuisAduriz geçtiðimiz Cumartesi CVK Park Bosphorus Otel’deki Gastromasa etkinliðinin konuklarýydý. Onlarla birlikte pek çok yabancý gazeteci de ülkemize geldi. Böylelikle Türkiye’nin tanýtýmý için yemek kültürümüzün önemi bir kez daha ortaya çýktý. Yurt dýþýndan Türkiye’nin karmakarýþýk göründüðü bir zamanda bu þeflerin Ýstanbul’a gelmesi ayrýca önem taþýyor. Her birinin gelmek konusunda bir kaç kez fikir deðiþtirdiðini kendi aðýzlarýndan duymuþ biri olarak bunu rahatlýkla söyleyebilirim. Konferans zor olaný gerçekleþtirdi, bu bakýmdan da organizasyonu alkýþlamalýyýz. Bu yýl ‘Hikaye’ temasýyla iþlenen Gastromasa, gelen þeflerin hikayelerini birinci aðýzdan dinlememize imkan verdi. Bu hikayeler muhtemelen bir çok öðrenciye ve aþçýya ilham olacak. Gelen þeflerle ben de sohbet etme imkaný buldum. Gastromasa, yemek yazarlarý, þefler ve yemek okullarýndaki öðrencilerin dünyaca ünlü bu isimlerle tanýþmasýna, onlarýn zorlu hikayelerini birinci aðýzdan dinlemesine vesile olarak büyük bir etkileþime, bilgi akýþýna ve lezzet alýþveriþine ön ayak olmuþtur. Ve tüm bunlarýn ardýnda tek bir adam vardý, tebrikler Gökmen Sözen.
AYDAN’IN YILDIZ ÞEFÝ!
Konferans bir gündü ancak konuklar iki gün önce Ýstanbul’a geldi ve onlarla bolca vakit geçirme imkanýmýz oldu. Her biri çok deðerli insanlardý ama aklýmda hep Carluccio vardý. O, severek izlediðim tek yemek programýnýn baþrol oyuncusuydu. Carluccio’s Restoranýn iyi bir müþterisiyim, haftada en az iki kez yemek yerim. Dolayýsýyla sempatim, merakým ve tanýdýk hissim var Carluccio’ya. Ne yalan söyleyeyim organizasyonun düzenlediði akþam yemeðine iki gün üst üste onunla tanýþmak için gittim. Ancak elim boþ döndüm. Carluccio yemeklerin hiç birine katýlamadý. Oldukça yorgundu, odasýnda dinlenmeyi tercih etmiþti. Nihayet konferans günü kendisiyle tanýþýp konuþtuk. Detaylar daha sonra. Ama þunu söylemek isterim; sevdiðim kadar varmýþ!