Mikro milliyetçilikleri kaþýyorlar... Kimlik siyasetini dayatýyorlar...
Sonra da diyorlar ki, “Biz Türkiye’nin de, Suriye’nin de Irak’ýn da toprak bütünlüðünden yanayýz.”
Irak’ý “özgürleþtirmek” amacýyla iþgal ediyorlar. Ýþgal sürecinde, Þiileri Sünnilere, Kürtleri, Araplara düþman ediyorlar... Milyonu aþkýn sivili katledip bir gün çekip gidiyorlar. Arkalarýnda, paramparça bir Irak býrakýp...
Sonra da bize “Irak’ýn toprak bütünlüðünden yanayýz” diyorlar.
“Esed gitmeli” diyorlar, lakin gereðini hiç yapmýyorlar. Sonra birden bir örgütün olaðanüstü propagandasýný yapýyorlar. IÞID denen belayý ekranlara, gazete sütunlarýna “acýmasýz örgüt” ifadeleriyle servis ediyorlar. Onunla mücadele ediyoruz görüntüsü altýnda Suriye’nin meþru, makul muhalefetini tasfiye ediyorlar.
Yetinmeyip, Türkiye sýnýrýnda PKK’nýn Suriye kolu PYD’deye destek oluyorlar.
Ardýnda, “Suriye’nin toprak bütünlüðünden” söz ediyorlar.
ABD Büyükelçisi’ne kim inanýr?
ABD Büyükelçisi John Bass, Star’dan Saadet Oruç’a konuþtu. Diyor ki, “Onlarla (PYD) Suriye’de baðýmsýz bir Kürt devleti ya da özerk bir bölge oluþturmak amacýyla iþbirliðinde bulunmuyoruz... Birleþik bir Suriye’yi destekliyoruz.”
Ýyi de siz Irak’ta da ayný þeyi söylediniz, söylüyorsunuz ama bugün Irak diye bir ülke kalmadý. Daha dün Libya’da da ayný sözleri söylüyordunuz orada da birleþik bir Libya kalmadý.
Coðrafyamýza mikro milliyetçiliði aþýladýnýz. Kýrýlgan mezhep fay hatlarýný harekete geçirdiniz. Kürtleri, Araplarý, Türkmenleri ortak paydalarýndan uzaklaþtýrýp kimlik siyaseti üzerinden ayrýþtýrdýnýz.
Bugün de gözümüzün içine baka baka, “Suriye’de baðýmsýz bir Kürt devleti ya da özerk bir bölge oluþturmak amacýyla iþbirliði yapmýyoruz” diyorsunuz.
Riyakarsýnýz... Riyakarlýk yapýyorsunuz..!
Riyakarlýðýnýzýn tanýklarý hayatýný kaybeden milyonlarca Iraklý, yüzbinlerce Suriyeli, kapýmýzý açtýðýmýz muhacirler, yetimler, öksüzler, kadýnlar, ihtiyarlar..!
Kimlik siyaseti Türkiye’yi böler
Bugün ayný “kimlik siyasetini” Türkiye’nin içine zerk ettiniz. Türkiye’deki fay hatlarýný harekete geçirmek için olaðanüstü çaba içindesiniz. Etkin politika geliþtirmek için oluþan güçlü siyasi kadroyu durdurdunuz.
O siyasi hareketi Türkiye’nin bir bölgesinden süpürdünüz. Türkiye tam da “koalisyon hesaplarý” içinde patinaj yaparken Suriye sýnýrýmýzda PYD’nin etnik temizlik yapmasýna hem müsaade ediyorsunuz hem yardým...
Sonra da bize “Türkiye’nin de toprak bütünlüðünden yanayýz” sözüyle mukabele ediyorsunuz.
Riyakarsýnýz... Bunu biliyoruz. Riyakar fakat hala “müttefiklikten, ortaklýktan, dostluktan” söz ediyorsunuz.
Direnç gösterebilen, güçlü politikalar geliþtirebilen, analiz yeteneði olan bir Türkiye’yi istemiyorsunuz. Türkiye’yi eskisi gibi “yönetilebilir, öngörülebilir” bir pozisyona zorluyorsunuz.
‘Yönetilebilir bir ülke’ olmalý mýyýz?
Türkiye seçim sonrasýnda kendi içine döndü. Siyasal istikrarýný kaybetti. Bu durumu fýrsata çeviriyorsunuz. Zaten siyasal istikrarsýzlýðýn zeminini oluþturan da sizler deðil misiniz?
Bugün Türkiye hem içeriden hem dýþarýdan bir kuþatma altýndadýr. Siyaseti kuþatýlmýþtýr. Topraklarý kuþatýlmýþtýr. Türkiye durdurulmuþtur.
Müsebbipleri, gözümüzün içine baka baka yalan söyleyen... “Suriye’nin, Irak’ýn Türkiye’nin toprak bütünlüðünden yanayýz” diyenlerdir.
Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn, hem 30 Mart yerel seçimleri döneminde hem Cumhurbaþkanlýðý seçimi döneminde sýklýkla söylediði “Ýsteseler de istemeseler de baðýmsýzlaþacaðýz” cümlesinin anlamý bugün daha da büyüktür!
Türkiye ya baðýmsýzlaþacak, ya tekrar “yönetilebilir bir ülke” haline gelecek.
Temennim odur ki siyasi istikrar bir an önce oluþur ve etrafýmýzdaki kara bulutlarý daðýtmak için hýzlý adýmlar atýlýr..!