Türkiye’ye para girişi artacak

Piyasanın “detaylarına” bakmak yerine “kötümser hayaller” üzerinden iddialar geliştirenlerin söylediklerine göre “Türkiye büyük bir ekonomik krizin” eşiğinde... Bunu duyduğum zaman karar veremiyorum; gülsem mi yoksa “detay bakmaktan aciz olanların” fikir söylediği ülkem için ağlasam mı!

Sevgili dostlar, söz konusu olan Avrupa yani “yeni dünya düzeninin hasta adamı” olsaydı, ben de o arkadaşlar gibi düşünebilir ve onlardan farklı olarak görüşümü “detaylarda kanıtlayabilirdim”! Oysa konuştuğumuz Türkiye yani “Yeni Dünya Düzeninin ekonomik-siyasi ve sosyal merkezlerinden” biri...

Peki bundan sonra neler olabilir?

Teknik olarak düşüncelerimi kısaca paylaşmak istiyorum;

1- Yeni denklem oturana kadar “Türkiye’ye para girişi” artarak süreceği için “cari açık” ve “finanse edilemez” gibi söylemlerin artık anlamı yok. Türkiye’nin bundan sonra “finansman” değil “fazlasını eritme” sorunu olacak.

2- Bu giriş ile “euro-dolar dengesi” ne olursa olsun; Türk Lirası değerlenmeye devam edecek. Geçici “sıçramalar” olabilir ama kısa vadeli ana hedef 1,75-1,72 noktalarını sırasıyla test etmek. 1,75 “ortalama” seviyesinde dengelenen bir kur Türkiye için kısa vadede sorun çıkarmaz.

3- Kısa vadede faizde 7-7,50 bandında bir taban görmemiz ve sonrasında “yeni gelişmeler” ile özellikle Eylül-Aralık arasında bu tabanın daha da aşağıda oluşması mümkün. Geçmiş “giriş” dönemlerinden farklı olarak bu sefer “Türkiye’ye para faize gelmiyor”! Paranın akışındaki artışın sebebi” yeni kurulan merkez ve çevresinde” yerleşmek.

4- İMKB’de 65,000 üstünde yeni hedefin 72,000 üstünde taban yapmak olduğunu düşünürken bir de detay vermem gerekli; fiyatlara altın bazında bakarsanız 1996 yılındaki seviyelerinden daha ucuz şirketler var. İMKB’de değişim hala “Büyük Türkiye” vizyonuna ayak uydurmuş değil. Milli gelirin büyüklüğüne erişen bir “Sermaye Piyasası Piyasa Değerimiz” olmalı. Daha açık yazayım; Dolar bazında hala yarıya gelmiş değiliz bu kritere göre.

5- Türk şirketlerine ortaklık teklifleri ve tamamına yönelik satın almalar artarken, yıllardır “rakipsiz bir şekilde” Halka eksik hizmet verenlerin de sonu gelecek. Burası dünya merkezlerinden biri olacaksa “hizmet veren de, mal satan da” ona göre olacak.

6- Emlak sektörü “şişti-patlayacak” dense bile, ben orta ve uzun vadeli “mercek” altında buna katılmıyorum. Evet, kısa vadede “artan stok-aşırı ön ödemeli satış” gibi detaylarda sorun çıkabilir (kağıt üstünden bitmeyen ev asla almayın) ama orta ve uzun vadeli bakınca “Türkiye hala mağara devrini yaşıyor” ve neredeyse tamamı yeniden yapılacak. Önümüzdeki süreçte Türkiye’ye “kentsel dönüşüm” için girecek miktar yüz milyarlarca doları bulacak.

Sevgili dostlar, Türkiye’deki değişimi ve en önemlisi “YENİ DÜNYA DÜZENİ ve DENKLEMİ” içinde geldiğimiz yeri göremeyenler felaket senaryoları çiziyorlar. Göremedikleri ve görmek istemedikleri “gelecek ve oluşan denklem”! Konunun detaylarını ve özellikle Türk finansal dinamiklerinin nasıl etkileneceğini detaylı şekilde analiz etmeye devam edeceğiz...

‘Savunma Sanayi Holding’ kurulmalı 

Türkiye Merkez Bankası’nın yayınladığı detaylara bakıyor musunuz!

Bakarsanız şunu göreceksiniz; vatandaşın birikimleri ciddi şekilde artıyor ve bu para “sermaye-para piyasası araçları” tarafından çekilemiyor... Ne yapmalı? Atılacak o kadar çok adım var ki! Devlet başlayacak özel sektör takip edecek... Bir küçük adıma örnek vereceğim. Türkiye’nin “en çok geliştirmek istediği-zorunda olduğu” ve mutlaka “çıkış” bulacağı sektör hangisi?

Cevap zor değil; Savunma Sanayi... Nasıl yapacağız? Türk halkının birikimlerinden yararlanarak, onlara da getiri sağlayarak.

Atılacak adım ne? Aselsan, Havelsan, MKE gibi şirketlerden başlamak üzere kamu kontrolündeki “başarılı yapılanmalar” SAVUNMA SANAYİ HOLDİNG çatısı altında birleştirilerek ortaya çıkan “oluşumun” hisselerinin % 49’u halka arz edilecek... Yaratılan para “geliştirmede” kullanılırken, kazanılacak başarının getirisi de Türk Halkı ile paylaşılacak... Bu sadece “1 adım”, daha neler var?

PEKİ NEDEN BEKLİYORUZ!!