Bizde öteden beri þiddetli bir bölünme korkusu vardýr. Birtakým dýþ güçlerin birtakým iç güçlerin de aktif yardýmýyla ülkemizi paramparça edip bizleri târih sahnesinden sileceði tedirginliði mütemâdiyen içimizi kemirir.
Bu tahmin tabii ki durup dururken ortaya çýkmýþ deðildir. Son ikiyüz senelik geçmiþimiz bu tür planlarýn hiç de öyle tamâmen hayâl ürünü olmadýðýný ýsbatlayan olaylarla doludur. Ýþ bâzen o raddelere varmýþdýr ki hattâ bâzý mikroskobik diyebileceðimiz ülkeler bile þevke gelerek o çorbaya tuz olma hevesine kapýlmýþlardýr.
Muhtemelen bugün dahî þu yâhut bu yabancý ülkede Türkiye’nin parçalara ayrýlmasý ve belki tam olarak ortadan kaldýrýlamasa dahî hiç deðilse adamakýllý kýrpýlarak politik bakýndan þu meþhur kuþa çevrilmesi rüyâlarý görenler bulunmaktadýr. Yok ise hayret ederim.
Burada Türkiye sâhiden bölünebilir mi sorusunu sormak gereksizdir.
Denk getirebilirseniz her ülke bölünebilir.
O bakýmdan bizim ülkemiz de böyle bir âkýbete karþý þerbetli deðildir.
Üstelik bölünmesinden kendileri için muazzam kazançlar ümîd eden ülkeler bulundukça böyle bir ihtimâli gündeme getirebilecek en ufak belirtilerin bile Ankara tarafýndan ciddîye alýnmasý zarûrîdir. Almazsa görevini ihmâl ediyor demekdir.
Onun için ben bütün güvenlik ve istihbârat güçlerimizin bu hususda aþýrý derecede titiz, hattâ belki paranoya derecesinde titiz olmasýný normal karþýlarým.
En azýndan sîneye çekerim.
Türkçede “ba’de harâbü-l-Basra” (Basra harâb oldukdan sonra) diye bir tâbir vardýr. Yâni iþ iþden geçdikden sonra... Moðollar þehri yakýp yýkdýkdan sonra ancak yardýma yetiþebilen bir ordu baðlamýnda söylenmiþ bir sözdür.
Bizler; Cezâyir gitdikden sonra, Tunus, Mýsýr, bütün Arab Yarýmadasý ve Balkanlar; arkasýndan Anadolu’nun yarýsý ve Ýstanbul gitdikden sonra çok vâveylâ etdiðimiz için bu iþin idmanlýsý bir millet olarak artýk bu huyumuzdan vazgeçmeliyiz.
“Vorsicht ist besser als Nachsicht.” der Almanlar... Arkadan bakakalmakdansa önceden tedbir almak yeðdir...
Zâten Türkiye’yi yöneten yetkililerin bu konuda gevþek davrandýklarýný pek sanmýyorum.
Peki, öyleyse bunca lakýrdý neden?
Þunun için:
Bölünme tehlikesine karþý fevkalâde uyanýk davranmak iyidir ama yapýlabilecek þeylerin en iyisi deðildir.
Bunun daha da iyisi bence, bizimle uðraþan ülkeleri bizden ziyâde kendi derdleriyle uðraþmak zorunda býrakmakdýr. Zîrâ bizim bölünerek zayýf düþmemizi arzûlayan devletlerin istisnâsýz hepsi, ama hepsi, bizzat kendi bölünmelerine yolaçabilecek her türlü ihtimalden kolaylýkla etkilenebilecek özelliklere sâhibdirler.
Hepsi!
Pek de yakýnýmýzda bulunmayan bir veyâ ikisi müstesnâ.
O bakýmdan benim bu baðlamda arzum, bizim yaramýzý kaþýmaya hevesli olan dostlarýmýza, eðer biz de onlarýn yaralarýný kaþýmaya baþlarsak bu iþden zararlý çýkacaklarýný müþfik bir lisanla anlatmak olmalýdýr.
Ama dediðim gibi müþfik bir lisanla.... Ki ödleri patlayýp dudaklarý yarýlmasýn!