Türkiye’yi kim ve nasýl yönetecek?

Asýl soru budur ve Ýstanbul’daki operasyonu bu soruyu sormadan anlamak mümkün deðildir.

Kara para aklama, rüþvet ve kentsel dönüþüm projelerinde yolsuzluk iddiasýyla baþlayan operasyon, dikkat edilirse, kriminal boyutlarýyla deðil, tamamen siyasi boyutlarýyla tartýþýlýyor.

CHP boþuna ‘kriz masasý’ kurmuyor elbette!

Bambaþka alanlarda geliþtiði iddia edilen bir takým suçlarla ilgili ayný anda operasyon baþlatýlmasýnýn sebeplerini þimdilik bilmek mümkün deðil.

Para aklama ve kentsel dönüþüm projelerinde rüþveti ayný anda yöneten bir örgüt mü söz konusudur?

Deðilse, yani farklý suçlar ve farklý insanlar söz konusuysa, peki bu farklý suçlar ve farklý insanlar için ayný anda operasyon baþlatmanýn hukuki mantýðý var mýdýr?

Medyaya yansýyan haberlere bakýlýrsa, bakanlarýn evleri bile en az bir yýldan beri dinleniyor ve takip altýnda tutuluyormuþ.

Çünkü üç bakanýn üç oðlu da bu suçlar baðlamýnda takip ediliyormuþ. Ýyi de bunlardan biri Ýçiþleri Bakaný’nýn oðlu.

Keþke Türkiye bu kadar demokratikleþmiþ bir ülke olsaydý ve biz de, polisin, Ýçiþleri Bakaný’nýn oðlunu bir yýldan fazla bir zaman, babasýndan habersiz  izleyecek kadar baðýmsýz olduðuna inanabilseydik..

Bir yýl boyunca, belki de daha fazla bir zaman, suç iþlediði tespit edilen Bakan’ýn oðlu izleniyor ve bütün Emniyet teþkilatýndan sorumlu bakanýn bundan haberi olmuyor.

Türkiye koþullarýnda çok tuhaf bir durum bu.

Türkiye’yi önümüzdeki on yýlda, kim ve nasýl yönetecek, asýl fýrtýna burada kopuyor.

Ýyi yönetir, kötü yönetir, ama herhalde bir iktidarýn baþýný aðrýtacak en belalý þey, siyasi diyet ödeyerek iktidarda kalabileceðini düþünmesidir.

Bu hükümet yol yakýnken böylesi bir iktidar ve yönetim anlayýþýndan hýzla uzaklaþmayý tercih etti. Tersi olamazdý zaten. Giderek demokratikleþen, Kürt sorununda demokratik ve çatýþmasýz bir zemin yaratmayý baþarmýþ, AB idealine her geçen gün bir adým daha yaklaþtýðý görülen bir ülkede, içeride ve dýþarýda siyasi diyet ödeyerek Türkiye’yi yönetmek mümkün deðildir.

Halkýn bu gerçeðin ne kadar farkýnda olduðunu anlamak için dört ay beklemek gerekecek.

Ama belli ki seçimleri bekleyecek kadar sabýr göstermeyenler ve süreci operasyonel alanlara kaydýrmak isteyenler var.

Çünkü AK Parti’nin ilk seçimlerde, %38’in altýna düþme ihtimali pek görülmüyor. 

Cumhuriyetin kalbi Ankara’da bile cumhuriyeti kuran partinin yani CHP’nin, CHP’li bir aday bulamayýp, MHP’li bir siyasetçiyi aday göstermesi, görünen köye kýlavuz gerektirmediðinin açýk ispatýdýr:

Oyu bir miktar azalýr veya artar, ama AK Parti önümüzdeki iki seçimin de galibidir.

Hükümete karþý olanlarýn seçimlere dair bir umudu olduðunu sanmýyorum. Ama bir yandan da zamanýn daraldýðýný düþünüyorlar.

Daralan bu zaman içinde olup bitenlere þöyle bir bakalým isterseniz..

Açýlýma yönelik provokasyonlar bir türlü hýz kesmiyor. Yüksekova’da üç kiþi hayatýný kaybetti.

Mahkemeler, darbe suçundan 34 yýl ceza almýþ bir sanýðý tahliye ediyor, ama ceza bile alsalar çoktan tahliye olmalarý gereken BDP’li vekilleri oy birliðiyle içerde tutuyor. 

Yabancý medyada Erdoðan’ý itibarsýzlaþtýrmaya hizmet eden ve son zamanlarda çýkan yazýlarý Türkçe’ye çevirin, altýna da bizdeki bazý köþe yazýlarýnýn ismini yazýn. Hiçbir þey fark etmeyecek..

Öcalan’ý, bir zamanlar Bekaa’da ziyaret eden ve kýrmýzý güllerle karþýlanan eski dostlarý onu, þimdi de itibarsýzlaþtýrmak için yoðun bir yayýn faaliyetine baþladýlar. Kürtler’e Öcalan’ýn ne kadar ‘Türkiyeci ve Türklük yanlýsý’ olduðunu göstermek istiyor eski dostlarý..

Gezi için, ‘mesele aðaç deðil’ demiþti birileri.

Sonra ‘mesele dershane deðil’e geldik.

Galiba bu defa da, mesele yolsuzluk, para aklama deðil demek zorundayýz.

Ama eðer durum buysa, hesabý sorulsun elbette, ucu nereye kadar giderse gitsin..