Türk-Kürd Ýttifâký

Bekâra karý boþamasý kolay gelirmiþ. Yazý masasý baþýndan bir harbe baþlayýp iki cümlede þu yâhut bu ülkeyi perîþân etmek de öyle...

Bizim, yâni, ben dâhil, bir dizi sütun yazarýnýn yapdýðý da pek farklý bir þey deðil. Kimimiz denizden kimimiz havadan, bâzýlarýmýz ise hem denizden hem havadan Sûriye’nin üzerine çullanarak, çok deðil, iki günde güney komþumuzun îcâbýna bakma görevini hani benimsemedik desem yalan olur.

Ben bu sabah kendimi harita baþýnda ilk taarruz hedeflerini tesbît ederken yakaladým.

Sað yanýmda Mustafa Kemâl Paþa, sol yanýmda Ýsmet Paþa ve onun solunda da Fevzi Paþa duruyordu. Dördümüz de harita üzerine yoðunlaþmýþdýk.

Öyle ya, birinin bu iþi üstlenmesi lâzým...

Biz “profesyonel akýldâneler” bu hâlet-i rûhiye içine girince tabii artýk yavaþ yavaþ sabýrsýzlanmaya da baþlýyor ve “Caným, daha ne bekliyorlar? Ýþimiz gücümüz var;baþlasýnlar artýk!” þeklinde huysuzlanmaya da temâyül ediyoruz.

Bilmeyen de sanýr ki her birimiz birer Baþkumandan Mustafa Kemâl Paþa yâhut en azýndan Garb Cebhesi Kumandaný Miralay Ýsmet Bey... Bu vesîleyle ufak bir sapmada bulunayým da Ýsmet Paþa için bir Demokrat Partilinin 1950 sýralarý “asker kaçaðý” iddiasýnda bulunduðunu da hatýrlatayým bâri... Feshübhânallah!!!

Asýl konumuza dönecek olursak bir askerî harekât, hele bu çapda bir askerî harekât, eldeki güç ne kadar kaliteli olursa olsun öyle ha dediyinnen baþlayamýyor tabii.

Üstelik Sûriye Ordusu da öyle çerden çöpden bir ordu deðil.

Bana kalýrsa kimse, öyle raký sohbetlerinin etkisinde kalarak þu cýlký çýkmýþ “Arablarmuhârebe edemezler!” yanýlgýsýna düþmesin!

Ýyi sevk ve idâre edilirlerse Arablar da bal gibi muhârebe edebilirler!

Filistinliler o kýrýk dökük halleriyle altmýþ yýldýr destan yazýyorlar!

Hem de Amerika’dan ve Almanya’dan her yýl milyarlarca dolarlýk askerî yardým alan ve en modern eðitimi gören Ýsrâillilere karþý!

Þehîd olmakdan korkmayan muhârebe de edebilir... En azýndan bir süre sonra öðrenir!

Sözü þuraya getirmek istiyorum:

Amerika’nýn Sûriye’ye bir askerî müdâhale ihtimâli, Salý/17.00h îtibâriyle biraz daha artmýþ gözüküyor. En azýndan açýk haber kaynaklarý o izlenimi uyandýrýyor.

Amerikalý dostlarýmýz böyle bir operasyonda þübhesiz Ýncirlik Üssü’nü de kullanmak isteyecekler ve kullanacaklardýr.

Sual, bunun dýþýnda daha ne kullanmak isteyecekleridir.

Sûriye ile 900 küsur kilometrelik ortak sýnýrý ve o sýnýr boyunca bir dizi güçlü askerî tesîsi bulunan Türkiye’den baþka “kolaylýklar” da isteyeceklerine ben muhakkak nazarýyla bakýyorum.

Buna baðlý olarak bir baþka hayâtî sual ise Türkiye’nin buna karþýlýk ne alacaðýdýr.

Eðer Washington Sûriye’yi parçalayýp ufak devletlere bölmeyi planlýyorsa kuzeydeki Kürd-Türk sülüsünün (üçde birinin) Türkiye ile çok sýký biçimde irtibatlandýrýlmasý bana mâkûl geliyor.

Ama Amerika þimdi bunu gerçekleþtirmese dahî Sûriye’nin bu hâliyle devâmý bundan sonra gâlibâ kolay deðil. Bu ülke; kuzeyde bir Türk-Kürd ve güneyde bir Nuseyrî ile bir Müslüman bölgesine ayrýþacaða benzer.

Öyle sanýyorum ki Kürdler için de; NATO’nun, Avrupa Konseyi’nin ve nisbeten yakýn gelecekde (eðer hâlâ isterse!!!) Avrupa Birliði’nin üyesi bir Türkiye’nin parçasý olmak, onun güney bitiþiðinde statüsü tartýþmalý ve her türlü agresyona açýk bir “devletimsi” formasyon olmakdan daha câzib bir seçenek oluþturacakdýr.

Ben, birkaç kere belirtdiðim üzere, 21. Yüzyýl’da büyük ve saðlam bir Türk-Kürd ittifâký görüyorum.