Devlet-i Aliyenin her türlü nimetlerinden faydalanmasýna, türlü imtiyazlarýna sahip olmasýna raðmen, nankörlük edip Rumlarý devlete karþý isyana kýþkýrttýðý gerekçesiyle...” Bu sözler Rus Çar’ý Alexander’la iþ birliðine soyunarak Rum vatandaþlarý ayaklandýrýp Osmanlý’yý içten yýkmak isteyen, ihaneti II. Mahmud Han tarafýndan saptanmasýnýn ardýndan Patrikhanenin kapýsýna asýlarak idam ettirilen V. Gregorius’un boynuna asýlan yaftadan alýntýdýr.
Mora ve Moldovya isyanlarýný tasarlayan, uygulanmalarý için de dünyanýn altýnýný akýtan patriðin ihaneti, Sadrazam Benderli Ali Paþa’nýn patrikhaneye düzenlediði bir baskýn sonucu elde edilen gizli belge, yazýþma ve mektuplardan anlaþýlýr.
Osmanlý’yý yýkmak için büyük çabalar harcayan Rus Elçisi General Ýgnatiev, anýlarýnda Mahmud Nedim Paþanýn Sadrazamlýktan istifa ettiði gün Patrikhaneyi ziyarete gittiðini ve Patrik Germanos’un, patrikhanede yapýlan inþaat sýrasýnda bulunan bir sandýktan çýkan, V. Gregorius’un Çar Alexander’a yolladýðý mektubu gösterdiðini yazar. “Mektup sadece Osmanlý Devletini ortadan kaldýrmak deðil Türk milletini tarih sahnesinden silmek için neler yapýlmasý gerektiðini anlatýyordu.”
Peki ne diyordu bu “paha biçilmez” mektup:
“Türkleri maddeten ezmek ve yýkmak imkansýzdýr. Onlar, dinsel inançlarý gereði hem çok sabýrlý hem de dirençli (mukavemetli) insanlardýr. Gayet maðrur ve inançlýdýrlar da. Bu özellikleri; dinlerine baðlýlýklarý ve kadere boyun eðmelerinin yanýsýra, komutan ve büyüklerini sevip saymalarýndan ve onlarýn buyruklarýný sorgusuz sualsiz yerine getirmelerinden kaynaklanmaktadýr.
“Zekidirler ve kendilerini olumlu yolda yönetecek reislere sahip olduklarý sürece de çalýþkandýrlar. Gayet kanaatkardýrlar. Onlarýn bütün meziyetleri, hatta kahramanlýk ve þecaat (yiðitlik) duygularý da, geleneklerine olan baðlýlýklarýndan, ahlaklarýnýn güzelliðinden ileri gelmektedir.
“Türklerin önce itaat duygusunu kýrmak ve manevi baðlarýný kopartmak, dinsel inançlarýný yok etmek gerekir. Bunun en kýsa yolu milli geleneklerine, maneviyatlarýna uymayan harici fikirlere, hareketlere ve davranýþlara alýþtýrmaktýr.
“Maneviyatlarý sarsýldýðý gün, Türklerin kendilerinden sayýsal olarak çok daha kudretli, kalabalýk ve görünüþte egemen güçler önünde zafere götüren gerçek kudretleri sarsýlacak ve onlarý maddi araçlarýn üstünlüðüyle yýkmak mümkün olabilecektir. Bu nedenle Osmanlý Devletini tarih sahnesinden silmek için savaþ meydanlarýnda baþarý yeterli deðildir. Hatta salt bu yolda yürümek Türklerin haysiyet ve gururunu tahrik edeceðinden, durumu anlamalarýna neden olacaktýr.
“Yapýlacak olan, Türklere bir þey hissettirmeden, bünyelerindeki tahribi tamamlamaktýr.”
Patriðin asýldýðý Orta Kapý 1821’den bu yana açýlmamýþtýr. Fener Rum Patriði Bartholomeus 1995’de televizyonda yapýlan bir söyleþide kapýnýn “bir simge” olduðunu ve bu nedenle açýlmadýðýný söylemiþtir. Aslýnda Bizans “diriltilince ve Patrik emsalinde bir Türk büyüðü bu kapýda asýlýnca, orta kapýnýn kanatlarý açýlacaktýr!” V. Gregorius’tan bu yana gelen bütün patriklerce, Kutsal Kitaba el basýlarak böyle bir andýn içildiðini bilmez mi? Bilir elbette de...
Son olarak da Rum Ýkonomos Mektebinde ele geçirilen bir belgenin ikinci maddesini not edeyim izninizle: “Türkiye’de olan her þeyi abartýp büyüterek Avrupa’ya duyurmak ve medeni alemi Türklere düþman etmek baþlýca amaçlarýmýzdan biridir.”
Þimdi bütün bunlarý niye yazdým? Anlayanlar anlamayanlara anlatsýn lütfen!
(Meraklýsýna Not: Ýkonomos Belgesinin tamamýný okumak için “Oðuz Köroðlu Blog” a bakýnýz.)