Tarihin bu yeni dönemecinde, eskinin hortladýðýný görüyoruz. O zaman, hatýrlamak ve unutmamak gerekiyor.
100 yýl sonra bakýnca, Paris 1919 Konferansýndaki siyasi zihniyet ve toprak açlýðý deðiþmemiþtir. Aradan geçen zamanda format deðiþikliði yapýlmýþ, ancak sömürge zihniyeti ayný kalmýþtýr. Ýþin kötüsü, halen 100 yýl öncesine dönüþ vardýr. Buzlar erimiþ, 100 yýl öncesi su yüzüne çýkmýþtýr.
Paris 1919 hâlâ önemlidir. Çünkü orada daðýtýlan topraðýn üzerine oturmayý baþaran, hâlâ orada oturmayý sürdürmektedir. Ýkinci Dünya Savaþý, Birincinin teyididir. Anadolu, süngü zoruyla ve Paris paylaþýmýna raðmen temizlendiði için, bugün kurtarýlmýþ vatandýr. 100 yýl önce Türklüðe bir vatan verilmesi söz konusu deðildi. Türkiye Cumhuriyeti küresel bir istisnadýr. Ortadoðu’nun paylaþýmý 1919’da baþlamýþtýr ve hâlâ sürmektedir.
Yunanistan’ýn 15 Mayýs 1919’da Ýzmir’e asker çýkarmasý, Batý Anadolu’nun bir Yunan sömürgesi olmasý için ilk adýmdý. Ýþgal kendiliðinden gelmemiþti. Yunanistan, Ocak-Haziran 1919 arasý tam altý ay süren Paris Konferansýna Batý’nýn þýmarýk çocuðu olarak katýlmýþ, paylaþým masasýnda Osmanlý arazisinden pay almak için bütün yollarý kullanmýþtýr. Ýzmit’in Batýsýndan aþaðý çizilen ve Akdeniz’e kadar uzanan ve Ege bölgesini Anadolu’dan ayýran çizgi, Yunan Megali Idea sýnýrýdýr. O sýnýr Karadeniz’de uzanýr Gürcistan’a kadar gider. Paris’te ‘Avrupa’dan Türkleri çýkartmayý’ konuþmuþlardý. Ýstanbul’un yalnýzca iþgalini deðil, bölgenin etnik temizliðini planlamýþlardý. Bu, 600 yýllýk hesaplaþmadýr.
Yunanistan, ABD-Ýngiltere-Fransa üçlüsünün maþasý olarak ve bazen de bu üç ülkenin çekiþmesinden yararlanarak, Trakya ve Anadolu’da toprak kazanmaya çalýþmýþtýr. Ýtalya’nýn da bu üçlü ile itiþmesi, Yunanistan’ýn kayýrýlmasýna neden olmuþtur. Akdeniz’in doðusuna uzak kalan Ýngiltere, Fransa ve ABD, bölgeyi yerel ve sadýk bir maþaya býrakmayý istemekteydi. Bunun için de Yunanistan uygundu. Yunan batýlý ve uygar, Türk doðulu ve barbardý. Bugün ayný bakýþ açýsý geçerlidir.
Yunanistan deyince hemen bir ’Venizelos’ ortaya atýlýr ve Venizelos’tan Mustafa Kemal’e baðlantý kurulmaya çalýþýlýr. Hatta ‘Atatürk-Venizelos Dostluðu’ gibi bir tekerleme de vardýr. Halbuki Atatürk ile Venizelos tarihin farklý sayfalarýndadýr. Venizelos saldýrgan, sömürgeci ve iþgalcidir... Atatürk ise son vatan topraðýný en umutsuz noktada savunandýr. Venizelos’un Anadolu’dan denize dökülen saldýrganlýðýnýn, iþgalciliðinin ve gaddarlýðýnýn sonradan piþmanlýðýný yaþadýðý, nedamet gösterdiði yolunda bir emare de yoktur.
Venizelos hala Yunanistan’da makbulse, 1919’da Osmanlýyý parçalamak için canla baþla çalýþtýðý için makbuldür. Mustafa Kemal’den 15 yaþ büyüktü. Girit’te varlýklý bir ailede doðmuþtu.
Doros Alastos’un yazdýðý 1942 baský biyografiye göre Venizelos üniversitede bir gün çevresini toplar, bir harita açar ve Megali Idea - büyük ideal sýnýrlarýný çizer. Arnavutluk’un yarýsý, bütün Doðu ve Batý Trakya, Anadolu’da Ýstanbul dahil Ege Bölgesi... Baþkent de Konstantinopolis! Megali Idea’dan Megalo-Manyaklýða giden yolu açan, Venizelos’tur. O yolu kesen de, Mustafa Kemal.
Balkan Savaþýnda Osmanlý arazisi üzerindeki paylaþým kavgasýnda Yunanistan Batý Trakya’da büyük kazanýmlar elde etmiþti. 1913 Bükreþ anlaþmasýný Venizelos imzaladý. Sýra Doðu’ya gelmiþti. Megali Idea haritasýna bakýyordu: Ýki kýtada, Beþ denizde bir Yunanistan.
Venizelos, Batýnýn Yunanistan içinde bulduðu devþirmeydi. Yoksa Yunanistan’ýn bir Kralý vardý. Kral Konstantin Alman Ýmparatorunun kýz kardeþiyle evliydi, Yunanistan’ýn maceralara girmesine karþýydý ve savaþ istemiyordu. Bu yüzden Londra-Paris nezdinde düþmandý. Venizelos ise tam Londra-Paris adamýydý ve bu baðlantýlarý kullanarak Krala alternatif oldu, Yunanistan’ý böldü, sonra da ortak çabayla Kral Yunanistan’dan uzaklaþtýrýldý. Yunanistan’daki Alman-Fransýz/Ýngiliz iktidar kavgasýnýn ürünü, Venizelos’tur.
Venizelos iktidarýnda Yunanistan sadýk bir Londra-Paris maþasý olmuþtu. 1915’te Selanik’e Fransýz ordusunun gelmesi, Bolþevikleri ezmek için Yunan ordusunun Rusya içlerine asker yollamasý, hep kullanýþlýlýktandý.
Bu marifetleriyle Venizelos, Paris 1919 pasta paylaþýmýna çaðrýldý. Londra-Paris diliyle ve onlarýn makamýndan konuþuyordu, tam desteðe ve muhabbete sahipti. Klasik Yunan tarihi okumuþ ve beþikten Grek hayranlýðý ile yetiþmiþ Ýngiliz ve Fransýz Baþbakanlarýnýn gözleri, Venizelos’u görünce parlýyordu. ABD Baþkaný Wilson da ayný hayranlýða kapýlmýþtý. Venizelos, Batýnýn uç beyi olarak Türk ve Müslümana yönelik son 600 yýllýk hesabýn muhasebesinde ön safa konmuþtu.
Elbette Venizelos ülke çýkarý için fýrsatlardan yararlanýyordu. Ama tarihi badanalamanýn alemi yok. Venizelos ile Atatürk ayný deðillerdi. Biri sömürgecilerin saldýrgan maþasýydý, diðeri de son vatanýn ve bayraðýn savunucusu. Atatürk’ün dostluk göstermesi, Türklüðün tevazusundandýr. Nobel hikayesi, þehir efsanesidir. Verildi mi? Hayýr… Tekrar soralým: Venizelos nedamet gösterdi mi? Megali Idea unutuldu mu?
Yeni bir dünyanýn karþýsýnda, tarihin önemli bir dönemecindeyiz. Bu yeni dünyada önce çakalý çakal olarak teþhis edip teþhir etmek, sonra gerekirse büyüklük gösterip, elimizi uzatmak gerekiyor. Çakalý unutmayýz. Çakal da yediði tokadý ve kuyruðunun kesilmesini unutmaz.
PARÝS 1919. Venizelos, Osmanlý topraklarýný paylaþma konferansýna da çaðrýlmýþtý.
Ocak ayý sonunda Paris Konferansýnda Ýngiliz heyeti, Avrupa Balkanlar ve Ortadoðu’da bütün toprak el deðiþtirirken Kýbrýs’ýn da bir tatlandýrýcý olarak Yunanistan’a verilme ihtimalini kendi aralarýnda tartýþýrlar. Ýngiliz Dýþiþlerinden Harold Nicolson, temelde Kýbrýs’ýn, Ýtalyanlarýn 12 Ada’ya çöreklenmesi gibi tartýþmalý biçimde Ýngiltere’nin eline geçtiðini hatýrlatýr. Ýngilizler Kýbrýs’ýn Osmanlý Ýmparatorluðundan nasýl alýndýðýný en azýndan kendi aralarýnda bilmektedir. Kýbrýs, Venizelos’un Megali Idea haritasýndadýr.
Ýngilizler seçenekleri konuþur. Nicolson sýralar: Adada çoðunluk Yunandýr ve o zaman moda olan self-determinasyon (kendi kaderini belirleme) referandumu yapýlmasý halinde ada Yunanistan’a geçecektir... Kýbrýs’ýn Ýngiltere Ýmparatorluðu içinde ekonomik ya da stratejik faydasý var mýdýr? Yok mudur? Ve Ýngiltere herkese ‘Self determinasyon hakký verin’, derken, kendisi bu hakký tanýmazsa, tutarsýzlýk olmaz mý? Ýngiltere Kýbrýs’ý tutup Ýtalyanlara Rodos’tan çýkýn nasýl diyebilir?
Daha kýdemli bir diplomat olan Sir Eyre Crowe, sömürge imparatorluðunun mantýðýný genç meslektaþýna anlatýr: “Senin kafan karýþmýþ. Mantýklý ve samimi olduðunu düþünüyorsun ama deðilsin. Hindistan, Mýsýr, Malta ve Cebelitarýk’a self determinasyon verir misin? Eðer bu kadar uca gitmek istemiyorsan, o zaman mantýklý birisi olduðunu düþünmemelisin. Eðer bu kadar uca gitmek istiyorsan da, o zaman burada iþin yok, derhal Londra’ya dön.”
Nicolson mesajý almýþtýr, Londra’ya dönmez. Kýbrýs’ýn Osmanlý elinden çýkmasýna yol açan oyunlar, malumdur. Self determinasyon gibi yüz yýldýr her köþe baþýnda kullanýlan terimin bir hak deðil, bir kýlýf olduðu, 100 yýl önce kayýtlara girmiþti.
Ýngiltere, bu ilkeyle 1919’da saðý solu pasta gibi dilimleyip daðýtýrken, kendi hakimiyet alanlarýnda “burada hangi millet çoðunluktaysa, onlara baðýmsýzlýk verelim” dememiþtir. Hindistan, Mýsýr, Malta ve Cebelitarýk için böyle bir durumu asla istememiþtir. Self determinasyon, düþman tarafý zayýflatacaksa, iþe yarayacaktýr. Ortadoðu’da çizgiler çekerken dertleri yaðmayý paylaþmaktý.
Bugüne bakarsak, Hindistan, Mýsýr, Malta, uzaktan kumandayla etki alanýndadýr. Cebelitarýk ise günceldir. Ýspanya Cebelitarýk’ý savaþ sonucu 1713’te kaybetmiþti. Ama halen Brexit vesilesiyle geri istiyor. Avrupa’da 300 yýllýk dosyalar açýk, Ortadoðu’da da 100 yýllýk dosyalar açýk. Cebelitarýk’ta Ýspanya self determinasyon istemez, çünkü nüfus, oraya yerleþtirilen Ýngiliz halkýndan oluþur, koloni-sömürge sistemi sürmüþtür... Ýspanya nüfusa deðil, topraða bakýyor. Þimdi sorsanýz, ‘Avrupa sýnýrlarý deðiþmez’ denir... Ancak Beyaz adamýn sömürge dosyalarý hâlâ açýk.