Tutuklu yargılama şart mı?

Yargılamada aslolan hüküm kesinleşinceye kadar özgürlükleri olabildiğince ölçüsünde az sınırlandırmaktır. Ancak sadece bizim ülkemizde değil, Avrupa ve ABD de dâhil tüm dünyada uzun tutukluluk süreleri kronik ve yaygın bir sorundur. Pek çok bilimsel makale de tutukluluğun bazı hallerde fiili cezalandırmaya dönüştüğü iddiası üzerinedir.

Hâkimlerin sanıklara karşı kişisel husumetleri olamayacağına göre, yargılama sürerken tutukluluğun nedenlerini iyi analiz etmek gerekiyor. Tutuklu yargılama kararında 5 temel nedenin etkili olduğu söylenebilir:

1. SUÇUN BÜYÜKLÜĞÜ: Kanlı bir katliamın ardından zanlıları tutuksuz yargılamaya kalkarsanız hem mağdurlar, hem de kamuoyu bu duruma isyan edebilir. Nitekim bazı trafik kazalarından sonra tutuksuz yargılanma kararı alınan şoförler hakkında bile basında şu kadar kişiyi öldürdü, ama elini kolunu sallayarak geziyor türünden haberler yer alabilmektedir. Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda ise iddialar çok daha ağırdır. Bir yandan darbe yapmak için silahlı örgüt kurmak, cinayet işlemek, katliam planları hazırlamak gibi suçlamalar yapılırken, aynı kişilerin tutuksuz yargılanması mağdurların ve genel olarak kamuoyunun vicdanını yaralayacağı gibi, suçun türünden dolayı ciddi riskleri de beraberinde getirebilecektir.

2. SUÇU ÖNLEME: Tutuklamanın bir maksadı da devam eden veya etme ihtimali olan bir suçu önlemektir. Söz konusu davalarda toplumu darbeye hazırlamak gibi bir suçlama vardır, bu ise devam etme riski çok yüksek olan bir haldir. Nitekim Ergenekon ve Balyoz sanıklarının önemli bir kısmı darbeyi suç saymadıklarının açık işaretlerini vermektedirler. Sanıkların dışarıdaki sempatizanları da (belki de işbirlikçileri) söz konusu suçu devam ettirme isteğinin sürdüğü şüphesini uyandırmaktadırlar. Emekli de olsa eski bir general belli çevrelerde hala generaldir ve talimatları bazı hallerde ölümcül sonuçlar verebilir. Bu kişiler geçmişte binlerce kişi ile çalışmışlardır ve isteklerini ölümüne yerine getirebilecek asker veya sivil çevreleri bulunabilir. 2013 yılında Türkiye’de darbe ihtimalini artık sıfır görenlere ise hatırlatmak isteriz, sadece 2012 yılı içinde 140 civarında bombacı, eylem yapamadan yakalandı. Türkiye’nin devam edegelen kırılgan yapısı Ergenekon benzeri yapıların kısa sürede canlanmasına neden olabilir.

3. KAÇMA İHTİMALİ: Tutuklamanın en önemli nedenlerinden biri de kaçma ihtimalidir. Nitekim Ergenekon sanıklarından bir kısmı halen firaridir. Önemli sanıklardan biri kaçmış ve yakalanmıştır.

4. SANIĞI VE TANIKLARI KORUMA: Ortada örgütlü bir suç bulunduğundan, bazı kişilerin tutuksuz yargılanması suçu itiraf eden veya suçluları ihbar eden kişilerin hayatını tehlikeye sokabilir. Bazı hallerde ise sanık farkında olmasa bile tutukluluk sanığın hayatını koruyan bir önlem olabilir.

5. KANITLARI KORUMAK: Sanıkların serbest kalmaları pek çok kanıtın yok edilmesiyle sonuçlanabilir. Ergenekon ve Balyoz Davası’ndaki en büyük sorun da bu olmuştur. Davanın ilk yıllarında çuvallar dolusu mahkemenin görmesine izin verilmediği için belge yok edilmiştir. Eğer hâkimler davanın ilk yıllarında Genelkurmay da dâhil her kozmik odaya girebilseydi Ergenekon Davasıçoktan sonuçlanmış olurdu.

6. MAHKEMEYİ KORUMA: Tutuklamanın az bilinen ama en önemli nedenlerinden biri de mahkeme heyetini korumaktır. Ergenekon’da sanıklar birçok kez polis, jandarma, savcı ve hâkimleri tehdit etmiştir. Salıverildiklerinde kendilerini ve ailelerini tehlikede gören yetkililer bu nedenle de tutukluluk halinin devamını tercih edebilmektedir.

Özetle, eğer hâkimlerin sadist ruhlu insanlar olduklarını düşünmüyorsanız uzun tutukluluk sürelerini nedensiz görmemek gerekir. Tutukluluğun nedenleri saydıklarımız arasında yoksa, sebebi sistemin yapısal arızalarında aramak gerekir.