Tuz Gölü þehri

Amerika’daki kitap turum sýrasýnda uðradýðým duraklardan biri de “Tuz Gölü Þehri”, yani Salt Lake City oldu. Utah eyaletinin baþkenti olan bu nezih þehrin yine “baþkenti” olduðu bir diðer olgu ise kayda deðerdi: Mormon tarikatý.

Mormonluk bizde sýkça duyulur ama tafsilatý pek bilinmez. En basit tarifiyle, dünya genelinde yaklaþýk 15 milyon mümini olan bir dini cemaat bu. Mormonlar kendilerini Hýristiyan sayýyorlar, çünkü Hz. Ýsa’ya, Ýncillere ve Teslis’e inanýyorlar. Ancak diðer Hýristiyanlarýn çoðu onlarý “sapkýn mezhep” addediyor. Çünkü, Hz. Ýsa’dan sonra bir de ikinci bir peygambere inanýyorlar: Kurucularý olan Joseph Smith’e.

Rivayet o ki, 19. yüzyýl Amerikasýnda yaþayan bir köylü çocuðu olan Smith, çocuk yaþta bir “ilham” almýþ. Ýnsan suretinde meleklerle konuþmuþ ve kendisine “altýn tablet” üzerine yazýlý bir kitap verilmiþ. “Mormon kitabý” denen bu kitap da Smith’in takipçilerinin kutsal kitabý olmuþ.

“Peki nerede þimdi bu altýn tabletler” diye sorunca “manevi aleme geri döndü” cevabýný aldým. Smith’in peygamberlik iddiasýný müteakiben kendisine adeta bir “harem” kurduðunu öðrenince, biraz daha þaþýrdým. (Aslýnda bir yandan da þaþýrmadým.)

Muhafazakâr kurallar

Neyse, inanç inançtýr ve Mormonlarýn da özetle böyle bir inancý var. Saygý göstermek lazým.

Politik açýdan ilginç olan ise, epey muhafazakâr bir yaþam biçimine sahip olan Mormonlar’ýn bir “laik devlet” olan Amerika’ya nasýl entegre olduklarý.

Amerika “din özgürlüðü diyarý” diye bilinir, ama Mormonlar için her zaman öyle olmamýþ. Tarikat, yayýlmaya baþladýðý 19. yüzyýlda çeþitli baskýlara ve saldýrýlara maruz kalmýþ; bilhassa o zaman ABD’de nüfusunun çoðunun yaþadýðý Doðu eyaletlerinde. Bunun üzerine Vahþi Batý’ya doðru gidip boþ ve izole bir yer aramýþ ve sonuçta bugünkü Salt Lake City’de karar kýlmýþlar. Þehri de, Utah eyaletini de onlar kurmuþ.

Bu eyaletin kanunlarý ise, Mormonlarýn inançlarýndan etkilenmiþ. Örneðin Mormonlarýn da ayný Müslümanlar gibi haram saydýðý müskirat, Utah eyaletinde uzun süre yasak imiþ. Bugün ise Salt Lake City’de içkili barlar ve restoranlar var, ama marketlerde açýktan içki satýlmýyor. ABD genelinden daha sýký bir uygulama var burada.

Öte yandan, Utah’ýn hemen yanýndaki Colorado eyaleti ise epey “liberal” sayýlýyor. Öyle ki, bu eyalette yapýlan yeni bir yasal düzenleme ile, marijuana (yani esrar) serbest býrakýlmýþ. Kanunu savunanlar “içen zaten içiyor, mafyayý zengin etmeyelim” demiþler.

Kýsacasý, ABD’nin her yeri “özgür” olsa da, kamusal ahlâka dair farklý kanaat ve beklentiler, farklý eyaletlerde farklý düzenlemelere sebebiyet veriyor. “Eþcinsel evliliði” bazý eyaletlerde serbest, bazýlarýnda yasak mesela. Adem-i merkeziyete dayalý siyasi sistem, bu farklýlýklarý mümkün kýlýyor.

Kýssadan hisse

Peki bu kýssadan Türkiye’ye bir hisse çýkar mý?

Çýkabilir. Çünkü “muhafazâkar” ve “seküler” yaþam biçimleri arasýndaki farklar ve gerilimler bizde de var. Ancak bizde tüm siyasi ve idari sistem çok merkezi olduðu için, farklý alanlara farklý kurallar getirmek yerine, tek bir “milli kural”ýn nasýl olmasý gerektiði üzerinde tartýþýyor, bazen de kavga ediyoruz.

Oysa, federal Amerika’daki kadar olmasa da, biz de biraz adem-i merkeziyet geliþtirebiliriz. Dahasý, fiili olarak, ülke içinde farklý deðerleri yansýtan farklý “yaþam alanlarý” bulunacaðýný baþtan kabul edip, kavganýn dozunu düþürebiliriz.

Zaten Türkiye’ye dýþarýdan baktýkça, kavgalarýmýzýn dozunu düþürmenin en büyük ihtiyacýmýz olduðu kanaati iyice oturuyor bende. Kazanýný asla olmayan, aksine hepimizi tüketen çatýþmalar yaþýyoruz çünkü; her dönem, her yýl, her saat...