Anayasa Mahkemesi belki de bugüne kadar en hýzlý kararlarýndan birisini Twitter firmasý için verdi. Karar sonrasý mahkemenin ‘özgürlük dersi’ verdiði þeklinde yorumlar, medyanýn büyük bir kýsmýný kapladý. Karar gerçekten de hukuk, siyaset hatta felsefe bölümlerinde ders konusu yapýlacak nitelikte. Bunda þüphe yok.
Mahkemenin kararý, yüzlerce sosyal medya þirketinden birisi olan Amerikan Twitter firmasýna, Türkiye’de anayasal koruma saðlamýþ oldu. Twitter kazandýðý vasýfla yeni bir erk muamelesi görür mü? Görmesi lazým. Çünkü Anayasa Mahkemesi’nin kararýndan sonra Twitter þirketinin saðladýðý imkanlarla suç iþlemenin önü açýlmýþ oldu. Mesela oy birliði ile karar veren üyelerin, müzakereleri ve kararý aldýklarý günlerde yaptýklarý telefon görüþmeleri illegal bir þekilde kayda alýnýp linki Twitter’a konulsa, alenen suç olan bu duruma hiçbir müdahale imkaný kalmamýþ oldu. Twitter þirketinin yapmasý gereken ilk þey, Türkiye’de tuttuðu avukatlýk bürosuyla sözleþmesini feshetmek olmalýdýr. Zira Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi bu hizmeti hiçbir hukuk bürosunun rekabet edemeyeceði kalitede hem de bedavaya sunmaktadýr.
***
Herhalde Anayasa Mahkemesi’nin hiçbir davada göstermediði bir acele ile karar verdiðinden olsa gerek, ‘Twitter ile internet, http ile https’ birbirine karýþtýrýlmýþ. Bu vahim bilirkiþi düzeyi, hukuki anlamda hiçbir yerinden tutulmayacak bir kararýn ortaya çýkmasýna yol açmýþ. Kaldý ki farklý mahkemelerin verdiði kararlara dair neredeyse ciddiye alýnabilecek bir argüman sunma ihtiyacý hissedilmemesi de hukuki bir kaosun habercisi. Kýsaca yüzlerce kiþinin mahkeme kararýyla tespit edilen maðduriyetlerine dair inanýlmaz bir vurdumduymazlýk sergilendi.
O halde bu karar neyin nesidir? Yaþanan, bir kesimin oluþturduðu siyasi atmosfer karþýsýnda tarafsýzlýk ilkesini korumasý gereken mahkemenin, belli kesimleri ‘mention’layarak, baþtan sona siyasi bir tercihte bulunmasýdýr. Zira karar, hem hýzý hem de gerekçeleri itibariyle hukuki tutarsýzlýk, felsefi anlamda ise ergen bir derinliðin ötesine geçmeyen bir post-modern ahlaki zemin ortaya koymaktadýr. Mesele elbette ifade hürriyeti deðildir. Zira eriþim engellenmesine karþýn, zaten milyonlar tarafýndan delinmekte ve bir müeyyide de uygulanmamaktaydý.
Sosyal medya fonksiyonel ve hayatý kolaylaþtýran iþlevlerinin yanýnda post-modern bir ifade ve var olma alaný da sunmaktadýr. Hiyerarþiyi ve hadleri yok eden yapýsýyla anarþizmin zevklerinden sorunsuzca tatma imkaný saðlamaktadýr. Gerçek hayatta var olmayaný var etmekte, söylenemeyecekleri söylenir, korkaðý cesur, müstearla gizlenenlerin her türlü mahreme kastetmesini mümkün kýlmaktadýr. Önümüzdeki yýllarda çok daha geniþ ve derin bir hukuki ve felsefi tartýþmanýn konusu olacaðýndan þüpheniz olmasýn. Bu beraberinde yeni bir internet düzeninin önünü açacaktýr. Þimdilik de facto krizler ve çözümler yaþamaya devam edeceðiz.
Son bir kaç yýlda, onlarca sosyal medya þirketi milyonlarca dolar yatýrýmla piyasaya girip birçok kiþi fark etmeden piyasadan batarak çekiliyorlar. Benzer þekilde, Twitter da iflas ederse ne olacak? Ýfade hürriyeti derin bir krize mi girecek? Özgürlükler ortadan mý kalkacak? Dünyayý totalitarizm dalgasý mý saracak? Ýnsanoðlunun yaratýcýlýðý mý körelecek? Ne olacak? Eðer bu soru, üzerinde düþünülmeye bile deðmeyecek bir soruysa; özgürlük dersi veren mahkemenin ‘140 karakter düzeyini’ aþacak kadar sorumlu ve ciddi olmasýný beklemek beyhudedir. Yeni sorumuz þudur: Twitter iflas ederse, Anayasa Mahkemesi baþkanýnýn dile getirdiði ‘telafisi mümkün olmayan zarar’ nasýl giderilecektir?