Üç dakika

Eðitim en sorunlu sektörümüz, buna muhtemelen hiç kuþku yok.

Sorunun kökeninde de yine muhtemelen ama çok kuvvetle muhtemelen öðretmen, öðretim üyesi niteliði yatýyor.

Öðretmen, öðretim üyesi niteliði konusu ise çok sayýda faktöre baðlý.

Geleneklere baðlý, ücret politikalarýna baðlý, siyasi bütçe tercihlerine ve kýsýtlarýna baðlý, vs.

Niteliði belirleyen faktörler ortada ama çözüm önerileri gerçekten çok kolay deðil.

Bugünkü yazýmda sorunun bir boyutunu ama kanýmca önemli bir boyutunu tartýþmaya açmak istiyorum.

Bugünkü yazýmda üniversite öðretim üyesi faktörünü baþka bir yazýda tartýþmak için þimdilik dýþarýda tutuyorum, projektörleri lise öðretmenlerine tutmak istiyorum.

Yanlýþ anlaþýlmaktan çekiniyorum, bu öðretmen arkadaþlarýn çok büyük bir iyi niyetle, büyük bir gayretle iþlerine sarýldýklarýna hiç kuþkum yok ama bir dizi nedenden öðretmen arkadaþlarýmýz mesleklerini, uygulamalarýný çok fazla rutine baðlamýþ gibi gözüküyorlar.

Aþaðýda fizik, kimya, edebiyat dallarýndan örnek vermek istiyorum.

Örnek olarak bu lise öðretmenlik dallarýný öne çýkarmamýn nedeni bu dallarda, çok daha yukarý bir düzeyde, Nobel ödülü verildiði için.

Nobel baþka dallarda da veriliyor ama bu yazýyý yazarken lise öðretmenlik dallarý ile örtüþen bu üç konu aklýma geldi.

Nobel bir dalda, mesela fizikte, kimyada, edebiyatta insan aklýnýn, yeteneðinin o gün geldiði en tepe noktayý iþaret ediyor herhalde.

Bizde ve dünyada baþka bir ülkede, ne Finlandiya’da, ne ABD’de, ne Güney Kore’de, ne Çin’de bir lise fizik öðretmeninin Nobel alan bir fizikçi kadar mesleðini bilmesi beklenmiyor, beklenemez, beklenmemeli zaten.

Ancak, mesleðini, mesela fizik öðretmenliðini, edebiyat öðretmenliðini gerektiði gibi yapmak isteyen bir öðretmenin o sene bu dallarda kimin, kimlerin Nobel aldýðýný merak etmemesi mümkün müdür?

Gelelim daha sýkýntýlý bir konuya ve sorusuna.

Ülkemizdeki fizik, kimya, edebiyat öðretmenlerimizin kaçta kaçý o sene ilgili olduklarý, dersini verdikleri dallarda kimin Nobel ödülünü aldýðýný biliyor?

Daha da can sýkýcý bir soru; kaç öðretmenimiz bu soruyu ciddiye alýyor?

Kaç edebiyat öðretmenimiz o seneki Nobel ödülü hakkýnda öðretmenler odasýnda ya da bir dost meclisinde, çok deðil, üç dakika konuþabiliyor?

Þayet, bir fizik öðretmeni o sene kimin, kimlerin fizik Nobelini aldýðýný bilmiyor ise, öðrencilerine fiziði sevdirmesi mümkün müdür?

Bu soru edebiyat öðretmenlerimiz için daha da önemlidir muhtemelen.

Liselerde çocuklarýmýza ders veren fizik, edebiyat öðretmenleri kendi dallarýnýn en tepe noktalarýný merak etmiyorlar ise, çocuklarýmýza yararlarý çok ama çok sýnýrlý kalmaz mý?