Ýslam coðrafyalarýnda uzun soluklu acýlar ve tefrikalar yaratacak yeni Sykes Pikot Antlaþmalarýna start verilmiþ görünüyor. Bunun için Þii, Ýslamcý, etnik ve mezhepsel yeni örgütler kurularak veya kurdurarak sahaya sürülmektedir. Çünkü taktikler deðiþmiþtir. Müslüman’ý müslaman’a kýrdýrmak bütün Ýslam coðrafyasýný, yine o coðrafyada yaþayanlarýn eliyle kan gölüne çevirmek onlara bulunmaz fýrsatlar sunmaktadýr. Çünkü Ýslam coðrafyasý kullanýlacak etnik ve mezhepsel fay hatlarý ve kýrýlganlýklar ile çevrilmiþtir.
Fay hatlarýný ve kýrýlganlýklarýný düzeltmeye çalýþan Türkiye’ye arka arkaya operasyonlar yapýlmaya çalýþýldý. Çok ilginçtir ki Kuzey Irak’ta Türkiye’nin kýrmýzý çizgileri üzerine plan yapanlar, ülkemizin üzerindeki oyunlarý boþa çýkartýp kýrmýzý çizginin kalkmasý ve petrolün Türkiye’ye akmaya baþlamasýyla birlikte Gezi olaylarý, operasyonlar ve son olarak IÞÝD’i sahaya sürdüler. Böylece hem Kuzey Irakla petrol anlaþmasý ile Türkiye’ye petrol akýþýný hem de çözüm süreci gibi fay hatlarýný torpillemeye çalýþtýlar. Kandil gibi birçok iç-dýþ Kürt aktörlerin kontrollerini ele geçirdiler. Ýmralý’yý devre dýþý býrakýp daha çok kendi kontrollerindeki Kandili devreye alarak Türkiye’yi daha çok sýkýþtýrmanýn yollarýný aradýlar. Kobani olaylarý gibi çözüm sürecini Türkiye’nin geleceðini torpillemeye iç savaþ ve kaos planlarýný uygulamaya koydular.
Ama biz yeniden büyük bir uluslar arasý organizasyona dönüþen oyun planlarýna yani Gezi olaylarýna dönelim.
O dönemde 3 ülkede ayný zaman süreçlerinde ayaklanmalar çýktý. Bütün ayaklanmalar görünüþte son derece masum ve insaný nedenlere dayanýyordu. Kimisi çevre diye ayaklanmýþ, kimisi daha çok özgürlük diye ayaklanmýþtý. Meydanlar bu masum istekleri savunan yüz binler ile dolmuþtu. Bu masum olaylar sözde masum tepkilerden baþka bir þey deðildi. Hiçbir þey tesadüf deðildi. Bu nedenle sözde masum tepkileri, kendi emellerine tahvil etmek zor olmadý.
Türkiye, Mýsýr, Tunus’ta her þey büyük güçlerin planladýðý gibi gidiyordu. Bu planlarýn baþarýlý olmasý ile birlikte bir taþla birkaç kuþu birlikte vurmuþ olacaklardý. Birincisi bu planlar ile Ýslam dünyasýnda demokratik parlamenter sistemlere son vereceklerdi. Arkasýnda da bütün dünyaya bir mesaj verilecekti. Ýslam ülkelerinde demokrasi denemelerini sona erdirmek gerekiyordu. Bakýn ‘Ýslam ve demokrasi’ bir arada olmuyor denilecekti. Arkasýndan diktatörlük, krallýk, monarþik, teknokrat ve bürokratik hükümetleri kurdurmak olacaktý. Çünkü büyük güçler artýk Ýslam ülkelerinde parlamenter sistem istemiyor. Ýslam ülkelerinde demokratik parlamenter sistemler büyük güçlerin hakimiyet kurma gücünü zayýflatýyor. Kararlarýn mecliste çoðunlukla alýnmasý ve seçimle gelen hükümetlerin halka hesap vermesi Ýslam ülkelerine hükmetmeye alýþmýþ büyük güçlerin iþine gelmeyecekti. Parlamenter sistemde ülkelere hükmetmek daha güç hale geldiði içinde demokrasi ile yönetilen üç ülkede birden isyanlar baþlattýlar.