Üç yıl, üç seçim ve terörle mücadelede uluslararası fırsat

Gelecek üç yıl, Türkiye için sadece yerel seçim (Mart 2014), cumhurbaşkanı seçimi (Temmuz 2014) ve genel seçimden (Haziran 2015) ibaret olmayacak.

Bu üç seçimi de etkileyecek en yakın ‘sorun’ terör ve onunla ilişkili kritik ‘dış’ olaylar yeni gelişmelere gebe. Önce terörle ilgili ‘coğrafya’ya, ardından gelecek birkaç yılda beklenen gelişmelere ve Türkiye’nin muhtemel rolüne bakalım:

Kuzey Irak: Terörün kaynağı olan Kandil’in bulunduğu Kuzey Irak’taki bölgesel yönetim (Mesut Barzani) bu konuda birincil muhatap.

AB:Terör örgütü PKK, artık Türk devlet adamlarının ağzından açıkça dile getirildiği gibi ‘müttefik’ AB ülkeleriyle ilişki içinde. Bu ülkelerde uzun süre hem diplomatik, hem ekonomik kayırma gördü.

Suriye: Esed yönetimi, Türkiye’ye karşı PKK’nın ülkedeki uzantısı PYD’yi destekledi. Örgütün kuzey sınırına ‘bayrak dikmesine’ göz yumdu.

İsrail: Türkiye ile ilişkiler ‘One Minute’la gerildi, Mavi Marmara ile koptu. Bu durum, öteden beri süregelen “PKK’ya destek veriyor” iddialarını da yeniden gündeme taşıyor.

Rusya: PKK’ya desteği hep konuşuldu. Abdullah Öcalan, Şam’dan ayrıldıktan sonra ‘garanti sığınak’ olarak Rusya’yı gördü.

ABD: Bütün ülkelerle ilgili denklemlerde ‘doğal’ etkinliği var. PKK’ya desteği de çok konuşuldu bugüne kadar, Türkiye ile istihbarat işbirliği de. Türkiye hala bu işbirliğini ‘yeterli düzeyde’ bulmuyor.

Bu coğrafyayı bugün ‘olumlu’ gözle okuyalım:

Kuzey Irak: Barzani ile sadece terörle mücadelede değil, enerji ve ticaret alanlarında milyar dolarlık ekonomik ilişki kuruldu. ‘Bağımsız’ hareket etmesi nedeniyle Şii ağırlıklı Bağdat yönetimiyle çatışan Barzani, yakın gelecekte hem çevresiyle, hem Bağdat’la, hem de dünyayla ilişkilerini düzeltmek/geliştirmek zorunda. Türkiye, ‘batılı’ komşusu, ABD’nin stratejik ortağı ve Irak Sünni toplumuyla iyi ilişkileri nedeniyle Barzani için en önemli ülke.

AB: Türkiye’deki demokratikleşme ve terör örgütünün Avrupa’daki şiddet eylemleri AB’yi  terör örgütüne karşı adım atmaya zorladı. AB ülkeleri PKK liderlerini tutukladı, örgütlerine baskın yaptı, para kaynaklarını kesti, yayınlarını durdurdu. Ekonomik kriz de ‘büyüyen Türkiye’nin önemini arttırdı. Türkiye, 1 Ocak’tan itibaren İrlanda dönem başkanlığında bu süreci hızlandıracak.

Suriye: Uluslararası toplumda ‘Esed sonrası’ ifadeleri sıklaşıyor. Suriye’nin geleceği de topraklarını işgal eden komşusu İsrail ve kavgalı olduğu Irak’la değil, Türkiye ile iyi ilişkilerden geçiyor. Esed’in yönetimden çekilmesi, PKK için de önemli bir bozgun olacak.

İsrail: Türkiye ile ilişkisizlik giderek İsrail’e de ağır gelmeye başladı. İsrail gazeteleri, Başbakan Netanyahu’nun, Türkiye başbakanıyla görüşmeye hazırlanan dünya liderlerini arayarak ‘arabuluculuk’ istediğini yazdı. Ayrıca Türkiye-Mısır işbirliği de İsrail’i yeniden Ankara’ya yöneltiyor.

Rusya: Daha önce Türkiye ile karşı karşıya gelmektense Öcalan’ı kısa bir süre misafir edip göndermeyi tercih eden Moskova, bugün de Suriye’nin ilişkileri zehirlemesinden endişeli. Enerji yolları, nükleer santral, 30 milyar doları aşan ticaret ve coğrafyanın gerektirdiği stratejik işbirliğinden salt Esed için vazgeçmesi düşünülemez.

ABD: İran krizi, Irak ve Barzani yönetiminin çatışması, Suriye’deki iç savaş, İsrail’in yalnızlaşması ve Arap dünyası ile ilişkiler Türkiye’yi daha güçlü bir ‘stratejik ortak’ haline getirdi. ABD’den, bugüne kadarki ‘dengeli’ yaklaşımını daha ‘Türkiye yanlısı’ hale getirmesi bekleniyor.

Türkiye üç seçime ‘terörsüz’ ortamda gitmek zorunda. Bu sağlanırsa, devamında da terör sorunu ortadan kalkacak. Uluslar arası tablonun ‘istikrar’ yönünde gelişmesi ve ‘terörle mücadelenin siyaseti zehirleyici etkisi’nin yönetilmesi halinde bunun sağlanabilmesi mümkün.