Gazetelerin üçüncü sayfalarý, emniyet, asayiþ, adliye haberlerine ayrýlýr. Þimdilerde TV'lerin ana haber öncesinde de 15 dakika kadar bir tür “Üçüncü sayfa haberciliði” yapýlýyor.
Son zamanlarda þunu diyorum:
- Gazetelerin üçüncü sayfalarý gittikçe daha okunamaz hale geliyor. Çünkü yürek dayanmýyor.
Bir þey daha söylenebilir bugün:
- Artýk oranýn konusu olan olaylar insanlýðýmýzýn ar damarýný öylesine parçalýyor ki, oraya sýðmaz hale geliyor ve gazetelerin birinci sayfalarýný, TV'lerin de ana haber bültenlerini dolduruyor.
Alýn iþte Suriyeli anne Emani Er- Rahmun ve onun 11 aylýk oðlu Halef”i vuran insanlýk çürümesini:
Bir anne. 9 aylýk hamile. Yani hamileliðinin görünmemesinin mümkün olmadýðý bir dönemde... Kaçýrýyorsunuz, tecavüz ediyorsunuz, öldürüyorsunuz, baþýný eziyorsunuz, sonra 11 aylýk çocuða yöneliyorsunuz, boðuyorsunuz, baþýný eziyorsunuz.
Bu bir cinayet deðil ki. Öte, çok öte, çok çok öte bir iþ. Vahþet bile tanýmlayamaz bunu. Kur'an'ýn, Kur'an'ýn insan kriterini bize öðreten Rahman'ýn “Bel hüm edall – hayvandan daha sapkýn” dediði þey bu. Benim, birçok konferansýmda “Ýnsan canavarlaþýrsa deðme canavar insanýn eline su dökemez” dediðim þey bu. Bu, insanýn tükeniþi ve onun yerine, aklýn Þeytan'a pabucunu ters giydirecek bir þekilde çalýþmasý bu.
Þimdi durup düþünelim:
Bunlar bizim aramýzdan çýkmaya baþladý.
Evet, Suriyeliler konusunda kafalarýn yer yer karýþtýðý doðru. Bir yanýmýz “Ensar” bizim, yani gerçek insan, yani gerçek Müslüman, rahmet insaný, güven sunan anlamýnda “mü'min” bizim... Ama bir yerlerde de fesat çemberi örüldü, insani zaaflarýmýza çalýþýldý ve bunlar, kimi zaman bilmem kaç milyon Suriyeli içinden her zaman çýkabilecek olan yanlýþ adamlarla buluþup, gerginliklere yol açýldý. Þu söylenebilir ki, Türkiye, Suriyeli mülteciler konusunda gerçekten ama gerçekten insanlýðýn yüz aký bir imtihan verdi.
Sakarya'daki olay, bir Türkiyeli- Suriyeli olayý deðildir. Bizim “Üçüncü sayfa”lara yansýyan yüzümüzün, bugün bu alanda görüntülenmiþ boyutudur.
Sosyologlar, psikologlar, þöyle bir yýlýn emniyet - asayiþ - adliye haberlerini tarasýnlar, yani bir “Toplumun üçüncü sayfa röntgeni” çýkarýlsýn, sonuç toplumsal ruh saðlýðýmýz adýna çok iyi bir manzarayý göstermeyecektir.
Bu kimi zaman bonzai ile týrmanýr, kimi zaman aile içi cinayetlerle, kimi zaman cinsel boyutlu kýyýmlarla... Eþler birbirini, evlat babayý, baba evladý katlediyor... Üniversite bitirmiþ genç kýz annesini kesiyor, biçiyor, bir valize koyup çöp konteynýrýna atýyor... Aile mahkemeleri aile dramlarýnýn bitmeyen senfonileriyle çýnlýyor. Engelli bir kýz, bir þehirde esnaftan memuruna, polisten bilmem nesine kadar 50 kiþinin tecavüzüne uðruyor.
Biz, alýþa alýþa, belki rutinleþmiþ yüzlercesini göremez hale geliyoruz, bir tanesi, bütün insanlýk kriterlerinin çürümesinin sembolü bir tanesi, gazetelerin birinci sayfa, TV'lerin ana haber bültenine sýçrayýverince, -hala duyarlýlýðýný kaybetmemiþse- bizim yüreðimize çarpýyor.
Toplumsal yapýmýzda bir þeyler oluyor dostlar!
Aþýnýyoruz dostlar.
Kalplerimize bakalým dostlar.
“Bu Suriyeliler de çok oldu caným”a geldiðimiz zaman yüreklerimizin tükendiði zamandýr, belki de son olay, asýl yüreklerimiz için bir þok olmalýdýr.
Devlet ve millet olarak þapkamýzý önümüze koyup düþünme noktasýndayýz.
Biliyorum, çok yürek yandý Suriyeli anne Emani ve yavrucak Halef için. Bu hala diri kalan yanýmýz. Oradan yola çýkarak, bir “Rahmet toplumu” inþa etmek üzere seferberlik ilan etmeliyiz.
Eðitim seferberliði demiþtim ya bir zamanlar bizzat Sayýn Cumhurbaþkaný'nýn liderliðinde...
Ýþte tam da o.
Eðitimin de yaþý yok. 7'den 70'e eðitim. Belki yoðun biçimde halk eðitimi.
Diyanet, Hocalar, öðretmenler, üniversiteler...
Ne diyorsunuz Emani anne için, ne diyorsunuz 11 aylýk bebek Halef için ve anne karnýnda anne ile birlikte topraða verilen yavru için?
Böyle bir vahþet bu topraklarda olmamalýydý. Neyi kaybetmiþsek, onu bulmak için kollarý sývayalým.