-ANKARA-
Gençliðini komünist sistem altýnda geçirmiþ Alman Cumhurbaþkaný Joachim Gauck, evsahibinin yanýnda her bakýmdan mutlu bir görüntü veriyordu. Medya önüne çýktýðý her fýrsatta Türkiye’deki ‘kötü geliþmeler’ konusunda görüþler açýklamýþ, konuðu olduðu bir ülkede diplomasinin izin verdiðinden öte sözler sarf etmiþti.
Hakkýnda hep saygýn ifadeler kullandýðý Cumhurbaþkaný Abdullah Gül’ün, kendisini aðýrladýðý sofrada yumuþak bir konuþma yapmasýný bekliyor olmalýydý ki, hitabýn yarýsýnda iþittikleri, yüz ifadesinin deðiþmesine sebep oldu.
Birkaç metre ilerisindeki masada oturmuþ, hitabýn Türkiye-Avrupa Birliði (AB) iliþkilerine dair bölümüne sýra geldiðinde, dikkatimi Cumhurbaþkaný Gauck üzerinde yoðunlaþtýrmýþtým. Önce Türkiye’nin AB macerasýnýn iki taraflý bir tercih sonucu baþladýðýný hatýrlattý Cumhurbaþkaný Gül. ‘Üyelik müzakeresi’ kararýnýn AB üyesi ülkelerin oybirliði sonucu alýndýðýný vurgulayýp sözü uluslararasý hukukun ‘ahde vefa’ ilkesine getirdi.
Ve ardýndan esas vurucu ifadeler: ‘’Bu konuda bazý çeliþkileri görmekten çok üzüntü duyuyoruz. Bir taraftan, özellikle son dönemde, ülkemizde bazý geçici olduðuna inandýðým olumsuzluklarý tenkit eden dostlarýmýzýn, Türkiye ile yargý, temel haklar, özgürlükler fasýllarýnýn açýlmasýna müsaade etmemelerini büyük bir çeliþki olarak görüyorum...”
Avrupa’da Almanya’nýn aralarýnda bulunduðu bazý ülkeler Türkiye’ye yargý ve temel haklar konularýnda eleþtiriler yöneltmeyi marifet sayýyor. Olabilir; her ülke bir baþkasýnda gördüðü eksiklik veya yanlýþlýðý nezaket ölçüleri içerisinde dillendirebilir.
Eleþtirdiði konularda kendisini de eleþtiriye açýk tutmak þartýyla...
Hâlâ ‘çifte vatandaþlýk’ konusunu çözememiþ, kendisini ‘ikinci vatan’ seçmiþ, kalkýnmasýna katkýda bulunmuþ milyonlara ‘vatandaþlýk’ vermekte zorlanan bir ülke Almanya; resmi uygulamalarýnda ayrýmcýlýk kokusu alýnabildiði gibi, ‘Neo-Nazi’ örgütlerinin Alman olmayanlarý hedef alan þiddet eylemlerine giriþebildiði bir ülke...
‘Neo-Nazi’ cânileri yargýlamada bile sorunlar yaþýyor...
Verdikleri söze raðmen ve Türkiye ev ödevlerini birer birer yerine getirdiði halde, özgürlükler konusundaki müzakere fasýllarýnýn açýlmasýna direnen AB’de, Almanya’nýn oyalayýcý etkisi hissediliyor.
Sonra da, Alman cumhurbaþkaný, ülkemize gelip, bizlere ‘AB prensipleri’ni hatýrlatabiliyor...
Prensipler arasýnda verilen sözleri tutmamak, ‘ahde vefa’ ilkesine yüz çevirmek de var mý?
Yemek masasýnýn þeref konuðuna ayrýlmýþ en merkezi koltuðunda oturan Cumhurbaþkaný Gauck benim bu düþündüklerimi zihninden geçirmiþ midir acaba?
Eleþtirdiði Türkiye Ýstanbul’da bir Alman Üniversitesi açýyor... Alman þirketleri dünyada en rahat Türkiye’de çalýþýyor...
Geleneksel Türk-Alman dostluðu Almanlar’ýn hâlâ en sevilen sayýlan milletler arasýnda yer almasýný saðlýyor...
Almanya Cumhurbaþkaný Gauck’un ülkemize bu ziyareti, umarým, Türkiye’nin AB macerasýnýn anlamsýz bir biçimde engellenmeye çalýþýlmasýnýn ve bunda kendi ülkelerinin baþ sorumlu olarak görülmesinin halkýmýz üzerinde büyük hayal kýrýklýklarýna yol açtýðýný Alman dostlarýmýzýn anlamasýna imkân verir.
Cumhurbaþkaný Gül, AB’nin fazla heveslisi olmadýðýmýzý, üyelik standartlarýna kavuþtuðumuzda Norveç gibi dýþarýda kalmayý yeðleyebileceðimizi açýk bir dille ifade etti zaten...
Ýki ülke açýsýndan da verimli geçtiðine eminim Cumhurbaþkaný Gauck’un Türkiye ziyaretinin...
