Ýltihaplý Baðýrsak Hastalýðý (Ülseratif kolit) için yan etkisi yüksek iliçlar yerine doðadan yardým almaya ne dersiniz?
Ülseratif kolit, Crohn hastalýðý gibi tipleri ile bilinen Ýltihaplý Baðýrsak Hastalýðý (IBH) baðýrsak mikroorganizmalarýna karþý baðýrsak yüzeyindeki hücrelerin bir cevabý olarak geliþen süreðen bir sorun. Bu hastalýðýn oluþumunda baðýþýklýk sistemi hücrelerinin (nötrofiller, monositler ve makrofajlar gibi) yaný sýra iltihaba yol açan aracý proteinlerin aþýrý üretimi, reaktif oksijen türleri ve azotlu metabolitler rol oynuyor.
Geçen hafta Ýsveç’te yaþayan bir okuyucumdan aldýðým mesaj beni çok sevindirdi. Okuyucum hastanede yapýlan kontrolde kendisine “Ülseratif kolit” teþhisi konduðunu ve aðýr bir vaka olduðu için mesalazin taþýyan iltihap baskýlayýcý ilacý ömür boyu kullanmasý önerildiðini ifade ediyor. Bir süre bu ilacý kullanmýþ, ancak ilacýn tanýtmalýðýnda (prospektü)çok sayýdaki yan etkileri bulunduðunu öðrenince endiþelenmiþ. Ne yapabilirim diye araþtýrýrken benim turp tohumu ile ilgili geçen sene Aralýk (2015) ayýnda gazetede çýkan yazýmý okumuþ. Kullandýðý ilacýný keserek benim önerdiðim þekilde turp tohumu kullanmaya karar vermiþ. Üç ay süre ile her sabah aç karnýna 2 çay kaþýðý turp tohumunu el deðirmeninde çekip yarým bardak ýlýk su içerisine karýþtýrarak içmiþ. Bu arada benim bilmediðim bir deneyimini de aktarýyor; turp tohumunu içtikten sonra sanki kemoterapi almýþ gibi en az 2 saat kendine gelemediðini, uzanmak ihtiyacý hissettiðini belirtiyor. Üç ay sonra kendini iyi hissettiði için miktarý önce haftada 1-2 defaya indirerek uygulamayý tamamen kesmiþ. Aradan 3-4 ay geçince, teþhis konulan hastaneden kendisini kontrole çaðýrmýþlar. Ýsveç’te bu hastalarýn tedavisindeki geliþmeleri izlemek için yapýlan normal bir iþlem. Yapýlan kontrollerde kalýn baðýrsaklardaki aðýr “lezyonlarýn” tamamen kaybolduðu gözlemlenmiþ. Doktorlar mesalazin taþýyan ilacý kullanmaya devam etmesini istemiþler, ama o kullanmadýðýný belirtiyor.
Ben buradan kendisine deneyimlerini bizlere aktardýðý için tekrar teþekkür ediyorum. Bildiðiniz gibi ben bir “þifacý” deðilim. Ancak tüm hastalýklarýn devasýnýn doðada saklý olduðuna yürekten inanan ve bilimsel araþtýrmalar ile de bu hipotezi kanýtlamaya çalýþan biriyim. Bilimsel araþtýrmalarýn bulgularýný yorumlayarak sizlere aktarmaya,muhtemel tedavi edici niteliklerinin yaný sýra riskleri konusunda sizleri bilgilendirmeye çalýþýyorum. Okuyucumun deneyimlerini ayrýntýlý olarak bizlere aktarmasý sizlere aktardýðým bilgilerin bir saðlamasý olduðu gibi, ayný dertten mustarip binlerce kiþiye yol gösterecektir. Ayný þekilde karþýlaþýlan olumsuz etkilerin de bildirilmesi durumunda diðer hastalarýn olasý riskler konusunda uyarýlmasý mümkün olabilecektir.
Biraz da gülelim
Aslýnda hafta sonlarý televizyonda gündüz programlarýný izlemeye pek zamaným olmaz, ama arkadaþým uyarý mesajý atýnca hemen kanalý açtým. Geçen Cumartesi kanallardan birinde tuz pazarlayan bir profesörün programý vardý. Kendisini üç üniversite bitirmiþ ve ABD’de araþtýrmalar yapmýþ büyük bir âlim olarak tanýmladý, ama ben diplomasýný biliyorum! Pazarladýðý tuz ürünlerinde 120 mineral bulunduðunu, bunlarýn her derde deva olduðunu belirtti. Bilimsel kaynaklarda þu an tanýmý yapýlmýþ 81 element (gazlar ve zehirli olan arsenik, cýva, kadmiyum, kurþun dâhil) bulunduðuna göre kendisi gerçeküstü güçlere sahip görünüyor! Ancak pazarlamaya çalýþtýðý nane yaðýnýn yararýný belirtmek için bir hareket yaptý ki, orada koptum! Sunucuya “Senin migrenin vardýr, baþýn aðrýr” dedi. Sonra kafatasýna yumruðu ile (Kapý týklar gibi) vurarak “Bu tahta aðrýr mý, hiç” dedi. Yani beyni “tahta” olarak tanýmladý; yorumu size býrakýyorum! Beni çok eðlendirdiði için kendisine teþekkür ederim.