Uludere, kürt meselesi, mutluluk ve dangalaklýk

Çarþamba sabahý, galiba NTV ekranýnda idi, Uludere Raporu tartýþýlýr iken ekranlara Þýrnak merkezden ya da Uludere ilçesinden bir görüntü geldi.

Ekranlara yansýyan görüntü ne bir il ne de bir ilçe merkezi görüntüsüne benziyordu ama bir kürt yerleþim merkezi olduðuna kuþku yoktu zira caddenin (!) üzerine materyel olarak son derece entipüften ama ideolojik olarak çok sert ama sert olduðu ölçüde de dangalakça bir yazý yazýyor idi: “Ne mutlu türküm diyene”.

Bu ifadenin siyaset literatürümüze girdiði senelere bir eleþtiri getiremiyorum, tarihçi de deðilim, belki yirmili, otuzlu senelerde ulus devlet inþa sürecinde bir anlamý olabilir ama bugün bu ifadenin hala, AK Parti’nin de onuncu iktidar senesini geride býrakýrken, kürtlerin yaþadýðý yerlerde daða, taþa, caddelere, bu insanlarla, kürtlerle dalga geçer gibi yerleþtirilmesini anlamakta zorlanýyorum, bu iþi de çok ama çok ciddi bir provokasyon olarak deðerlendiriyorum.

Bu “Ne mutlu türküm diyene” sloganýný kürtlerin ve azýnlýklarýn yoðun yaþadýðý yerlere kimler yerleþtiriyor?

Asker mi, polis mi, valilikler mi, Ýçiþleri ya da Milli Eðitim Bakanlýklarý mý, Milli Güvenlik Kurulu mu, Özel Harp Dairesi mi, Psikolojik Harekat Dairesi mi? (yeni adý deðiþik galiba)

Bu “Ne mutlu türküm diyene” sloganý, malum, dönemin Genelkurmay Baþkaný Yaþar Büyükanýt’ýn bizzat kendisinin kaleme aldýðý 27 Nisan Muhtýrasý’nýn da özünde yer alýyor, bu slogana katýlmayanlarýn TSK’nýn düþmaný olduðu ve sonsuza kadar da öyle kalacaklarý belirtiliyor idi.

Þayet ve maalesef bu ifade, “Ne mutlu türküm diyene” ifadesi ,bir yurttaþlýk (!) formülasyonu ise neden çok aðýrlýklý olarak kürtlerin yoðun yaþadýðý yerlere yazýlýyor, yerleþtiriliyor?

Van’a gidiyorsunuz, karþýnýza daða yazýlmýþ koskoca bir “Ne mutlu türküm diyene” çýkýyor?

Ayný sloganý Çamlýca’da, Kayýþdað’da ya da Uludað’da, Ege daðlarýnda görmüyorsunuz.

Yukarýda, bu sloganý buralara kimler yerleþtiriyor derken Milli Eðitim Bakanlýðý’nýn da ismini geçirdim zira bu sloganý okul giriþlerinde azýnlýk okullarýnýn kapýsýnda, rum ya da ermeni mekteplerinde mutlaka görüyorsunuz da nedense baþka okullarda bu durum bir “mutlaka”ya tekabül etmiyor.

Varlýk vergisi faciasýný, 6-7 Eylül olaylarýný yaþamýþ ailelerin çocuklarýnýn “Ne mutlu türküm diyene” sloganýný gördüklerinde gerçekten mutlu olduklarýný birileri düþünüyor ise aklýma dangalaklýktan baþka kelime gelmiyor doðrusu.

Bu sloganý azýnlýk okullarýnýn kapýlarýna yazan devlet (!) zihniyetinin de bir karar vermesinde fayda mülahaza ediyorum; Yargýtay yakýn tarihimizde bu çocuklar için, ahlaksýzca, yabancý tabirini kullanmýþ idi, bir karar versinler bu insanlar yabancý mý, yoksa türküm diyerek mutlu olacak insanlar mý?

Çarþamba öðle saatlerinde NTV ekranlarýnda gördüðüm bu slogan da Þýrnak ya da Uludere’de bir caddede idi; Uludereli bir yurttaþýmýzýn, belki de geçen sene bugün ailesinden birini, tüm devlet yetkililerinin onay ya da göz yummasý ile kaçaða giderken, Hava Kuvvetlerimizin bombalamasý sonucunda kaybetmiþ bir yurttaþýmýzýn türküm diyerek ne kadar mutlu olabileceðini de takdirlerinize býrakýyorum.

Kürt meselesinin çözümü konusunda siyasal iktidar, Oslo giriþimi gibi, TRT Þeþ gibi çok olumlu adýmlar da atabiliyor ama nedense bu provokatif slogan bir türlü bu daðlardan, taþlardan kaldýrýlamýyor.

Siyasal iktidar da bu saçmalýðýn arkasýnda mý, yoksa bu sloganlarý buralara iliþilemeyen devlet güçleri mi yazýyorlar?

Yazýyý bitirirken bir noktaya da iþaret etmek isterim; Uludere faciasý konusunda herkes, haklý olarak, istihbaratýn ve vur emrinin sahibini merak ediyor, haklýlar zira, bir kastýn olmadýðýna eminim ama çok büyük bir yanlýþýn olduðu muhakkak ve 34 kiþinin hayatýna malolan bir yanlýþýn sahipleri bir müeyyide ile muhatap olmak zorundalar.

Bu konu tam bir senedir konuþuluyor, daha da konuþulur, þayet siyasal iktidar olayýn ertesi günü gerekli hukuksal adýmlarý hemen atabilse idi bu konu bugün ÇOKTAN gündem dýþýna taþýnmýþ idi.

Böylesi Hükümet için daha iyi olmaz mý idi?

twitter.com/KarakasEser