Ulusalcý çekirdek Kýlýçdaroðlu’nu devþirdi

Gürsel Tekin, Ýstanbul Ýl Baþkaný olduðu zaman bana da uðramýþtý. Sevinmiþtim. Ýyi bir þeydi, bir Halk Partili’nin kapýmýzý çalmasý, gelip bir çayýmýzý, kahvemizi içmesi...

Konuþtuk biraz. Sonradan Kýlýçdaroðlu’na ve baþka CHP’lilere söylediðim birçok þeyi, o gün Gürsel Tekin’e söyledim.

Bakýn dedim, CHP’li vekil, Kýrýkkale’de, ‘belediye her tarafa cami yaptýrdý’ deyip gazetecileri topluyor.

Gazeteciler, geliyor. Vekilin adýný unuttum, hala vekil midir bilmiyorum.

“Ýþte” diyor vekil, “Camiler. Bakýn, hem de gereksiz, kimisi yanyana.”

“Sayýn vekilim” diyorlar, “Bunlar cami deðil, trafo.”

Ve ekledim. “Bu cami takýntýsýyla, bu baþörtüsü alerjisiyle, bu Kur’an Kursu fobisiyle olmaz. Milletle barýþamazsýnýz.”

“Deðiþecek” dedi Gürsel Tekin. “Göreceksiniz, hepsi deðiþecek.”

Daha sonra, bir vesileyle, Kemal Kýlýçdaroðlu’yla birlikte de geldiler. Yanlýþ hatýrlamýyorsam Kemal Bey’in Ýstanbul’a baþkan adayý olduðu günlerdeydi.

Sonra da görüþtük, hem Tekin’le, hem Kýlýçdaroðlu’yla. Bu görüþmelerin bazýsýnda ayný konularý yine konuþtuk.

(Kýlýçdaroðlu’nun, arkadaþým Hamit Can rahmete erdiði günlerde taziyede bulunmasý da, deðerli, unutulmaz bir þeydir. Velev ki siyaseten yapýlmýþ olsun.)

Ben, bu görüþmelerden ve bu iki siyasetçinin kimi çýkýþlarýndan hareketle, CHP’de bir yenilenme, bir deðiþim olacak herhalde diye düþündüm.

Ama bu olumlu çýkýþlarýn hepsi, CHP’deki ‘ulusalcý çekirdek’ tarafýndan geri itildi.

Ta ki, Birgül Ayman Güler’in, en çok da CHP’deki Kürtler’e hitaben, “Kürtlerle Türkler eþit deðildir” anlamýna gelen cümleleri sarf ettiði günlere geldik.

Kritik bir noktaydý orasý. Tam orada, güçlü bir siyaset üretmesi gerekiyordu CHP liderliðinin. ‘Ulusalcý çekirdek’le ‘deðiþimci çevre’yi bir arada tutacak, deðiþim çýtasýný bir kademe yükseltecek, yeni bir söylemin tam yeriydi.

Yapamadý bunu Kýlýçdaroðlu. Yeni bir siyaset üretmek ve ‘kriz’i aþmaya çalýþmak yerine, krizi halýnýn altýna süpürdü.

Bana göre, Kýlýçdaroðlu, her ne kadar ikide bir ‘ulusalcý çekirdek’ tarafýndan adeta itilse, hizaya getirilse de, ‘deðiþimci çevre’nin mensubuydu.

Önce, Kýlýçdaroðlu’nun, ‘ulusalcýlar’ tarafýndan ‘rehin alýndýðýný’ düþündüm.

Bir þey diyemiyordu. Ulusalcýlarýn laflarýnýn üstüne laf söyleyemiyordu. Bir þey vardý orada, bir korku. Sanki, geleneksel CHP’nin çok daha gerisinde bir çizgiye, oldukça sýð ve alabildiðine katý bir ‘Ýþçi Partisi’ çizgisine teslim olmuþtu Kýlýçdaroðlu.

Genel Baþkan Yardýmcýsý Gülseren Onanç, o krizlerin, arýzalarýn altýna süpürüldüðü halýyý kaldýrýverdi.

Dedi ki, “CHP tabaný, çözüm sürecini destekliyor. CHP’lilerin yüzde 65’i çözümden yana.”

Bir anketti açýkladýðý. Ve duyarsýz kalmamasýný istiyordu CHP’nin.

Halý kalkýnca, halýnýn altýndaki toz, gübür ortaya çýktý. (Ben hala Kýlýçdaroðlu’nun rehin olduðunu düþünüyorum.)

Sonra ne oldu?

Kýlýçdaroðlu, Onanç’ýn istifasýný istedi. Onanç da istifa etti.

Bunu görünce, Kýlýçdaroðlu’nun rehin tutulduðu düþüncesinden sarf-ý nazar ettim.

Kýlýçdaroðlu’nun ‘ulusalcý çekirdek’ tarafýndan ‘devþirildiðine’ kanaat getirdim.

Gürsel Tekin’in sesi çýkmýyordu. Oysa, onun bir þey söylemesi lazýmdý.

Söyledi. Ulusalcý çekirdeði savunmaya matuf laflar etti. Ne Gülseren Onanç’ýn istifaya zorlanmasýna deðinebildi, ne Sezgin Tanrýkulu’nun hýrpalanmasýna. (Evet, çok hýrpalandý Tanrýkulu.)

“Gürsel Tekin’i de ürkütmüþler” diye düþündüm.

Sandalye endiþesi miydi? Yoksa baþka bir korku mu? Böyle bir izlenime kapýldým.

Þimdi bekliyorum. CHP, pek yakýnda gireceðimiz yerel seçim sath-ý mailinde ne yapacak?

Ulusalcý çekirdek, Genel Baþkanlýk makamýnda tuttuðu Kýlýçdaroðlu’nu deðiþtirme fýrsatý bulabilecek mi? (Bunu çok istediklerinden hiç þüphem yok. Uygun aday bulunmasýna baðlý her þey. Elli yýllýk Baykal’ý bir günde harcadýlar. Kýlýçdaroðlu’nu mu harcayamayacaklar? Anýnda harcarlar.)

Yoksa, ‘mostra’yý bozmamak için, Kýlýçdaroðlu’na ilaveten bir iki yenilikçi ve bir iki saðcýyla seçim vitrini mi yapacak?

Vitrin, yetecek mi CHP’ye?

Ya da, CHP için, daha hayati bir soru:

CHP tabaný, hiçbir çözüm üretemeyen, üretilmiþ çözümler hakkýnda kuru bir itirazdan baþka söyleyecek hiçbir sözü olmayan, yeni durumlara uyum kabiliyeti sýfýr olan bir CHP’yi, daha ne kadar taþýr?