Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde, ‘imkansız eşitlik'

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Savcısı Kerim Esad Ahmed Han, Gazze'de yaşanan insani dramın tüm dünyanın gündeminde olduğu şu günlerde, tartışılacak bir karara imza attı. İsrail Başbakanı Netanyahu, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ile birlikte Hamas yöneticilerinden, Yahya Sinver, El Kassam Tugaylarının lideri Muhammed İbrahim el-Mesri ile Hamas'ın siyasi lideri İsmail Heniye'nin tutuklanmasını talep etti.

Karara İsrail'e destek veren ABD, Almanya, İngiltere gibi ülkeler karşı çıkarken, Fransa, Güney Afrika, Belçika, İrlanda, İspanya gibi ülkelerden destek açıklamaları geldi. Daha evvel Ukrayna-Rusya çatışması dolayısıyla Putin'e de tutuklama kararı çıkartan Savcı Kerim Esad Ahmed Han, Pakistanlı meşhur siyasetçi İmran Han'ın ağabeyiymiş. 1997'den bu yana uluslararası davalarda ya hukuk müşaviri veya avukat olarak görev yapan Han, Bosna dramıyla ilgili davalarda, Ruanda, Kamboçya davalarında hukuk danışmanı veya gözlemci sıfatıyla yer almış... Afganistan'daki Taliban, Ortadoğu'daki DAEŞ terör örgütlerini ve liderlerini inceleyen raporlar hazırlamış. Hazırladığı raporlara ve baktığı davalara göz atınca, Pakistan menşeli Müslüman ve renkli bir İngiliz olarak, İslam'ın terörle ilişkilendirilmesi mevzuunda kullanışlı aparatlar olan – ve aslında ABD, Birleşik Krallık gibi ülkelerce de desteklenip, örgütlendiği bilinen- terör örgütleri hakkında epey bilgi sahibi birisine benziyor...

Renkli bir tene sahip ve Müslüman menşeli hukukçuların üzerindeki ağır baskı yükünü defalarca dinlemiş birisi olarak, ister istemez acaba en tepedeki bu Müslüman ve renkli adamın, tutuklama kararına Filistin cephesini de katması acaba bu sofistike ırkçıların baskısı mı diye de düşündüm. Bu öyle bir baskıdır ki, sert köşeli, sert sözlü, sert ifadeli bir şekilde ortaya konmayan, ama dikkatle izlendiğinizi, attığınız her adımın sıkı şekilde takip edildiğini bildiğiniz daha örtülü, daha gizemli, daha şık bir baskıdır...

İsrail öldürüyor, Filistin ölüyor iken; iki tarafa da bakın eşit davranıyoruz havası mı estiriliyor? Veya İsrail'in şerrinden mi korkuluyor? Ya da ABD'den veya Anglosaksonya'daki 'sahip'lerden mi çekiniliyor?

Bu kadar büyük insani kayıpların, ağır dramların yaşandığı bölgeler olan; Kamboçya, Ruanda, Bosna, Filistin davalarının etkin katılımcısı olarak, insani ve basiretli yargının kendi iç dünyasında, karar anlarında, galip gelmesi gerektiğini düşünüyor insan ilk bakışta...

Ama Netanyahu ile Heniye'yi eşitlemeye kalkan bu tutuklama kararı, ya ağır baskı altında olduğunun bir delili veya korku, ama her ne olursa olsun, apaçık bir adaletsizlik. Mağdur ile suçluyu, katil ile katledileni, mütecaviz ile taciz edileni bir çizgide tutamazsınız. Bunlar arasında hukuk felsefesi literatürüyle söyleyecek olursak, 'imkansız eşitlik' ilkesi vardır...

Daha somut bir örnekle ifade edelim; Gazze'de İsrail tarafından yapılan hastane baskınlarında, kuvözlerde çığlık ata ata ölen bebekler ile, o bebek ölülerinin tepesinde sigara içerken fotoğraf çektiren İsrail askerleri hukuk nazarında, bir ve eşit değildir. Ölen 15binin üzerindeki çocukları düşündüğümüzde de, bu Gazzeli masumlarla, onların bebekken öldürülmeleri gerektiğini deklare eden Netanyahu hukuken asla eşit değildir.

İşgal edilen, insanları feci şekilde imha edilen, hastaneleri, camileri, kiliseleri yerle bir edilen Gazzeliler ile, onları aç susuz bırakarak, hedef tahtasına nişan alır gibi tek tek yok eden İsrail ve İsrailliler bir değildir. Gazzelilere gelen gıda ve sağlık yardımlarını bile, tırlara saldırarak imha eden, tır şoförlerini öldüresiye döven güya (!) sivil İsraillilerle, Gazze'de yakılarak öldürülen sivil halk bir ve eşit değildir...

Mazlum Gazzelileri temsil eden İsmail Heniye'nin üç oğlu ve torunları bu süreçte İsrail güçlerince şehit edilirken, onu Gazzelilere ''insan değiller, insanımısı mahlukları öldürüyoruz' diyen İsrail Savunma Bakanı Gallant ile bir ve eşit tutamazsınız...

Siz nasıl olur da masum ve sivillerin yaşadığı hayati bir dramı, evirip çevirip, güya orta yol veya maslahat gözeterek katillerle aynı safta tutarsınız?

Nasıl olur da kurbanlar ile cellatları aynı safta sayabilirsiniz?