Türkiye’nin karþý karþýya olduðu aðýr saldýrý, kendi iç dengelerinde yaþanan sarsýntýyla birlikte daha yakýcý hale geliyor. Tam da bu nedenle toplumun geniþ kesimleri, bu yaralarý saracak ve sözkonusu saldýrýyý bertaraf edecek bir tercih yapmanýn arayýþýnda.
Burada sadece 1 Kasým seçimlerini ve orada çýkacak olan sonucu kastetmiyorum. Kuþkusuz seçimler bu dönemin atlatýlýp, Türkiye’nin yeniden yola devam etmesinde önemli bir basamak. Olup bitenin nasýl algýlandýðýný ve 7 Haziran sonrasýnda ortaya çýkan geliþmelerin, toplum tarafýndan nasýl okunduðunu geniþ biçimde görme þansýmýz olacak. Ancak bundan fazlasý var ve onu görmediðimiz takdirde seçimlerden çýkacak herhangi bir sonucun, bizi düzlüðe taþýmasý imkansýz.
Kopan baðlar var, sarýlmasý gereken yaralar, giderilmesi gereken zaaflar. Acilen atýlmasý gereken adýmlar. Tüm bunlarýn kuþatýcý ve geniþ kesimlere dokunabilen bir liderlik eliyle yapýlmasý gerekiyor.
Hepimiz sýkça dile getiriyoruz. Ülkemizin belli bir bölgesinde artýk ciddi boyutlarda bir aidiyet sorunu var. Ancak bu aidiyet sorununu tek taraflý görmemek; ülkenin farklý kesimlerinde yaþanan kopuþu, umutsuzluðu ve sýkýntýlarý da tespit etmek, ayrýca hissetmek zorundayýz. Etnik bir tarif üzerinden kendisini yeniden var kýlmaya çalýþanlar kadar, onun ortaya çýkardýðý sorunlar üzerinden umudunu yitiren kesimlere de bakmak ve onlarý yeniden bu ülkeye baðlayacak bir heyecaný yükseltmek zorundayýz.
Birileri, bizi ne acýnýn ne de sevincin bir araya getiremeyeceðini söylüyorsa, kimin söylediðine bakmaksýzýn oturup düþünmeliyiz. Dün Konya’da milli takýmýmýzýn maçýný seyrettim tribünde. Oraya pek de umutlu gelmeyen insanlarýn, ekran baþýndaki milyonlarla birlikte maçýn sonunda nasýl bir heyecana kapýldýðýný görmek hem çok güzel, hem de can yakýcýydý.
Birileri hangi anlayýþ, ideoloji ya da etnik zihniyet adýna insanlarý yönlendirmeye kalkýþýrsa kalkýþsýn; hala çok geniþ kesimlerin hayata dair bir umuttan, geleceðe dair küçük bir ýþýltýdan baþka bir beklentisi yok. Bu çok önemli, bu çok deðerli. Hala büyük standartlar, hala büyük bir refah düzeyi yahut benzeri beklentiler içinde deðil insanlar. Sahip çýkýlmak, bunu hissetmek ve hepsinden önemlisi kendisini güvende hissetmek istiyor.
Üstelik bunu baþarmýþtýk. Hatta geçici bile olsa barýþ içinde yaþamanýn adýmlarýný atmýþ, hiç olmazsa annelerimizin eli yüreðinde evlatlarýný beklediði bir ülke olmaktan çýkmanýn umudunu vermiþtik herkese. Bunu istismar ettiler, doðru. Birileri bunu kendi kirli çýkarlarý uðrunda kullandý, bu da doðru. Ama kim ne yaparsa yapsýn, bir akýl, bir irade insanlara umut vermek zorunda. Üstelik içi boþ deðil, sahici ve samimi. Hem makul, hem gönülden. Hem bugüne dair, hem geleceðe.
Böyle bir arayýþýn ortasýnda seçimlere gidiyoruz. Sorumluluk almak istemeyenler var. Herkes görüyor. Aldýklarý sorumluluðu istismar edenler, toplumun ve ülkenin yararýna adým atmayanlar var. Onlarý da herkes görüyor. Bir þekilde bunun cevabýný da alacaklar toplumdan.
Ama asýl önemli olan; bu ýþýðý yeniden taþýyabilecek, barýþý yeniden inþa edebilecek, huzuru tekrar saðlayabilecek ve bir zamandýr insanlarý baþý önünde ve çaresiz gezdiren atmosferden çýkarabilecek olanlarýn yeniden ve yeniden cesur adýmlar atmasý.
Baþka bir umut yok. Baþka bir çýkýþ yok. Acýnýn ve sevincin bir araya getiremediði bir ülke deðilsek, bunu söyleyenlerin hesaplarýný bozmak istiyorsak; dün bunu baþaranlarýn, bugün de baþaracak kadar cesur ve kuþatýcý olmalarýný gerekiyor.