Umudun sadece iyi bir geleceði beklemekten ibaret olmadýðý, beklentiden çok esasen ona ulaþma çabasýný içerdiði, gerçek anlamýnýn bu olduðu yolunda çok ciddi ifadelere rastlamak artýk pek þaþýrtýcý deðil. Çünkü belli bir geleceðe güven duymanýn o geleceðin gerçekleþmesine yardýmcý olmayý koþulladýðý, onu bir beklenti olmaktan çýkarýp, onu uðruna yürütülen bir faaliyete dönüþtürdüðünü kendi pratiðimizden de biliyoruz. 15 Temmuz’da demokrasi umudumuzun bizi sokaða dökmesi gibi. Umut etmek ile umudu gerçekleþtirmek bir bakýma et ve týrnak gibi iç içe geçmiþtir artýk.
Eðer bu doðruysa o zaman umut etmek hem bir seçimdir, hem de pratik bir faaliyettir. Týpký cana yakýn bakýþlarla etrafýna bakýnan birinin arkadaþ edinme ihtimalinin, nadan ve huysuz birine göre çok daha fazla olmasý gibi. Sevimli, enerjik ve empati dolu bakýþlarla etrafýnda dost ve arkadaþ arayan biri, yüzündeki bu belirgin ifadelerden ötürü umut etmekten daha fazlasýný yapmaktadýr. Bir tür gerçekleþmesi olasý niyetinin faaliyetini yürütmektedir.
Hatta bir adým daha ileriye giderek þöyle de diyebiliriz: Kiþi gerçekleþeceðinden emin olduðu þeyi artýk umut etmez. Gerçekleþeceðinden emin olduðu þeyin inþasýnda aktif rol alýr. Artýk "umuyorum" demez; çünkü umuyorum sözcüðü bir belirsizliði de ima eder. Umuyorum ifadesi "biliyorum" kadar empati belirtmeyen, "Ben de öyle düþünüyorum"a göre de daha zayýf bir ifade olur.
Bu anlamýyla umut, saðlam ve kesin inançlar taþýdýðý için sahneye artýk güveni de davet eder. Güven, inanç, baðlýlýk, arzu ve umut arasýnda artýk gözle görülür bir bað oluþmuþtur. Bu üçgen bizi daha saðlam bir zemine taþýr; bilgi edinme sürecine. Bilgi edinme sürecinin zihinsel faaliyetin geliþimi bakýmýndan umut içerdiði tartýþýlmazdýr. O halde bu durumu þöyle ifade etmemizin önünde artýk hiç engel kalmamýþtýr: Umut mantýðýn vazgeçilmez gereklerinden biridir.
Artýk umudu daha belirgin olarak tarif etmek için elimizde yeterince veri var ve gönül rahatlýðýyla þöyle diyebiliriz; umut bir hüsnü kuruntu deðil. Daha iyi bir gelecek için, sürdürülmesi en zor olan koþullarda bile, hayranlýk verici neþeli bir beklentidir.
Kuþkusuz umut, amacýmýzý sadece arzu ederek gerçekleþtirmemizi saðlayan, kerameti kendinden menkul bir kehanet deðildir. Eðer böyle düþünürsek, umudun bizden beklediði çabayý hiçe saymýþ olacaðýz. Yeterince umut ettiðimiz takdirde istediðimizi elde edebileceðimizi vazeden popüler Amerikan öðretisi, boþ bir balondan baþka bir þey deðildir.
Peki ne yapmalýyýz? Umudumuzun, inancýmýzýn ve güvenimizin saðlamlýðý kadar, en az onlar kadar saðlam bir vicdan ve eleþtirel bir bakýþ da edinmek gerekiyor. Ýçinde ve bir parçasý olduðumuz geleceðin inþasýnda aktif rol alýrken, ihtiyaç duyduðumuz inanç ve güvenin yanýna bir de vicdan gözümüzden oluþan bir eleþtirel bakýþa da yer vermeliyiz.
Geleceðe duyduðumuz neþeli güvenin hiç þüphesiz eleþtiri filtrelerine de ihtiyacý var. Hem inanacaðýz, hem baðlý kalacaðýz, hem güven duyacaðýz hem de gerektiðinde gözümüzü kýrpmadan eleþtireceðiz. Bu bir tür matematik dersinde toplama yaparken, rakamlarý aþaðýdan yukarýya doðru da hesaplayarak saðlama yapma kuralý gibi gerekli ve zorunlu bir þeydir.
Bu ülkenin bize ihtiyacý var. Tersi de doðrudur, bizim de bu ülkeye ihtiyacýmýz var. Toplumsal hayatýmýzý inþa ederken bir taraftan katýlýmcýyýz öte taraftan da her þeyin daha iyi olmasý için eleþtirel düþünmekten vazgeçemeyiz. Hem yapacaðýz, hem de eleþtireceðiz. Yapýlan iyi iþleri övgümüz ve takdirimizle ödüllendireceðiz ama varsa yanlýþ yapýlan þeyleri de eleþtirimizde makul hale getireceðiz.
Nedeni ne olursa olsun, son tahlilde “umudunu yitirmenin ne olduðu” sorusu, “umut etmenin ne olduðu” sorusu kadar çetin bir sorudur. Umudunu yitirmek, umutsuz hissetmekle ayný þey deðil, ayný anlama gelmez.