Umut, memleket ve Avrupai yangýnlar

Memleketten gelen haberler umut verici. Tarihin bana göre en önemli barýþ projesi yürürlüðe girmek üzere... Akil Ýnsanlar Heyeti’nin atacaðý adýmlar ve çalýþmalarý, yurtdýþýndaki Türkiye tarafýndan da yakýndan izleniyor. Heyecanla..

Fransa ise tarihinin en önemli siyasi tsunamisini yaþýyor. Politik tabloyu sarsan skandalda, vergi yolsuzluklarý ile mücadele edeceðini söyleyerek iktidara gelen François Hollande’ýn vergi dosyasýný teslim ettiði bakan olan Jérôme Cahuzac’ýn gizli hesaplarý ortaya çýktý. Yalan, ihanet, boþanma hýrsý ile tutulan avukatlar, siyasi rakiplerin intikam alma hesaplarý... Fransa’da siyaset Brezilya dizilerine döndü ve yeni istifalarla ülke çalkalanacak gibi.. Ýç ve dýþarýdaki bu baþ döndürücü gündem arasýnda ise zihnimden yanan göçmen evleri bir türlü çýkmak bilmiyor. Zira Avrupa, artýk istenmeyenlerin evinde aniden çýkan yangýnlarýn evsahibi bir kýta! Ortaçað karanlýðýna hýzla ilerliyor sanki.

“Unwelcoming” Avrupa ve yanan göçmen evleri

OECD’nin bir raporunda rastladým bu ifadeye. Almanya’daki göçmen iþ gücü politikasýnýn detaylý bir þekilde ele alýndýðý 2012 tarihli bu raporda Alman toplumunda yabancý iþçilere yönelik olarak geliþen yaklaþýmý “unwelcome” fiiliyle ifade ediliyordu.

Avrupa ülkelerinde iþsizlik rakamlarý arttýkça, göçmen evlerinde çýkan yangýnlar da artýyor nedense!

Geçen hafta sonu Almanya’dan gelen yangýn haberlerine ilaveten Fransa’da beþ ayrý yangýn haberi aldýk. Ve ne tesadüftür ki, Fransa’nýn sýnýrdýþý etmeye çalýþtýðý Romanlara ait barýnaklar yakýldý. Paris ve Lille’den gelen bu yangýnlar þüphe götürmez bir þekilde sabotaj sonucu. Zira, Romanlara ait olan ve çadýr ve karavanlardan oluþan, 500-1000 arasý Roman’ýn yaþadýðý bu barýnak daha önce de kundaklanmýþ.

Ýzlemeye devam etmeli.. “Avrupa kýtasýnda yanan neden hep göçmen evleri oluyor?” Geçen haftanýn en anlamlý cümlesiydi.

Paris’te Avrupa medya buluþmasý

Önümüzdeki hafta sonu Paris’te önemli bir randevu var. Baþbakan Yardýmcýsý Bülent Arýnç, Avrupa’daki Türk medyasý temsilcileriyle biraraya gelecek. Türkiye’nin Avrupa’daki ve Avrupa’nýn da Türkiye’deki izdüþümünde bu ülkelerde görev yapan basýn mensuplarýnýn önemli bir payý var. Ama nedense, sanki yurtdýþýndaki vatandaþlarla ilgili politik ya da bürokratik yanlýþlar þimdiye kadar hep yurtdýþýnda görev yapan basýn mensuplarýný da etkilemiþ. Çalýþma koþullarýndan, o ülkelerdeki haklarýnýn korunmasýna dek pek çok baþlýkta yurtdýþýndaki basýn mensuplarý hep kendi baþlarýna býrakýlmýþlar. “Uzaktan davulun sesi” de hep hoþ gelmiþ içeridekilere.., Gurbet ne demek, memleket ne demek, daha iyi anlaþýlmýþ günün sonunda! Zaten rekabete dayalý bir meslek olan gazetecilik mesleðinin yurtdýþýnda, hakkýný vererek yapýlmaya çalýþýlmasý iðneye kuyu kazmakla eþdeðer olmuþ. Yabancý ülkelerde çalýþan basýn mensuplarýnýn o ülke makamlarýnca yeterince ciddiye alýnmasý için öncelik, kendi ülkeleri tarafýndan dikkatle dinlenmesidir. Bu açýdan Baþbakan Yardýmcýsý Arýnç’ýn Paris toplantýsýný çok önemli buluyorum.

Çikolata renkli telefon

Perþembe günü telefon çaldý. Arayan Sezen Cumhur Önal’dý. Tam bir sürprizdi. Fransýz þarkýcýlarýn Türkçe þarkýlar söylemesine vesile olan bir otorite olarak, Fransa’ya, Türkiye’deki müzik ve sanat ortamýna iliþkin gözlemlerini anlattý. Müzik ortamýna pek aþina olmayan bir gazeteci olarak anlattýklarýnýn Fransa kýsmýný kaydetti zihnim. Fransa Cumhurbaþkaný François Hollande’ýn tarihi bir türlü netleþmeyen Türkiye ziyaretinde Türkçe þarkýlarla bir Johhny Hallyday sürprizi ilginç olur diye gecti aklýmdan...