Ýmralý görüþmeleriyle baþlayan sürecin yeþerttiði umutlar, Paris sabotajýna raðmen canlýlýðýný koruyor. Dün Diyarbakýr’daki cenaze töreninde de korkulan olmadý. Bu kez, herkes sürecin üzerine daha fazla titriyor, bunun bozulmamasý için büyük hassasiyet gösteriyor. Bu hassasiyeti, ‘bozan taraf olmama’ þeklinde bir pasif destek olarak deðil, süreci ileriye götürmeye yönelik daha aktif ve yapýcý bir tavýr olarak algýlýyorum.
Cenazelerin üzerine konulan PKK sembolleri gibi eleþtirilebilecek bazý yanlýþlar elbette olabilir, bunun da hukuki gereði yapýlýr, ama genel anlamda bakýldýðýnda gerek devlet tarafý, gerek BDP tarafý sürecin hassasiyetlerine dikkat eden bir duruþ sergiliyor.
Selahattin Demirtaþ’ýn “Ýntikam yemini etmiyoruz, baþka ailelerin yüreði yanmasýn, barýþ için cesuruz, bu topraklar kana doydu” gibi ifadeleri, Ahmet Türk’ün, ‘halklarýn kardeþliði’ne vurgu yapan konuþmasý olumlu olarak nitelenebilir.
Devlet kurumlarýnýn aldýðý tedbirler, güvenlik güçlerinin takýndýðý ölçülü ve vakur tavýr tebriði hak ediyor.
Cenazelerin bir sabotaja fýrsat vermemesi veya batýlý seçmenin algýsýný bozacak görüntülerin oluþmamasý olumlu bir durumdur. Medyanýn tavrý, belki de uzun zamandan bu yana ilk kez bu denli özenli ve dikkatlidir.
Dediðim gibi herkes sürecin üzerine titriyor...
***
Güneydoðu’nun siyasi iklimi ciddi þekilde deðiþmeye baþlamýþ... Baþbakan Erdoðan’ýn kararlý ve cesur giriþimleri, BDP seçmeninin de güvenini kazanmaya baþlamýþ görünüyor. Daha önceki süreçte tahrik ve kýþkýrtmalara maruz kalan batýlý seçmen ise çözüm konusunda umutlarýný daha güçlü bir þekilde ifade ediyor. En son Mustafa Koç’un yaptýðý sürece destek açýklamasý iþ dünyasýnýn da bu sorunun aþýlmasý için atýlan her adýmýn arkasýnda olduðunu gösteriyor.
Hem acýlar ‘yeter artýk’ dedirtiyor, hem geleceðe yönelik umutlar ve beklentiler ‘gölge etmesin artýk’ dedirtiyor. Güven ve istikrarýn hayatýný deðiþtirmeye baþladýðýný gören batýlý seçmen terör sorununun Türkiye’nin geliþimine nasýl ket vurduðunu daha iyi anlýyor. Sorundan beslenen küçük bir azýnlýk dýþýnda toplumun genelinde çözüm beklentisi var.
***
Bu arada bir hususu da vurgulamak gerekir: Sorunun aþýlmasýný isteyen kesimler Ýmralý ile baþlayan diyalog dönemine yönelik ‘barýþ süreci’ nitelemesinde bulunabiliyorlar, ‘barýþ dili’ne vurgu yapabiliyorlar. Sulh, anlaþma, uzlaþma, yakýnlaþma, helalleþme gibi kavramlar bu tür dönemlerde öne çýkarýlabiliyor. Ancak bu noktada savaþ-barýþ konseptinin çok doðru olmadýðýný düþünüyorum. Ortada Türklerle Kürtlerin savaþ halinde olduðu bir durum yok. Bu yüzden ‘halk savaþ istemiyor’ ifadesi de doðru bir tanýmlama olmasa gerek... Halk terörden býktý; yaþanan terör olaylarý, çatýþmalar kanýn akmaya devam etmesine sebep oluyor.
Farklý kesimlerin ideolojik konumlarýna göre farklý adlandýrmalar yapmasý bir yere kadar mazur görülebilir, ancak devletle-örgütü eþitleyen bir yaklaþým baþka yanlýþlara da kapý açabilir. Böyle dönemlerde kelimelere takýlmayý anlamlý bulmayanlar olabilir, ancak bu süreçte kavramlarýn saðlýklý bir þekilde yerli yerine oturtulmasý da önem taþýr.
Bardaðýn dolu tarafýný görmek veya yanlýþlara deðil doðrulara odaklanmak pozitif bakýþ açýsý için gerekli görülebilir. Bununla birlikte yanlýþlarý mazur göstermeye, kanýksatmaya, meþrulaþtýrmaya çalýþmak toplumdaki olumlu algýyý fazla zorlamak olur.
Bu yüzden ben bu sürece ‘çözüm süreci’ diyorum. Çözüm için diyalog, anlaþma, empati, sulh dili (þiddete prim vermeyen bir kardeþlik dili) kullanma elbette önem taþýyor.
Cenaze törenlerinin süreci olumsuz etkilememesi, aksine sabotajlara karþý toplumdaki dayanýklýlýðý ve kararlýlýðý yansýtmaya vesile olmasý önemlidir.
Siyasi polemiklere kurban edilmeyecek kadar önemli bir süreç iþliyor. Bize düþen hayýrlý sonuçlara odaklanmaktýr.