Üniversite sistemimiz ülkemiz Türkiye’de en çok tartýþýlan konularýn baþýnda gelir.
YÖK’ten önce de biraz böyle idi, bu tartýþmanýn ivmesi YÖK sistemi ile arttý da.
Herkes, sistemin tüm paydaþlarý, aslýnda konu üniversite sisteminin bütünü ise, herkes bu sistemin bir ölçüde paydaþý sayýlýr, konuya iliþkin görüþ sahibidir, bu görüþünü de eline geçen ilk fýrsatta açýklar, kamuoyuyla paylaþýr; bu tavýr özünde eleþtirilecek, garipsenecek bir þey de pek deðildir.
Ancak, meselenin baþka bir boyutu daha da vardýr ve bu boyut biraz sýkýntýlýdýr.
Þayet tartýþtýðýnýz ürünün, üniversite sistemi de üretilen bir þey olduðundan ürün demek doðrudur, niteliði konusunda doðru bir saptamanýz yoksa, her üründe olduðu, olmasý gerektiði gibi iktisadi deðeri konusunda yaklaþýk da olsa bir fikriniz bulunmuyor ise söz konusu tartýþmalarýn ve bu tartýþmalarýn sonunda ortaya çýkacak siyasanýn (policy) doðruluðu konusunda tereddütler oluþabilir.
Üniversite öðretiminin iktisadi deðeri nasýl saptanacaktýr?
Arabada, bilgisayarda olduðu kadar üniversite öðretimini fiyatlamak kolay mýdýr?
Deðildir ama bu zorluk belirli yaklaþýmlarý, ürüne belirli bir fiyat biçme yöntemlerini de olanaksýz kýlmaz.
Geçenlerde elime ABD’nin en önemli üniversitelerinin baþýnda gelen MIT’nin bir grup öðretim üyesinin konuya iliþkin yaklaþýmlarý geçti.
Söz konusu öðretim üyelerinin bu konuya eðilmelerinin temel nedeni ABD’de üniversite fiyatlarýnýn çok yüksek olduðuna iliþkin görüþler olmuþ.
MIT hocalarý ayný kanýda deðiller zira ellerindeki mevcut veriler, ortalama olarak ABD’de dört senelik bir yükseköðretim programýndan mezun olan bir kiþinin çalýþma hayatý boyunca ayný öðretimden geçmemiþ baþka bir kiþiye oranla en azýndan üç yüz bin dolar daha fazla kazandýðýný ortaya koyuyorlar.
Bu gelir farký muhtemelen Harvard, MIT, Yale gibi okullardan mezun olanlarda daha yüksek, kötü ya da çok vasat kolejlerde (4 senelik yükseköðretim) daha düþük ama ortada yükseköðretimin bu öðretimi alan kiþiye getirisinin yüksekliðini ortaya koyan çok net veriler var.
Meselenin kamusal boyutuna, yükseköðretimin kamuya, vergi mükellefine pozitif dönüþüne girmiyorum ama bu da çok büyük bir ekonomik deðer, buna da hiç kuþku yok.
Bir kiþi çalýþma hayatý boyunca X üniversitesini bitirdi diye, bitirmeyene oranla ortalama üç yüz bin dolar daha fazla kazanacak ise, bu kiþinin dört yýl boyunca senede bu okula ortalama on ya da oniki bin dolar ödemesi (ABD vatandaþlarý) çok karlý bir yatýrým olarak görülebilir; ABD’de yükseköðretim harcamalarýna zaten geleceðe yönelik kamusal ya da bireysel yatýrým olarak bakýlýyor.
MIT hocalarýnýn ortak görüþü ABD’de üniversitelerin pahalý olmadýðý, hala çok karlý bir bireysel yatýrým niteliðini koruduklarý; üstelik ABD vatandaþý öðrenci okuluna dört senede ödediði parayý çok iyi faizlerle uzun vadeli borçlanarak ödüyor, vs.
Benzer bir analizi Türkiye’de yapabilir miyiz?
Yapmalýyýz ama dört yýllýk bir yükseköðretim kurumunu bitiren bir kiþinin bizim ülkemizde ayný öðretimi almayan kiþiye oranla yaþam boyu elde ettiði gelir farkýný gösteren güvenilebilecek veri maalesef mevcut deðil.
Mevcut olmayýnca da yükseköðretimin saðlýklý fiyatlamasýna yönelik doðru siyasa üretmek de mümkün olamýyor.
AK Parti yükseköðretimden harçlarý büyük ölçüde kaldýrdý; bu siyasanýn doðruluðu ya da yanlýþlýðý ancak bu ürünün gerçek iktisadi deðeri bilinir ise tartýþýlabilir.
Bu ürünün (dört senelik yükseköðretim) gerçek iktisadi deðerini de bu ürünü tüketen ve tüketmeyen kiþilerin yaþam boyu gelirlerini mukayese ederek saptayabiliriz; bu veri de ülkemiz için elimizde saðlýklý bir biçimde yok.